“Arap Baharı” Yemen’i de darmadağın etti!
Libya, Mısır, Suriye gibi perişan olan Arap ülkelerinden sonra “Arap Baharı” nihayet Yemen’i de dağıtmış bulunuyor.
Oysa Yemen, dünyanın en önemli petrol ihracatçısı olan Suudi Arabistan’a komşu ve deniz yollarının yanında olması ile ABD ve Körfez’deki Arap müttefikleri açısından, istikrarının önemli olduğu bir ülke olarak tanımlanıyordu.
Şimdi Yemen; Şii mezhebinden Husilerin, başkent Sanaa dahil olmak üzere çoğu bölgeleri kontrol altına almasıyla, zayıf bir hükümet ve bölünen bir ordu ile en büyük krizlerinden birini yaşıyor.
Devlet ile ülkenin kuzeyindeki Şii Husiler, güneydeki ayrılıkçılar arasında bugüne kadar 6 şiddetli çatışma yaşandığı biliniyor.
Yıllardan beri; Orta Doğu’nun en yoksul ülkesinde, zayıf yönetim, yolsuzluk, kaynakların yok olması ve zayıf altyapı ile beraber istikrarsızlık gelişmenin önünde engel olurken, işsizlik, yüksek gıda fiyatları ve kısıtlı sosyal hizmetler, 10 milyondan fazla Yemenliyi gıda temininde zor durumda bırakıyor.
Temelde mezhep çatışması var
Kamuoyunda çok merak edilen Yemen’de de ne yazık ki mezhep çatışması kendini gösteriyor.
Yıllar yılı Kuzey Yemen ve Güney Yemen diye ikiye ayrılan ülkenin, yoksulluğunun yanı sıra huzur hiç bulmadığı gerçeği öne çıkıyor.
1962’ye kadar Kuzey Yemen’i yöneten Husilerin isminin, Hüseyin Bedir el Din el Husi’den geldiği ve nüfusun üçte birini oluşturduğu hatırlanıyor.
El Husi, 2004 yılında Yemen ordusu tarafından öldürüldükten sonra, ailesi 2010 yılında hükümetle bir ateşkese varana kadar beş ayaklanmayı yönetiyor.
2011 yılında Husiler, Salih’e karşı protestolara katıldı ve oluşan boşluktan faydalanarak Sanaa’da ve komşusu Amran’da kontrol altında tuttukları alanı genişletiyor.
Sonuçta Husiler yeni lider Hadi’nin şubat ayında duyurduğu ve Yemen’in 6 bölgeye ayrılan bir federasyon olmasını öngören plana öncülük eden Ulusal Diyalog Konferansı’na katılıyor.
Eylül ayı ortalarında Husilerle askerler arasında şehir merkezinde şiddetli çatışmalar meydana geliyor.
Ölü sayısı artarken, BM Yemen Özel Temsilcisi 20 Eylül’de hükümetin Husilerle bir anlaşma yaptığını açıklıyor.
Dört ayın sonunda Sanaa sokaklarında halen ağır silahlı Husiler dolaşıyor.
El Kaide ile Husiler
İsyancılar ayrıca ülkenin orta ve batı kesimlerinde de ilerlemesi Arap Yarımadasında El Kaide örgütü ile çatışmaları tetikliyor.
Bu arada, Sünni Suudi Arabistan, bölgenin Şii gücü olan İran’ın, Husileri desteklediğini iddia ediyor.
Suudi Arabistan, Şii Husilerin İran tarafından hem siyasi hem de finansal anlamda desteklendiğini söylüyor.
İran ise iddiaları reddediyor.
Zaten, petrol ihracatçısı Suudi Arabistan’ın komşusu Yemen’in istikrarı ABD ve Körfez ülkeleri için vazgeçilmez olarak kabul ediliyor.
Yemen’in El Kaide’nin en aktif kanatlarından birisine ev sahipliği yapıyor olması da ülkenin önemini artırıyor.
Ne var ki yaşanan istikrarsızlıktan faydalanabilecek olan El Kaide’nin çevre ülkelerde etkisini artırmasından çekiniliyor.
Husilerin ülkede etkisini artırması mezhep çatışmalarının sürebileceği endişelerini de doğuruyor.
“Giden gelmiyor”
Şiiliğin Zeyyidiye koluna mensup olan Husiler, aynı zamanda Ensar Allah olarak da bilinen isyancı bir gruba dahil oldukları söyleniyor.
Kısaca amaçları, merkezleri kabul edilen Sanaa’da daha fazla özerklik kazanma ve Zeyyidi geleneklerine ve inancına zarar verdiklerini düşündükleri Sünni İslamcılardan korunmak olarak değerlendiriliyor.
Yemen, yoksul ve talihsiz olduğu kadar, yoksul bir ülke konumundan kurtulamıyor.
Yemen’e ilk 1986’nın sonlarına doğru, ikinci gidişimiz ise 1994 ortalarında gerçekleşmiş olmasına rağmen, ülkenin gizemi bir türlü unutulmuyor.
Türkülerimizde bile “gidip de geri dönülmeyen” yer olarak gösterilen Yemen, ne yazık ki başını bir türlü beladan kurtaramıyor.
Şimdi Yemen’i, Suudi Arabistan’ın yeni Kralı’nın hamleleri bekliyor.