Anlamakta güçlük çekmek
TSK, 163 personelinin “tutukluluk halinin devamını anlamakta güçlük” çektiğini belirten bir garip açıklama daha yaptı. Çeşitli çevrelerce muhtıra, yakınma, etkileme ya da baskı olarak nitelenen bu açıklamanın hangi amaca hizmet ettiği anlaşılamadı. Daha önce de çeşitli vesilelerle TSK adına bu tür nafile açıklamalar yapılmıştı. Bu açıklamalar, yandaş medya ve iktidar çevrelerinin elinin kuvvetlenmesine katkı sağlamaktan başka bir işe yaramamıştı. İktidar çevreleri, TSK’dan yapılan bu tür açıklamaları, siyaset üzerindeki “askerî vesayet” in kanıtı olarak kullanmışlardı.
Aklı karışık TSK
Bu tür açıklamaların demokrasilerde ya da hukuk devletinde karşılığı yoktur. Bu açıklamaları TSK ile sorunu olan çevrelerin derhal “yargıya müdahale” ya da görülmekte olan davayı etkilemeye teşebbüs bağlamında yorumlayacakları da ortadadır. Bu tür duyuru, ilan ya da yakınmaların sonuç üretmeyeceği de açıktır.TSK adına askeri personelin tutukluluk halinin devamını anlamakta güçlük çekildiği açıklamasının, meşru platformlarda, hükümet yetkililerin yüzüne karşı değil de kamu oyuna yapılması da ilginçtir. Demek ki böyle bir açıklama yapmak sonuç alma amaçlı değil durumu kurtarmaya yöneliktir. Bu duyuru ile tutuklu asker eşlerinin öfkeleri dindirilmek istenmiştir. TSK adına yapılan bu açıklamanın davanın savcısının HSYK tarafından bir başka göreve getirilmesinin hemen ardından yapılmış olması da dikkat çekicidir. Bu açıklamanın ardından bir açıklama da davanın savcısından gelmiştir. Savcı, “Bu işin arkasında (Operasyonların) emniyet güçlerinin de emekleri var. Askeri makamların da, merkez komutanlığının da. Bu kadar iş yapılıyor, askerler de kanunlara saygı duyarak bu işlerin yapılmasına müsaade ettiler..” diyor.
Kozmik odanın aranması sürecinde zamanın Genel Kurmay Başkanı, “Ben izin vermesem oraya giremezlerdi” anlamına gelen sözler etmişti. Çok fazla uzun olmayan bir zaman sürecinde Kara Kuvvetleri brövesinden Atatürk’ün silüetini çıkarma girişimlerinin yaşandığını bu arada bir kenara not edelim. Sözcü gazetesinin birkaç hafta önce verdiği bir haberde Atatürk’ün Kara Harp Okulu’na Girişinin Yıldönümü için düzenlenen törende her yıl tamamı okunan Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin bir bölümünün okunmadığı yazılıydı.
Elbette herkes için olduğu gibi asker için de hukukun ve yasaların gereğine uygun davranmak esastır. Eğer güçlü delil varsa suç ve suçluyla ilgili gereğinin yapılmasına kimsenin söyleyeceği bir şey olamaz.
Anlamsızlığın anlamı!
İşin bu yanına kimsenin söyleyecek sözü olamaz. Bizim dikkat çektiğimiz husus, yapılan yargılama ya da operasyonlarla ilgili olarak kamu oyuna yansıtılanlarla gerçeklerin birbirinden çok farklı olduğudur. Olana bitene bir bütün olarak bakıldığında olayların gerçeği ile görüntüsünün çok farklı olduğu anlaşılır. Bu meyanda TSK’ya yönelik olarak değerlendirilen bazı operasyonların gerçekte bir danışıklı dövüş biçiminde gerçekleştiği görülüyor. Bu anlamda askere karşı yapılan bir çok operasyonun gerçekte kurum içi rekabetle ilgili olduğu anlaşılıyor. Gücü elinde tutanların terfi ya da etkinlik kurma girişimleri sırasında devler mücadele ediyor, zayıflar da eziliyor. Kişisel çekişmelere konu mankeni edilenler sonuçta kaybediyor.