Anavatan Türkiye Anastasiadis’e dur demeli
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer tarafından verilen ve Rum tarafının çeşitli itirazları neticesinde bir anda “sorunlu” hale gelen akşam yemeğinde, 30 Mayıs akşamı, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis bir araya geldiler. Anastasiadis’in Rum liderliğine seçilmesinin ardından liderler arası ilk buluşma özelliğini taşıyan yemek yaklaşık 2 saat sürdü.
Yemek sonrasında liderler “güzel geçti” demekle yetinerek açıklama yapmazken, Downer ikametgahın ön kapısında önceden hazırlanmış bir basın açıklamasını okudu ve basından da soru kabul etmedi.
Her iki liderin de yemeğin yarattığı görüşme fırsatından dolayı memnun olduğunu kaydeden Downer, “Her iki liderin de iki tarafın kabul edeceği, adaya parlak bir gelecek sağlayacak bir çözüm hedefleyen çözüm sürecine bağlı olduğunu” kaydetti. Liderlerin yemek öncesi ve sonrası birlikte basın önüne çıkmaması ise dikkat çekti.
Yemekte, Anastasiadis’in, Apostolos Andreas Manastırı’nın restorasyonu, kayıplar sürecinin hızlandırılması ve Karpaz bölge piskoposu Hristoforu’nun KKTC’ye geçişine izin verilmesi konularını gündeme getirdiği belirtildi.
Bilindiği gibi Anastasiadis Güney Kıbrıs’ın içinde bulunduğu ekonomik sorunları bahane ederek müzakere sürecinden kaçmaktadır. Güvenilir kaynaklardan alınan bilgilere göre müzakerelerin Kasım ayından önce başlaması beklenmemelidir. Rum tarafında yayınlanmakta olan Fileleftheros gazetesi “‘Hediyelerin’ Geri Çekilmesi Ön Hazırlığı” başlıklı haberinde Rum Adalet ve Kamu Düzeni Bakanı Yonas Nikolau’nun, Anastasiadis’in, Rum halkı ve siyasi partilerinin çoğunluğu tarafından kabul edilmeyen önerileri geri çekmek için ön hazırlığa başladığını, bu hareketlerin Rum tarafının müzakerelerin yeniden başlaması hazırlıklarıyla paralel götürüleceğini söylediğini haber verdi.
Anastasiadis dahil tüm Rum liderlerin müzakere masasına anlaşma yapmak üzere oturmadığı gerçeği ortada iken müzakere-müzakere diye tutturulmasının anlamı nedir? Anastasiadis’in müzakerelere sil baştan ve kendi şartlarını dikte ederek devam etmek istemesini sineye mi çekeceğiz? KKTC’de yapılan son Cumhurbaşkanı seçiminden galip çıkan Dr. Derviş Eroğlu’na daha seçildiği ilk günden itibaren “Görüşmelere Hristofyas-Talat’ın bıraktığı yerden ve aynı zeminde devam edeceksin” baskısını yapan sözde demokrat ve insan hakları savunucuları bugün aynı baskıyı Anastasiadis’e niye ve neden yapmamaktadırlar? Bu arada Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Kasulidis, Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye’nin ve Güney Kıbrıs’ın da onayıyla, kapalı bölge Maraş’ın iadesi için formül hazırlığı içerisinde olduğunu iddia etti. Maraş konusunun bütünlüklü ve nihai bir çözüm/anlaşma çerçevesinde çözüleceğini bilmeyen var mıdır? Durum böyleyken ikide bir de Maraş’ı ve Rum göçmenlerin Kuzey’deki mülkiyet haklarını gündeme getirerek Anavatan Türkiye üzerinde uluslararası baskı kurmaya çalışmak uzlaşmak/anlaşmak isteyen bir tarafa uygun hareket tarzı mıdır? Güney’den göç eden, mallarına mülklerine el konulan Türklerin mülkiyet sorunları ile kim ne zaman ilgilenecektir? Son elli yılda 5 kez göç etmek zorunda kalan Kıbrıs Türklerinin tazminat hakları ne olacak? Güney’de kalan Vakıf mallarımız ne olacak? Kıbrıs Türkü üzerindeki ambargo ve izolasyonlar meselesi ne olacak? Rum AİHM yoluyla tazminatını almakta, AB, AD kararları ile Kıbrıs Türklerini cezalandırmakta ve hatta şimdi de ortağı olduğumuz petrol kaynaklarını çıkarmaya ve parasını cebe indirmeye hazırlanmaktadır. Bu haksızlığa, adaletsizliğe kim, ne zaman dur diyecektir? Anavatan Türkiye bir an önce Anastasiadis’e dur demeli, müzakereleri sonlandırmalıdır.