Atatürk ve Talat Paşa’yla Bakû’ya Gittik, Türkçülük Ettik (1
Hazar Denizi kıyısında Azatlık Meydanı’nın tam karşında “Deniz Vağzalı” adlı binada buluşmuşuz gardaşlar.
Türkiye’den biz 54 kişi, Talat Paşa Komitesi olarak gitmişiz, Azerbaycan Atatürkçü Düşünce Derneği’nin düzenlediği toplantıdayız. Azerbaycan tarafı doğal ki daha çok bizden...
Azerbaycan ve Türkiye Milli Marşları seslendiriliyor. “Azerbaycan, Azerbaycan!/Ey gehreman evladın şanlı veteni!/Senden ötrü can vermeye cümle hazırız!/ Senden ötrü gan tökmeye cümle gadiriz!/Üç renkli bayrağınla mesud yaşa!” diye başlayan Azerbaycan “Milli Himni” seslendiriliyor önce. Azerbaycanlı ve Türkiyeli pek çok katılımcı, hem bu Himni, hem de “Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal/Kahraman ırkıma bir gül ne bu şiddet, bu celal/Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal/Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal” diye biten İstiklal Marşımızı aynı coşku ve heyecanla söylüyorlar.
Azerbaycan ADD Başkanı İslam Aliyev yapıyor açılış konuşmasını. “Bu konferansın Türkiye ve Türk tarihinde önemli bir yeri olacak. Bu bir ilktir ve önemlidir. Sizin tanıklığınızda Kafkas’ta bir Türk lobisinin temeli konuluyor. Bir halk diplomasisi yaratılmalıdır” dedikten sonra, Türkçü vurgular yapıyor: “Türk Birliğinin kurulmasına büyük zaruret var. Bu toplantı bunun için de büyük bir adımdır. Türkçülüğe hizmet edenlerin yanındayız. Sulh yoluyla Karabağ meselesinin çözüleceğine inanmıyoruz. Karabağ, güçlü ordu ile işgalden azad olunmalıdır.”
Talat Paşa Komitesi sözcüsü Cüneyt Akalın; komite başkanı, büyük devlet ve mücadele adamı, Rauf Denktaş’ın selamlarını iletiyor kürsüden ve şöyle diyor: “Soykırım yapmadık, soykırım uluslararası bir yalandır. Bunu Avrupa’da haykırdık, Azerbaycanlı soydaşlarımızı da o zaman yanımızda gördük, şimdi biz geldik, onlarla birlikte bunları bu topraklarda haykıracağız”
Türk basınının aksakallılarından değerli yazar Orhan Karaveli, Nazım Hikmet ve Ekber Babayev’le ilgili anılarını anlatıyor. Azerbaycan’ın bize vize uygulamasını kınıyor. Karaveli’nin Ziya Gökalp’le ilgili de bir kitabı var, sözü Gökalp’e getiriyor ve diyor ki “Keşke Gökalp de şimdi buralarda olsaydı da bizleri görseydi.”
Konuşmalar böylece sürüp gidiyor, hepsine yer vermem mümkün değil. Bizim taraftan, Sayın Alparslan Işıklı ve Sayın Semih Koray’ın konuşmalarından önemli bulduğum yerleri sunmakla yetineceğim. Işıklı Hoca “Atatürk yalnızca Türkiye’nin, Azerbaycan’ın, tüm Türk Dünyasının önderi değildir, o tüm mazlum milletlerin umut ışığıdır, rehberidir. (...) ‘Bu Ermeniler çok akıllı değillerdir’ diye yaygın bir kanı var, bence hiç akıllı değillerdir. Akıllı olsalar, sürekli birileri tarafından kullanılırlar mıydı?”
Semih Koray Bey: “Avrasya ülkelerini birleştiren programın ne olduğunu ya da olup olmadığını soruyorlar. Var böyle bir program, var. O program, Atatürk’ün devrim ve ilkeleridir.”
Azerbaycanlı konuşmacılardan bana göre en önemlisi “Azerbaycan’ın Ağsaggallısı” olarak takdim edilen Sadıq Murtuzov’du. Dedi ki özetle: “Türkçülüğün, Türk Birliğinin temeli bu topraklarda atıldı. Hüseyinzade Ali Bey, Türk Birliğinin esaslarını ortaya koyanların başında gelir”s
Yerim kalmadı, Azerbaycan izlenimlerini yazmaya haftaya devam edelim.