Anastasiadis’in AB ve Ulusal Konsey oyunu
Güney Kıbrıs’ta, Rum Yönetimi Başkanlığı’na seçilen Anastasiadis, 28 Şubat günü görevi devraldı. Anastasiadis devir törenindeki konuşmasında yeni dış politika doktrinini de açıkladı. Rum tarafında yayınlanan Politis gazetesi, “Yönelim Brüksel Olacak... Nikos Anastasiadis, Yeni Dış Politika Doktrinini İlan Etti” başlıklı manşet haberinde, bu doktrinin Avrupa’nın Kıbrıs sorununun çözüm çabaları ve ekonomik krizin göğüslenmesi çerçevesinde daha çok yer alması şeklinde özetlenebileceğini yazdı. Habere göre Anastasiadis, Güney Kıbrıs’ın Barış İçin Ortaklık’a katılım başvurusu yapacağını belitti ve daha da ileri giderek NATO ile ilişki bina edeceğini açıkladı.
Anastasiadis ihtiyaç duydukları şeyin belirli bir strateji ile net yönelimler olduğunu belirterek şunları söyledi: “Dış politikamızın hedefi; Kıbrıs sorununun çözümünde Kıbrıs’ın çıkarlarını güvence altına alma, doğal zenginliğimizden yararlanma ve yabancı yatırımları cezbederek Kıbrıs’ı yatırım merkezi haline getirme olacak. Bu çerçevede AB üyesi ülkelerle itibarlı işbirliği yapılacak, İsrail gibi komşu ülkelerle ilişkiler derinleştirilecek ve Arap ülkeleriyle daha çok ilişki geliştirilecek. Dış politikamızın siyasi ve ekonomik hedeflerine yardımcı olacak müttefikler dokusu oluşturmak için ABD, Rusya, Çin’le ikili ilişkiler geliştirilecek. Bu çerçevede Yunanistan’la aramızdaki mükemmel ilişkiler de değerlendirilecek.”
Gazete, Kıbrıs sorununu yeniden birinci öncelik olarak belirleyen Anastasiadis’in talepkar bir strateji temelinde (kararlarda) birlik-bütünlük vaat ettiğini yazdı. Yeni ve düzeyi yükseltilmiş bir Ulusal Konsey’in işleyiş kurallarının belirlenmesi için ilk kez mecliste temsil edilen siyasi partilerin başkanlarından oluşacak Başkanlar Konseyi’ni derhal oluşturacağını açıkladı. Anastasiadis, Ulusal Konsey’in bütün ana kararların alındığı ortam olacağının altını çizdi. Habere göre iki bölgeli iki toplumlu federasyonu “acı uzlaşı” olarak niteleyen Anastasiadis, AB’nin Kıbrıs sorununa çözüm çabalarına daha aktif katılımını sağlamaya çalışacağı sözü verdi.
Rum yönetimleri yıllardır oyalama taktiği içerisinde zamanı lehlerine kullanarak istedikleri hedefe ulaşmaya çalışmaktadır. BM iyi niyet misyonu çerçevesinde sürdürülmekte olan müzakerelerden Rum tarafının malum niyetleri nedeniyle sonuç alınamamaktadır. Adayı Yunan yapmaktan başka niyeti olmayan Rum tarafı, şimdi de Kıbrıs anlaşmazlığında tam üyesi oldukları Avrupa Birliği’ni devreye sokmaya hazırlanmaktadır. AB’nin daha aktif bir şekilde rol alması sorunun çözümünü daha da zorlaştıracaktır. AB zaten anlaşmazlığın çözümünde taraf değildir ve bugüne kadar da hep gözlemci statüsüyle konuya müdahil olabilmiştir. Türk tarafı olarak, AB’nin, zaten yeteri kadar aktörün yer aldığı, sorunun çözümüne karıştırılması önlenmelidir.
Anastasiadis bir taraftan dışta AB’yi konuya müdahil etmeye çalışırken diğer taraftan da içte Ulusal Konsey’i yetkilendirmeye çalışmaktadır. Anastasiadis sorunun çözümünde samimi değildir. Her sıkıştığında topu taca atacak zemini yaratma peşindedir. İleride hep beraber göreceğiz, Anastasiadis her başı sıkıştığında, AB ve Ulusal Konsey kartını masaya koyarak işin içinden sıyrılmaya çalışacaktır. Anastasiadis’in Annan Planı’na evet demiş olması onu “uzlaşma isteyen-uzlaşmaya açık” lider konumuna sokmamalıdır. “Evet” kararının DİSİ ve AKEL arasındaki iç siyasi çekişme neticesinde verildiği bilinmelidir.
Bir kez daha altını çizmekte fayda vardır; Anastasiadis’le anlaşma olmayacaktır. Anastasiadis’in yeni dış politika doktrini, maalesef daha başından sorunun çözümünü imkansız hale
getirmiştir.