Avrasyacı (!) iktidar ve çelişkileri
Türkiye kapı komşusuna ırak, Irak’taki işgalci komşusuna yakın siyaset izleyemez. Bu eşyanın doğasına aykırı olur. Ulusal çıkarını dünya üzerinde terk eden bir yana, ikinci konuma koyan bir ülke yoktur. Türkiye’nin de ulusal çıkarlarının gereğini yapmak gibi bir zorunluluğu var. Dış politikayı romantizm değil gerçekler ve ihtiyaçların tayin ettiğini, Türkiye’nin son olarak Rusya ve İran ile olan ilişkileri açıkça ortaya koymuştur.
Ekonomik boyutun ötesinde!
Türkiye; tarihinin, coğrafyasının ve kültürünün kendisine sunduğu imkânlardan, AB ve ABD gibi ülkelerle kurduğu romantik ilişkiler yüzünden mahrum bırakılamaz. Nitekim Yunanistan’da meydana gelen son kriz AKP iktidarının AB ile olan romantik aşkının ne denli gerçeklerden kopuk olduğunu bir kez daha ortaya koymuş bulunmaktadır. Bu yüzden olacak Türkiye’de sekiz yıldır iktidarda olan AKP, bu kez yüzünü ciddi ciddi Rusya’ya döndürmüştür. Türk Dünyası ile ilişkilerde utangaç ve çekingen davranan iktidarın, Rusya ile bu bağlamda kurduğu ilişkiler anlamlıdır. Rusya ile ilişkiler ruhuna uygun biçimde yürütülürse, tam anlamıyla bir açılım kimliğindedir.
Medvedev’in ziyareti!
Bu bakımdan Medvedev’in son Türkiye’yi ziyareti, Türkiye-Rusya ilişkilerinde tarihi bir nitelik taşımaktadır. Sonuçta Türkiye ile Rusya aklın yolunda buluşmuş gibiler. Öyle görülüyor ki iki komşu ülke tarihi ve ideolojik karşıtlıklarının ürettiği soğukluğu coğrafya, ekonomi ve toplumlarının sıcaklığı sayesinde aşma noktasına gelmişlerdir. Bunun somut yansıması Rusya Devlet Başkanı Medvedev’in ziyaretiyle ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’in Türkiye ziyareti sırasında başta enerji olmak üzere çeşitli konularda 25’ye yakın anlaşma imzalandı. Özellikle devletlerarası nükleer santral, doğal gaz, üst düzey işbirliği konseyi ve vizelerle ilgili anlaşmalar Rusya-Türkiye ilişkilerine yeni boyutlar ilave etmiştir. Bu durumun başta ABD olmak üzere bazı Batı ülkelerini rahatsız etmesi doğaldır. ABD ve Batı ülkelerinin Türkiye’nin açtığı nükleer santral ihalesine firmalarını özellikle iştirak ettirmedikleri bilinmektedir.
İktidar cevap vermelidir!
İşin ilginç yanı Türkiye’nin Rusya ile geliştirdiği ilişkiler, AKP’nin klasik ideolojik tavrına terstir. Zira Türkiye’de Avrasya seçeneğinden söz edenlerin, AB ve ABD’ye tek yanlı bağlı siyasetlerin yanlış olduğunu söyleyenlerin büyük bir kısmını iktidar, Avrasyacılıkla suçlamıştır. Hatta bunların bir kısmını çeşitli bahaneler üreterek de içeri tıkmıştır. Bugün Avrasyacılığı -bir anlamda- iktidarın bizzat kendisi yapıyor. AKP zihniyetinin -AB ile ilişkilerde yaşandığı gibi- karşıtı ile özdeşleşme özelliğini bilenler için bu hiç de sürpriz değildir.
Ancak Silivri’de yargılanan Tuncer Kılınç Paşa “Türkiye, İran, Rusya ve Çin ile işbirliği imkânlarını araştırmalıdır” anlamına gelen sözler sarf ettiğinde, iktidar yetkilileri ve neoliberal AB/ABD’ci ekip tarafından sert ifadelerle eleştirilmişti. Orgeneral Kılınç ve onunla aynı düşüncede olanlar bugün “fikirlerimiz uygulamada, biz ise bu fikirleri söyledik diye linç edilmiştik!” dediklerinde iktidar yetkililerinin buna verilecek mantıklı bir cevabı olmalıdır.