Astsubay’lara
PKK’nın 30 yıldır alamadığı intikam hukuk adına hukuksuzlukla alınıyor. Son üç yıldır askerin başına gelenlerin artık haber değeri bile kalmadı. Hemen hemen her gün üç beş subay Beşiktaş Adliyesi’ne çağırılıp tutuklanarak Hasdal’a gönderiliyor. İlk günler gece yarılarına kadar devam eden canlı yayınlarda ekranlara yansıyan görüntüler yok artık. Gazetelerde sürmanşet, manşet yerine iç sayfalarda iki sütuna on santimlik sıradan adli vaka olarak görünüyor. Oysa Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belliydi. Aylar önce bu sütunlardan “Bin subay daha tutuklanacak” başlıklı bir yazıyı kaleme almıştım. Değerli hocam Prof. Dr. Ümit Özdağ, bu düşüncelerimi ele alarak özel bir yazıyla endişelerini dile getirmiş, gidişat ile ilgili uyarılarda bulunmuştu. Ancak Türkiye seçim sürecine girdiği için bizim öngörümüz bırakınız medyayı, siyasiler tarafından bile dikkate alınmadı. “Bin subay daha tutuklanacak” tespitimizi abartılı bulanlar “Hadi canım sen de” derken, bin kişinin aynı anda tutuklanacağını sanıyordu. Oysa kurbağanın haşlanma öyküsü gibi birer ikişer, üçer beşer tutuklanacaklar demiştim. Teğmenliğinde, yüzbaşılık ve binbaşılıktaki görevleri yüzünden yıllar sonra sorgulanacak ve tutuklanacaklar. Generallikte sınır kalmayacak. Dönemin kuvvet komutanları ve hatta genelkurmay başkanlarına sıra gelecek iddiamız ne yazık ki gerçekleşiyor.
Türk ordusunun komuta kademesini baştan sona değiştirmeyi hedefleyenlerin, seçim sonunda pervasızca baklayı ağızlarından çıkardıklarına da tanık olduk. Başbakan Erdoğan’ı tehdit edercesine “Bakalım Yüksek Askeri Şura’da nasıl kararlar alınacak, kimler terfi edecek” diyen köşe yazarlarının asıl maksadı ortaya çıkmadı mı? Dünyanın hiçbir ülkesinde kendi ordusunu düşman askeri gibi gören bir zihniyet yoktur. Bu zihniyetin icraatları da ortadadır. Bu zihniyetin amaçlarını ortaya serebilmek için yazdıklarım bazen maksadını aşmış oluyor. Geçtiğimiz günlerde “MİT Müsteşarlığı’na başçavuş atayan zihniyet” diye yazınca astsubay dostlarımız alınmış. Sürç-i lisan ettimse peşinen affola. Astsubayların Türk ordusunun yükünü nasıl omuzladıklarına dair onlarca yazım vardır. Karargahta ve arazide astsubaylarımızın verdiği mücadeleye bizzat tanık olmuş biri olarak onların hakkını gasp etmek, hizmetlerini inkar etmek, küçümsemek gibi vicdansızlığa asla müsaade etmem. Bu konudaki yanlış anlaşılmayı düzeltmek de görevimdir.
Astsubayların Türk ordusundaki önemine dair tespitlerimi bundan sonra da yazacağım. Çankırı Astsubay Hazırlama Okulu’nun kapatılmasının affedilmez bir gaflet olduğunu ilk kez dillendiren de benim. Evet Çankırı Astsubay Hazırlama Okulu, ilköğretimden sonra lise seviyesinde binlerce öğrenci yetiştirmiş, sınıf okullarındaki eğitimlerinden sonra ordu saflarına katmıştı. Altı yıllık bu eğitim artık sadece bando mızıkada kaldı. İki yıllık yüksekokul statüsüne alınan astsubay okullarında artık en fazla üç ya da dört yıllık eğitim var. Astsubayların üniversite eğitimini tamamlamalarıyla subaylığa geçiş hakları ve terfileri ile ilgili ilk yazıyı da yıllar önce bu satırların sahibi dillendirmişti. Türk ordusunun yükünü omuzlayan astsubay kardeşlerim üzülmesin. Onları incitmek veya üzmek gibi bir düşüncem olamaz. İktidarı eleştirirken kullandığım “MİT’e başçavuş ataması” ifadem kastı ve maksadı aşan bir ifade olmuş vesselam.