Ata Paşa tavsiyesi!..
DİKKAT ettiyseniz sağlık için müracaat ettiğiniz her uzmanın size ilk tavsiyesi haftada birkaç gün tempolu yürümeniz olacaktır. Yani bilimsel olarak spora ayıracağınız günde bir saatinizin, ruh ve fizik kondisyonunuzu zirvede tutacağı ve bu yolla da yaşam kalitenizin artacağı tıbben kanıtlanmıştır. Ülkeler için de böyledir. Sağlık denince ruh ve fizik sağlığı bir arada kabul edilir. Şimdilerde vatandaşın refahı için seçilen iktidarlar bu gerçeğe uymak yerine, 20 yıldır "usta iddiasında" iken sporda "amatör davranırsa" iyi sonuç alamaz.
Bizde de Dünya Şampiyonu olan Ampute Millî Takımımız ve Filenin Sultanları hariç, aynı pozisyondayız ki başta Türk futbolu olmak üzere tüm branşlarda yerlerdeyiz. Halbuki iktidarlarında spora popülist yaklaşmak yerine, büyük Atatürk''ün Gündüz Kılıç''la olan sohbetindeki "nasihatleri" dikkate alarak hareket etseler, bugün ülkede ne "Türk sporu ne de ülke ekonomisi" bu durumda olurdu. Bu tespitime iştirak etmenizi gerektiren bir enstrümana mı ihtiyacınız var? Varsa buyurun…
Bunun sırrı Kılıç Ali''yi ziyaret edecekken oğlu Gündüz Kılıç''la karşılaşan büyük Atatürk''ün genç Gündüz ile futbol söyleşisinde gizlidir. Genç Gündüz Kılıç, bu sohbetin bir bölümünde futbolun nasıl oynandığını soran Atatürk''e kağıt kalem ile çizerek, izaha çalışırken mevzuyu anlayan Ata Paşa: "Yahu desene, bizim harp oyunları gibi, sizin iş de, ''strateji bilgisi ve kurmay kafası'' ister" diyerek cevap verir.
Tüm gerçeği ortaya koyan bu ifadeler; günümüz idarecilerinin tribüne oynayan stratejileri dışında, ciddi bir bakış açısı ile futbola yaklaşmadıklarının da işaretidir. Ata''nın sözlerinde işaret ettiği "strateji ve kurmay kafa" ihtisas sahibi ve liyakatli olmayı gerektirir.
Peki 20 yıldır spor teşkilatı veya federasyonlarda "liyakat" var mıdır? Yoktur…
Federasyon başkanları ya da sporu yönetenler ehil ve liyakat sahibi midirler? Hayır…
"Popülizmin dışında" spora özel ilgi göstererek, tribünlere oynanmasaydı; vatandaşın spordan da, yoksulluk ve ekonomiden de şikâyeti bu kadar yoğun olmayacaktı.
Ne oldu da başaramadınız?
Ben söyleyeyim; Türk sporuna büyük Atatürk''ün, Gündüz Kılıç''a olan tavsiyeleri noktasından bakılmadı.
Sadece bu mu? Hayır…
Bu tavsiyelere bakılmamak bir yana, daha onun döneminde Eylül 1938 yılında kurulan sistemin, 2003 yılından itibaren bozulmaya çalışılması bugün gelinen yerin başlangıç noktası olmuştur. Kısacası bu iş başarılamadı…
Bu başarısızlığın ilk adımı da 2003 yılında bu iktidarca yapıldı. Kılavuzu karga olarak tercih ederek, spor bürokrasisinin başına dönemin Cumhurbaşkanı tarafından bile 4-5 yıl asaleti onanmayanları getirerek, büyük Atatürk''ün işaret ettiği "strateji bilgisine sahip, uzman kafalı kurmaylar" yerine "badem bıyıklı makam esnaflarını" tercih ettiler. Ekip bilgi ve birikim sahibi bir ekip değildi. O yüzden de sporda sonuç hüsran oldu. Futbolda, dünya kupası elemelerinde daha ilk turlarda üst üste elenildi.
Devlet olarak başarmak istiyorsanız öncelikle;
*Liyakatli ve uzman kadrolarla çalışacaksınız.
*Genç nesilleri bu yönde teşvik ederek, sporu alışkanlık haline getirmeye vesile olacaksınız.
*Genç sporcu yarışıp başarılı olurken, hem kendinin hem ülkenin moralini artıracak...
Böylelikle moral ve fizik değerleri güçlenen ülkenin sporcu-veteran insanlarının ekonomik performansları da yüksek olacak.
Mevzu çok açık. Ne dedik? Şayet; "siz ülkeyi yönetmekte iddialıysanız" önce bu konuyu kurgulayacaksınız. Devlet ve teşkilat öncü, planlayıcı, teşvik edici olacak.
Hatta ve hatta; gel sponsor ol tesis yap diyerek "bakan imzası" ile protokol giriş hakkı verdiğiniz hayırsever iş adamlarının hakkını bir genel müdür genelgesi ile ortadan kaldırıp, Devletin verdiği sözü yedirtmeyeceksiniz. Yedirtmeyeceksiniz ki; o hayırsever iş adamları ekonomik sıkıntılar nedeni ile yapılamayan tesisleri ve desteklenemeyen alt yapıları desteklemeye gönüllü olsun.