Antalya'daki skandal dava!
Türkiye'de hayatınızı kaybetseniz bile adalet tecelli etmiyor ne yazık ki…
Anlatacaklarım yargımızın geldiği/getirildiği durumun özeti gibi.
Tarih, 8 Temmuz 2018 akşamı, saat 21.00 suları,
Yer, Antalya Cebesoy caddesi,
Engin Ustali, 24 yaşında, 1.95 boyunda, 110 kilo.
Arkadaşıyla birlikte otobüsten inip, karşı şeride geçmek istiyor. Yolu kontrol edip, yolun refüj kısmını aşıyorlar, bu sırada süratli bir araba gelip kendilerine çarpıyor. Çarpan arabanın bir kısmı ters şeritte!
Engin çarpmanın etkisiyle sürükleniyor, kafatasında 5 kırık, boyunda kırılma, omurilik parçalanması, sol kol ve bacakta kopma haliyle kaldırıldığı hastanede 4 gün sonra yaşamını yitiriyor. Arkadaşı ise yaralı olarak kurtuluyor.
Skandallar ise bundan sonra başlıyor.
Olay gecesiyle ilgili "yayalar asli kusurlu ve çarpan şahsın kusuru yoktur" diye tutanak tutulmuş.
Ama olayı gören ne kamera ne de bir görgü tanığı var.
Çarpan şahsa sorarak hazırlanmış bir tutanak.
Hız tespitine dair bir ifade, tespit, çalışma yok!
Aracın fotoğrafı çekilmemiş ve fren izi tespiti yapılmamış, bunların hiçbiri yazılmamış.
Dosya aylar sonra mahkemeye bu şekilde gidiyor. Mahkeme de dava açılmadan dosyayı iade ediyor savcıya.
Olayı gösteren kamera kayıtlarına aylardır ulaşılamıyor.
Çarpan aracın şoförü, doktorun "hayati risk var" raporuna rağmen gözaltında bile tutulmadan, ertesi gün serbest kalıyor.
Görüntüler bulunamıyor, olay yeri tutanakları eksik… Dava dosyasına adeta örtülü bir el dokunuyor ve kaza örtbas ediliyor.
Kazada hayatını kaybeden Engin Ustali'nin ağabeyi Emin ile görüştüm. Emin Ustali son derece tepkili, "Antalya'da ölümlü kazaların davaları 1 sene içinde tamamlanmasına rağmen bizimkisinde hiçbir ilerleme kaydedilemiyor" ifadelerini kullandı.
Daha da çarpıcı olan kazaya karışan araç 2 gün evvel başka bir kazaya karışıyor. Bunu ortaya çıkaran ise kardeşini kaybeden Emin Ustali!
Araç karıştığı kaza sonrası "ağır hasarlı" olarak kaydediliyor ve aracın muayenesi yok. İki gün sonra da bu ölümlü kaza gerçekleşiyor.
Engin'in ölümüne sebep olan aracın sürücüsü iki gün önce yaptığı kaza sonrasında da çarptığı aracın kadın sürücüsünü tehdit ediyor. Bundan dolayı da hakkında "tehdit" davası bir türlü başlayamıyor, 2018'de yaşanan olay için 2019 Aralık'a duruşma günü veriliyor.
İşin bir diğer boyutu da vuran şahıs ve ailesinin savcı yakınının olması. Savcı yakının ailenin damadı olduğu belirtilirken, davaya ya da bölgeye bir etkisinin olup olmadığı merak ediliyor. Çünkü sürücü kaza anından itibaren hem karakolda hem de Ustali ailesine "savcı yakınım" vurgusu yapıyor.
Hatta olaylar bir adım daha ileriye taşınıyor.
Kardeşini kaybeden Emin, şahısla yolda karşılaşıyor "sen benim kardeşimi öldürdün" dedikten sonra saldırıya uğruyor, darp ediliyor. Hastaneye gidip rapor alıyor ve şikayetçi oluyor. Onun davası da ayrıca sürmekte.
Ustali ailesi perişan, davanın başlaması için tam 8 ay beklediler. Mahkeme başladı ama ilerleme yok. 23 Eylül'de duruşmaları var.
Ama görünen tablo çok açık…
Birileri işini doğru yapmıyor ve deliller karartılıyor.
Bu konuyla ilgili ortaya çıkan bilirkişi raporları hayatını kaybeden Engin'i hatalı gösteriyor. Lakin deliller yetersiz.
Ustali ailesi yargılamanın tarafsız ve tüm delillerle yapılmasını istiyor.
Şehrin orta yerinde yaşanan bu olayda görgü tanığı olmaması, kamera kayıtlarına ulaşılamaması, kaza yapan aracın fotoğraflarının çekilememesi ve mahkemeye doğru düzgün delil iletilememesi normal midir?
Bir gencimizi şehir içinde bir paramparça edecek hızla araç kullananlar kimlerdir?
Yargı ve emniyette bu isimleri kimler korumaktadır?
Kazayı yapan şahıs nereden güç alarak, çarptığı kişinin ailesini darp ve tehdit etmektedir?
Yargı acilen görevini yapmalı, başka canların yanmaması için delilleri karartanları bulmalıdır.
Engin Ustali için adalet gerekiyor.