Amerikan Yönetimi ihraç etmek!
W. Edwards Deming; “yeterince insanı ve iyi yönetimi olan, yeteneklerine ve pazara uygun ürünler yapan hiçbir ülkenin fakir olmaması gerekir. Doğal kaynakların bolluğu, refah için bir ön şart değildir. Bir ulusun zenginliği, insanlarına, yönetimine ve hükümetine, doğal kaynaklara olduğundan çok daha fazla bağlıdır. Sorun, iyi yönetimin nerede bulunacağındadır. Dost bir ülkeye Amerikan yönetimi ihraç etmek hata olur” demektedir.
İnsan yetiştirme düzenini, yönetimini ve siyasal organizasyonlarını halkının yetenek ve kabiliyetlerinden en üst düzeyde yararlanacak şekilde örgütleyen ülkeler kendi geleceklerini güven altına almış olurlar. Bir ülkede kaynak israfının, yanlış yatırımın, gereksiz tartışmaların ve zaman kaybının ortadan kaldırılması tamamıyla o ülke insanlarının akli unsurları davranışlarına egemen kılmalarıyla mümkün olabilir. Bugün kalkınmış ya da gelişmiş ülkeler yoktur; insan kaynaklarını “optimum” kullanan ya da kullanamayan ülkeler vardır. Kalkınma ve gelişme bir sebep değil tam aksine bir sonuçtur.
İsraf Edilen Beyinler!
Örgütlerin, fabrikaların ve kurumların başına yeteneksizleri geçiren ülkelerin dilencilikten kurtulduğu görülmemiştir. Gerilik doğru yere, uygun zamanda, layık olan insanı koymamaktan kaynaklanır. Bu anlamda bir ülkede çok cevval, dinamik, üstün zekâlı ya da girişimci insanların olması çok da önemli değildir. Çünkü dünyanın her ülkesinde bu tür insanlar vardır. Fakat ülkelerin bir kısmı bu tür insanları en uygun yerlerde ve maksimum kapasite ile kullanmasını bilmekte ve gelişmiş bir ülke konumuna gelmekte; diğerleri ise pis kediler gibi kendi insanlarının yeteneklerini yemekte ve beyinlerini israf etmektedir. Sonuçta da sömürülen bir ülke konumuna düşmektedir. Yeteneksizlik, beceriksizlik ve kalitesizlik yalnız bireyin kendisini ilgilendirse bu konuyu daha az irdeleme lüzumu duyarız. Ancak olay sosyal bir olaydır. Toplumsal mekanizmaların işlemez hale gelmesi çoğu kez yönetimde ve suyun başında yetersiz insanların olmasından kaynaklanmaktadır. Bir ülkeye en büyük kötülük eğitim, adalet, sağlık, ekonomi ve siyaset gibi kurumların başına yetersiz ve yeteneksiz insanların getirilmesiyle yapılır.
Çapsız Yöneticiler!
Aksine yaratıcı ve parlak zekâlarından örgüt ve yönetimlerin en üst seviyede yararlanmaları toplumsal sorumluluklarının gereğidir. Bireyin örgüt ve toplum yararına kullanma imkânı bulamadığı zekâ ve yetenekleri hem israf olmakta hem de bundan dolayı huzursuz ve sorunlu bir kişiliğe bürünmektedir. Çapsız yöneticiler, yönetimlerini çevrelerindeki insanların zaafları ve yetersizlikleri üzerine oturmaktadırlar. Bu bakımdan bir çok yetersiz yönetici çalışacağı insanları kendilerinden daha yetersizler arasından seçmektedir. Böylece “Evet efendimci” tipindeki kişilikler tercih edilmektedir. Bu tür bir örgütün de başarısız olması için başka hata yapmasına gerek yoktur. Akıllı yönetimler; etraflarını dalkavuklarından arındırarak kendilerinden daha yetenekli kişilerin aklından yararlanma yolunu seçerler. Bu tür yönetimler yanlışlarına “hayır” diyebilecek cüret ve niteliğe sahip kişileri etraflarına aldıkları sürece hatalarını da alt düzeylere indirirler.