“Antep kımıldarsa Anadolu kımıldar”

Gaziantep’ten bildiriyorum sayın okurlar... Hava açık, zemin yeni Şahinbey’ler, Karayılan’lar çıkarmaya, Türkiye Cumhuriyeti’nin bekasını Antep savunmasıyla kurtarmaya müsait!

* * *

Efendim?

Antep mutfağı mı?

Bana da öyle bir şeyin varlığından bahsettiler ama şahsen görmedim; şehir efsanesinden ibaret herhalde!

Şaka bir yana; keyfiyete ayıracak bir tek dakikası yok bu seçimde adayların. Değil öyle çakma gurmelik hislerimizin tatminine harcamak mesailerini, seçim bürolarında oturmuş çay içenlere bile “Haydi, haydi, haydi...” diyor MHP adayı Ümit Özdağ;

- Alın bardaklarınızı elinize, doğru seçmene.

Hedef 7 Haziran’a kadar ayak basılmadık nokta bırakmamak Gaziantep’te.

Neyse ki, dünkü yazıdan sonra “bir eksik var” diye sitem eden “Tombişler Çetesi” (akademik kariyerinin henüz çok başında olan yahut ’devlet’te çalışan gençlerden oluştuğundan ’yakmamak’için deşifre etmiyorum kendilerini!) söz verdi; 8 Haziran’da Antep kahvaltısıyla başlayıp beyranla biten bir “kutlama” organize edecekler, biz de seve seve iştirak edeceğiz elbette!

* * *

MHP daha aday listelerini açıklamadan hazırmış Gaziantep’in çalışma programı. Ne kadar ülkücü-milliyetçi kurum, kuruluş, oluşum varsa -iç meseleleriniz bizi ilgilendirmez, bugün mesele Gaziantep, mesele Türkiye’nin birliği bütünlüğü deyip- hepsini dahil etmiş seçim çalışmalarına İl Başkanı Muhittin Taşdoğan. Vardiyası biten işçiler, mesaisi biten memurlar, iş yerini kapatan esnaf, öğrenciler, akademisyenler ocaklar, dernekler, vakıflar; herkes sahada.

12 aday, her gün 6 ayrı noktada çalışıyor.

“Hedefimiz birinci parti olmak. Bütün hazırlığımızı buna göre yaptık” diyen Taşdoğan’a göre “ekonomi konuşmazsan siyaset konuşmuş sayılmazsın Gaziantep’te.” Çünkü burası bir ticaret, ihracat ve turizm şehri; en azından böyle olmak/kalmak niyeti.

Antep halıcılığın başkenti; dokuma sanayisinin önemli merkezlerinden biri. Bu alandaki çoğu önemli markanın beşiği ve fakat trajik bir bilgi; son dönemde 8 halı fabrikası iflasını verdi! Öyle küçük şirketler değil, tabiri caizse deve dişi gibi isimler, piyasanın belkemiği saydığı firmalar bunlar. Kalanların da ömrü çok uzun olmayabilir MHP İl Başkanı’nın dediğine bakılırsa:

“Kullandıkları bütün makineleri yurt dışından alıyorlar. Dolarla borçlanıyorlar. Ama burada o borcu Türk lirasıyla kazanıp ödemeye çalışıyorlar. Dolardaki en ufak bir oynama tansiyonu yükseltiyor Antep’te. Bizim insanımız cesurdur, girişimcidir, borçtan, borçlanmaktan korkmaz... Ama bu borç dolara bağlı olarak durduğu yerde büyüyünce ödenemez hale geliyor...”

* * *

Ne yalan söyleyeyim ağır bir Fatma Şahin etkisi bekleyerek gittim Gaziantep’e; ama yok. “Kendini hâlâ Bakan sanıyor” cümlesi bürokrasiden sonra çarşıda, pazarda da tekrarlanır olmuş bolca. Şahin’in “takışmadığı kimse kalmamış” anlatılanlar doğruysa.

Türkiye’nin birçok ilinde gördüğüm “değişim” burası için de geçerli. Onca hırsızlık, yolsuzluk, tapeye rağmen “bana mısın” demeyen yurdum insanına “Kaçak-Saray” denildiği vakit bir haller oluyor; bardağı taşıran damlanın adı “Aksaray” galiba.

