Amerteller
Washington’a gene kar yağıyor. Ben de bu yazımda siyaset falan yerine biraz felsefe yapayım dedim. Beyaz belki de bu ilhamı verdi bana. Artık itiraf etmek lazım. Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun en önemli sorumluları içinde “enteller” ya da daha doğru bir deyişle entellik taklidi yapanlar da var. Belki her şeyden sorumlu değiller ama payları da yüzde elliye yakın. Sanırım onların bu ukalalığına karşı halk Tayyip Erdoğan ve ekibini iktidara getirdi.
Bizdeki entelliği anlamak için uzman olmaya gerek yok. İyi bir entel, buzlu viskisini içerken, iri Alaska karideslerini sosa batırıp yutar, halkın ekonomik zorluk çektiğinden söz ederken, şarap markaları üzerine nutuk atar, kalitesi ve teması değiştirilip rayından çıkarılmış türküler dinler, hakların özgürlüğü, işçi ve insan hakları üzerine kültürel baskı yapar.
İyi bir basın enteli vergiden kaçırılmış kesekâğıdında 15 bin lira maaş alırken, Ermeni ve Hırant olduğunu vurgular, TEKEL işçileri yerine Afrika’da adını bile duymadığı bir kabile için yardım konserleri verir, istenmediği AB’ye girmek için yırtınır, foto muhabirleri eşliğinde Mekke’yi ziyaret eder.
Koyu ve kallavi bir entel, halkların kardeşliği, Kürtçe konuşma izni, terörist PKK’lıların memlekete ellerini kollarını sallayarak girmesi gibi önemli konulara destek verir, şehit cenazelerinde görünmez. Türkiye’de entel sayılabilmek için solcu olmak gerekir. Genelde bunların çoğu daha sonra en acımasız kapitalist olsalar bile entel locasına girebilmek için solculuk en uygun patikadır.
Bir mason locası gibi birbirlerine tutkundurlar ve hangi fraksiyon veya grupta olsalar da daima birbirlerini korurlar. Tabii bu entelliği daha koyu hale getirmek için doktor uyarılarına karşın hamile karılarını uçağa koyup doğacak çocuklarının o sövüp saydıkları Amerikan vatandaşı olmasını sağlamak amacıyla ABD’ye yollarlar.
Ben burada yaklaşık 40 senedir kimlerin bu şekilde davrandığını, kimlerin ABD’ye yağ çekerek Türkiye’de yükseldiğini ve nerelere geldiğini gördüm. Bu yaptıkları sahtekârlıkları bildiğimiz için de entel dantel geçinen takım beni ve ben gibileri pek sevmez. Niye sevsinler ki biz onların ne mal olduklarını, ne karşılığı neleri sattıklarını ve ne kazandıklarını iyi biliriz.
Hele hele bunlar içindeki Amerika görmüşler çok tehlikelidir. Üç gün ya da üç hafta kaldıkları Amerika’da hâlâ öğrenmeye çalıştığım ABD Kongresi usullerini sular seller gibi bilir, Amerikalıların düşüncelerini okur ve hatta onlarla birlikteyken biz Türk milletine ağzına geleni de söyleyebilir. Türkiye’ye dönüşte, “Ben Amerika’dayken” diye söze başlayıp, ABD’den örnek verirler.
Amerika hakkında en iyi bildikleri, hangi pantolon nerede satılır, nerede ucuzluk var, nerede en değişik yemek yendiğidir. Onlar için Amerika basittir aslında. Gerçek Amerika’yı görmeyen ve bir gram ders almayan yaratıklardır bunlar. Amerika’daki gibi laiklik istediklerini söyler ama kendileri ile ters düştüklerini bilmezler. Amerikan türü insan haklarını örnek gösterir ama Irak’taki işkenceler, Quantanamo’da yargılanmadan tutulanları görmezler. Özelleştirmeden yana olduklarını vurgularlar ama ABD’nin devletleştirmelerinden haberleri yoktur.
Çok iyi İngilizce konuştuklarını göstermek için İngiliz aksanı kullanırlar (British accent). Hele hele basında yer alan içlerindeki bir bölüm, yayında İngilizce röportaj yapar. Belki farkındasınız Türk televizyonlarında görmeye başladığınız yeni entellerin. Bunlar AKP iktidarı ile cebi para gören yeşil basından gelirler. Aralarında konuşmaktan aciz olanlarla Türkçeyi çar çur edenler haber programları ve haber sunar.
Bazıları gazetelerin başına geçer. Haklarında çok sayıda belge ve bilgi yayınlanmasına, yabancı ülke istihbarat örgütleri ile bağlantıları açıklanmasına rağmen etrafa çamur atmaya devam ederler. Oysa örnek gösterdikleri Amerika’da, bir gazetecinin böyle bir söylenti ardından basın kurumu ile ilişkisinin kesildiğini hiç görmezler.
İşte sevgili okurum bugün benim Türkiye’mi bu uçurumun kenarına getiren takımın içinde bu yeni tür entel-dantel takımının çok büyük katkısı var. Biz bunlara Avatar filminden ilham alarak “Amerteller” diyoruz...