Avrupa kriz hazırlığında bizimkiler karnavalda
CHP’de sular duruldu gibi görünürken korkmamız gereken gerçek felaket kapıda. Eğer dizi seyretmekten vakit bulduysanız veya sabah kadın programlarındaki lagaluga sizi sarmadıysa bizim yeşil, mor ve sarı televizyonlarımız lütfeder gösterirse ne tür bir felaketin kapıda olduğunu biliyorsunuzdur demektir.
Gene de bir şeyler duymadığınızı, farz ederek tekrar edeyim. Amacım gözünüzü korkutmak veya felaket tellallığı yapmak değil. Zaten bu tür bir dalga sizden daha çok, hani çorak tarlalarında sanki petrol çıkmış gibi uyuşturucu kaçakçılığından aniden zengin olan, fabrikalar holdingler kurup bir işçinin bir aylık maaşını bir gecede lokantaya verenleri etkileyecek. Siz zaten batmışsınız batacağınız kadar.
Sayın okurlarım, İspanya, Almanya, İngiltere bütçelerini kısıyor, tedbir alıyorlar. Yunanistan’da başbakanın telefonu bile kesildi. Onlar da şatafatlı düğünler, sünnet düğünleri yok ki ortaya bir sandık atıp servet toplasınlar. Bizimkiler şu anda zevk ve sefa gezilerinde. Rio karnavalları için Brezilyalar, tango seferleri için Arjantinler, özel uçak, yeni araba, helikopterler, konaklar, villalar alımı. Onlar için makbul adam fukara ve yoksul değil, Özal’ın dediği gibi makbul adam zengin olur.
ABD, ekonomik krizden öyle veya böyle çıkmaya başladı. Obama her türlü eleştiriye rağmen orta sınıfı destekleyerek halkın alım gücünü harekete geçirdi. Dolayısıyla tüketim hareketlendi. Tüketim üretim getirdi. Sonuçta çarklar ağır da olsa hareket etmeye başladı. Konut satışlarında son üç aydır istikrarlı bir artış var. Obama bankacılık sistemini ve ekonomiyi kontrol altına aldı. Oto sanayii de kâra geçti. Japon oto sanayii göçerken Amerikan oto sanayii küllerinden yeniden dirildi.
Ancak bu kriz Avrupa’yı kötü vurdu. Bir süredir ekonomi uzmanları ikinci bir dalganın geleceğini ve bu dalganın birinciden daha fazla sarsacağı uyarısında bulunuyordu. Tabii biz bu lafları dinlemedik bile. Avrupa bizim aklımıza yalnızca futbol maçlarında veya alışverişlerde gelir. Amerikan dolarını vurması beklenen euro nedense göçtü ve dolar gene öne geçti. Sonuçta kime ne, bizi zaten kriz teğet geçmedi mi?
Ama Türkiye bir çok malını Avrupa’ya ihraç ediyor. Rusya derseniz orası da zor durumda ama onlarda da fukara çok olduğu için yeni yetme zenginlerin batması kimseyi alakadar etmiyor. Peki kala kala hangi pazar kaldı? Araplar demeyin sakın. Arap yarımadasında göçen ekonomilerle ilgili haberlerde sansür olduğu için pek fazla duymuyorsunuz.
Biliyorsunuz bizimkiler, Arap demokrasilerine hayrandırlar. Bunu doğrulamak için aramızdan bazıları da kendilerini sultan, padişah ilan etmedi mi? Zaten halkın arasına da artık yalnız çıkamıyorlar. Arkalarında bir polis ordusu. Sınırlar bile onlar kadar iyi korunmuyor. Halk ya fırçalıyor ya da üzerlerine yürüyor.
Şu anda resmi rakamlarla yüzde 14, gayriresmi yüzde 20 olan işsizlik daha da artacakmış. Bu benim tahminim değil. Yani artık çalışan falan kalmayacak gibi. Herkes bundan sonra emekli anasının veya babasının yanına taşınacak, aç kalmamak için. Erdoğan hükümeti bir sürü insanı işe alma vaadi veriyor. İyi de elindekine maaş veremeyen bir hükümet, yeni alacaklarına ne verecek, çakıl taşı mı?
Türkiye’de şu anda sanayi falan kalmadı. İhracatı pompalayan tekstil sanayii de çöktü. Şimdi sıra inşaat sektöründe. Televizyon reklamlarında Erdoğan’ı iktidara taşıyan müteahhitlerin neredeyse halka bedava daire verecekmiş gibi ifadeler var. TOKİ uzun süre önce göçtü. Biliyoruz. Demektir ki, inşaat sektörü de göçüyor. Hatırlarsanız Amerikan ekonomisinin ipini konut sektörü çekmişti.
Bu arada iktidar olacaklarını söyleyen CHP’lilere de bir çift sözüm var. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında ekonomi kurmayı olarak yerleşen bazı isimler beni korkutuyor. Bunların Kemal Derviş’in adamı olduğunu biliyoruz. Eğer Derviş, bir işin içine elini sokuyorsa ben o iktidarın da bağımsızlığını tartışırım. İşte Türkiye’nin ufkunda gözüken manzara bu...