* * *

Gaziantep’e kadar gelip ayaküstü de olsa uğramadan olmaz. Ünlü Tahmis Kahvesi’ndeyiz

1635’ten bu yana ayakta olan ve şimdi müzeye dönüştürülmüş, -ilgilisine not: Eşsiz el yazması Kur’an-ı Kerim’ler sergileniyor içeride- Mevlevihane bünyesindeki yapılardan biri burası. O yüksek tekne tavanı, neredeyse 400 yıldır ayakta olan ahşap sütunlarıyla kaçınılmaz şekilde zamanda yolculuğa çıkarıyor insanı.

Gaziantep’le özdeşleşmiş bir çok hikâye burada üretilmiş; şair, yazar, müzisyen müdavimleri de olan ağırlıklı olarak edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kıraathane kültürünü yaşatmaya çalışıyor hâlâ. Bir ilham, feyiz adresi olsun ve Zeugma kadar Gaziantep’in buralarda üretilen özgün sanat eserleri de konuşsun istiyor şehir halkı.

Ekonomik kıskacın arasında debelenirken bile eğlenmekten vazgeçmeyen, eğlenmeyi seven bir yapısı var Gazianteplilerin. Hafta sonları zengin-fakir fark etmiyormuş, varoşlarda yaşayan da en sosyetik aile de herkes mesire yerlerinde... “Geceleri” de aynı şekilde, rağbet büyük. İşte o “geceler”den önce bir “akşama hazırlık” geleneği de var Antep’te. Tahmis Kahvesi, “ikindi sazı” denilen bu geleneğin “adabına uygun” yaşatıldığı ender yerlerden.

Bir duvarında Atatürk’ün Gaziantep nüfusuna kayıtlı olduğunu gösteren belge, hemen karşısında ay-yıldıza boyalı sütun, taş plaktan nağmeler... Rehabilitesine katkısı bile yeterince güzelken, bu özel mekanın işletmecisi Mehmet Hilmi Bağcı’nın sıkı bir okurumuz olduğunu öğrenmek keyfimizi pek bir katmerledi doğrusu.

Gaziantep’in ilk üçüzleriymiş Bağcı ve kardeşleri... İki dedeleri de savaşmış millî mücadelede. Devlet muhariplik maaşı bağlamaya kalkınca iki dede de karşı çıkmış; ‘para için değil vatan için savaştık’diye...

“Antep kımıldarsa Anadolu kımıldar. Antep elden giderse Anadolu elden gider” diyor Bağcı...

İki günde çözebildiğim kadar; Antep ağzıyla özetleyeyim;

Hem bu mekana, hem bu ruha emeği geçenin babasına rahmet!

* * *

İki günlük Gaziantep ziyaretinin son durağı Oğuzeli. Burası MHP için bir nevi “uç beyliği”; Güneydoğu’daki tek belediyesi.

Başkan muhalefet partisine mensup olunca, tahmin ediyorsunuzdur gerisini aslında. Büyükşehir Yasası çıktıktan sonra Oğuzeli’nin neyi varsa el koymuş Büyükşehir; personel hariç. Personel maaşlarının belediye bütçesinden fazla olduğunu öğrenince anlaşılıyor bu “jest(!)”in nedeni; bel bükmek hedefleri.

Oğuzeli, Gaziantep’in coğrafyası en geniş, merkezi en küçük yerleşim birimi; zor yani herkese ulaştırabilmek, hissettirebilmek hizmeti. Buna rağmen çok seviliyor Belediye Başkanı Mehmet Sait Kılıç; çok değil, beş-on dakika yürüyün sokakta, hemen hissediyorsunuz vatandaşla iletişimini.

“Metrekaresine en çok Bakan ziyareti düşen ilçe” diye anlatıyorlar Oğuzeli’ni. Ve fakat vitrindeki bu “ilgi”yle tezat, reva gördükleri. Büyükşehir Belediyesi, Oğuzeli’yle ilgili imzaları geciktiriyormuş, zamana yayıyormuş, oyalıyormuş; bunlar iktidarın muhalefete boğma teli takma tekniklerinin alışılmış örnekleri anladık da bir itfaiyeyi esirgemesine ne demeli?

Malum, orman yangını sezonu açıldı. Cennet gibi yemyeşil bir ilçe Oğuzeli; verimli... İnanılır gibi değil, itfaiye vermiyormuş buraya Büyükşehir Belediyesi!

Hadi belediye MHP’nin hazmedemiyorsunuz, burnundan getirmek istiyorsunuz anladık da; o ormanlar, o ağaçlar da belediyenin... Kül olduğunda MHP’li belediye mi görecek zararını yoksa çocuklarınız, torunlarınız mı? Bunun bile ayırdına varamadıysa gerçekten bu ülkeyi yönetenler, bin kere yazık...

Yazarın Diğer Yazıları