Artık enflasyon dikiş tutmaz (01 Ağustos 2021)

Merkez Bankası Başkanı enflasyon raporunda, ''''Enflasyon mücadelesinde yalnız bırakıldık. Tek başına para politikası enflasyonla mücadelede yeterli değil.'''' diyor. Hükümet yönünden bakarsak bu tespit doğrudur. Aslında bu tespiti hemen hemen bütün iktisatçılar ta baştan beri söylüyordu. Ama Merkez Bankası Başkanı''nın söylemesi, eğer bu sözü daha önce başına dert açmazsa, aynı zamanda Merkez Bankası''nın da enflasyondan umut kestiğini gösteriyor.

Merkez Bankası destek konusunda özel sektörü de eleştiriyor. Yanılgısı da bu alanda ortaya çıkıyor. Zira piyasa düzeni hatırla yürümez. Daha önce Erdoğan her işletme bir kişi alsa işsizlik biter demişti. O günlerde açıklanan işsizlik oranı yüzde 11 dolayında idi. Şimdi yüzde 14''e dayandı.

Bugün de işletmeler zam yapmazsa, sattığı malı aynı maliyetle yerine koyamaz ve iflas eder.

Merkez Bankası, 2006 yılından beri enflasyon hedeflemesi uyguluyor. Enflasyon hedeflemesinde merkez bankaları, para ve faiz politikasını enflasyon eksenli düzenler. Ama hükümetin de, piyasayı rekabete açık tutması, stokçuluğu, kartelleşmeyi önlemesi gerekir.

Ne var ki AKP iktidarı kamu tekellerini özelleştirdi, piyasa tekeli yarattı. Bankaları başıbozuk bıraktı, kartelleşme yarattı. Stokçuluğu piyasaya girerek ve arzı artırarak değil, polisiye önlemlerle çözmeye çalıştı. Kötü son geldi ve hem devlet piyasa dengesi, hem reel sektör-finansal sektör dengesi bozuldu, hem de piyasada rekabet bozuldu.

Kamu kaynakları, plansız-programsız, partizan amaçlı dağıtıldı. Kamu-özel iş birliği ile yapılan kamu yatırımlarının maliyeti arttı. Paralel olarak kamu hizmetlerinin de maliyeti arttı ve verimlilik düştü. Enflasyona yansıdı.

Üretimde ithal girdi oranı yüksektir. Kur artışı kendinden daha yüksek oranda enflasyon yaratıyor. Hükümet 19 senedir ya bunun farkında değil veya ithalatçı lobisi ağır basıyor.

Dalgalı kur politikası da, bizde gelişmiş ekonomilerde olduğu gibi otomatik kur istikrarını sağlayamadı. Buna rağmen Hükümet, 2001 krizinde IMF''nin getirdiği dalgalı kur politikasına sıkı sıkı sarıldı. Kur şoklarının bir nedeni de bu yanlış kur politikasıdır. Bugüne kadar Türkiye''nin şartlarına ve piyasa yapısına uyan bir kur politikası düşünülmedi.

Sanayide kapasite kullanım oranı en fazla yüzde 76 oluyor. Bu nedenle üretim maliyetleri yüksektir. Hükümetin aklına bunun neden böyle olduğu ve nasıl çözüleceği hiçbir zaman gelmedi. Ya da geldi ama çözemedi.

Son yaşanan birçok olaydan anlaşıldı ki, Türkiye''de yeraltı ekonomisi sanılandan da yüksektir. Buradan gelen kara paralar, başta gayrimenkul olmak üzere lüks mal fiyatlarını artırdı. Hükümetin bu şartlarda yeraltı ekonomisini önleyemeyeceği de anlaşıldı.

Freedom House ve Dünya Adalet Projesi endekslerine göre; Ekonominin hukuki ve demokratik altyapısı bozuldu. Kayyum meselesi, işletmelerde panik yarattı. Suriyeli ve Afganlı göçmen sorunu toplumu tedirgin ediyor. Siyasi belirsizlik, dağıtıldığı açıklanan silahlar, toplumda endişe ve panik yarattı. Panik halinde herkes elindeki fırsatı kullanmak ister. Yüksek zamlar da bu fırsat kapsamındadır.

Bunlar yetmiyormuş gibi Cumhurbaşkanı, kararname ile Merkez Bankası''nın bağımsızlığı da kaldırdı. Aslına bakarsak daha önce de Merkez Bankası''na faizler konusunda sürekli müdahale etti.

Özetle, Hükümet hem ekonomik bünyeyi bozdu, hem de Merkez Bankası''nı çalıştırmadı. Bu şartlarda elbette enflasyon dikiş tutmaz. Dahası tarafsız bir gözle bakarsak ortaya şaşırtıcı bir sonuç çıkıyor; zira bu yanlışları yapmak, doğru ve istikrar sağlayıcı politikalar uygulamaktan çok daha zordur.

Yazarın Diğer Yazıları