Amerikan komplosu
Bu gün uluslar arası bir konuyla başlamak istedim. Hani tepki yaratan ve olaylara sebep olan ve adına film dedikleri yüz karasını merak saikasıyla oturdum izledim. İnanın bir ilkokul müsameresi bile bundan daha kalitelidir. İçerik yok, yalnızca saldırı. Bu filmi izlemek bile başka dinden olanları sinirlendirip Müslüman yapmaya yeter.
Aslında Müslümanlar olarak, bu dine karşıt olanların, bir şey bulamayarak inancımıza bu kadar geri zekâlı ve aptal bir saldırı düzenlemiş olmalarına kızmak bile fazla. Ama basını izliyorum, havada komplo teorileri uçuşup duruyor. Hani 11 Eylül’ü, Amerika’nın düzenlediği ve 3 bin vatandaşını kendilerinin öldürdüğü benzeri teoriler.
Daha önce de yazdım sevgili okurlarım, Amerikan yasalarında ve hukukunda, suçta müruru zaman yani zaman aşımı diye bir şey yok. 90 yaşında da olsanız sizi 50 veya 60 yıl önce işlediğiniz bir suçtan gelir bulur ve tutuklarlar. Şimdi düşünün, ABD’de en gizli bilgiler yasa gereği 20 veya 25 yıl sonra kamuoyunun incelemesine açılır, yani gizliliği kalkıyor.
Düşünün, CIA veya başka bir Amerikan gizli örgütü böylesine bir düzenle kendi büyükelçisini öldürtmüş olsa ve bu gerçekte ortaya yıllar sonra çıkarsa en azından öldürülen kişilerin yakınları bu işin peşine düşmez mi? O zaman yaşayan veya hayatta kalan o dönemin yetkilileri mahkeme önüne çıkarılmaz mı? Evet, çıkarılır ve hesap sorulur.
Bu film belli ki, fanatik geri zekâlı birkaç kişinin hazırladığı ve özellikle tepki gösterenlerin beklenen tepkisini ortaya koymayı planlayan kötü bir oyun. Oyuncular kötü, film kötü, senaryo denen şey ortada yok ve söylenebilecek her kötü şeyi hak eden dikkate bile alınması ona değer sayılabilecek bir çöplük. Ama görüldüğü kadarı ile amacına ulaştı.
Aslında herkesin gözünden kaçan önemli nokta bence dini bütün Türkiye ve AKP tarafından neden bu filmin cılız bir sesle protesto ediliyor olması. Hani her şeye, her söze nane olan AKP’li yetkililerin bu fırsatı teğet geçmeleri de enteresan değil mi sizce? Yani Müslümanlık adına, din adına, herkesin başını kapatan, alkolü yasaklatan AKP’liler Mısır, Yemen veya öteki İslam ülkelerinden daha mı az Müslüman? Oturun düşünün bakalım. Ama bir nokta herkesin dikkatinden kaçıyor. Bu gösteriler ABD’nin üzerinde tam kontrol kurduğu Müslüman ülkelerde yapılmıyor. Suudi Arabistan, Ürdün, Türkiye ve Irak gibi. Nasıl anlayabildiniz mi demek istediğimi?
Başka güncel uluslar arası konulara gelince. Geçen hafta köfte dudaklı Angelina Jolie geldi ve bizim Hollywood meraklısı yetkilileri ziyaret edip, övgüler yağdırdı. Nasıl yağdırmasın ki, İçişleri Bakanı bile kadınla konuşurken kendinden geçip koltuğunda kaykılıp kalmış. Kadın, hiçbir ülkede görmediği bu servis karşısında, çok mütehassıs olup, ne kadar güzel Türkiye’nin kendi halkı pahasına Türk hükümetinin Suriyeli asilere yardım ettiği övgüsünde bulunmuş. Türkiye seninle de gurur duyuyor Jolie.
Sizler ise bu ara bir çuval kömüre veya bir torba patatese değiştiğiniz evlatlarımızın cenaze törenlerine katılıyor ve hala bağırıyorsunuz, “şehitler ölmez vatan bölünmez” diye. Terörle mücadele için bölgeye sevk edilen tabur tabur askerlerimize rağmen onar onar cenazeleri gelmeye devam ediyor. Bir de aklım almıyor. Öldürülen PKK’lı terörist sayısını üst üste toplarsak, bu işin piri Amerika tarafından, sayıları 5 bin olarak açıklanan PKK’nın elinde, katil kalmadığı ortaya çıkacak.
Gelelim ekonomi cephesine. Sevgili okurum, yeni bir müjdeyi geçen gün hükümet yetkilileri açıkladı. Bu kış doğal gaza zam yapılacakmış. Yakışır. Daha önce artmayan petrol fiyatlarına rağmen petrol şirketlerini suçlamışlardı ya, bu kez de herhalde gaz şirketlerini suçlayacaklar. Yumurtaya yüzde yüz zammı herhalde duydunuz. Zaten siz yumurta yemediğiniz için sizi etkilemez. Hiç üşümeyen bir ulus olduğunuz için de gaz zammı ne yazar. “Türkiye sizinle de gurur duyuyor.” Üç te yetmez beş çocuk. Bunlar sizi doyurur, ısıtır.
Sevgili okurum, dümeninde, hayatında hiç gemi kullanmamış ve kendini kaptan ilan eden birinin bulunduğu memleketim, fırtınalı bir havada, dalgalı bir denizde kayalıklara doğru yol alıyor. Ve biz hep birlikte oturmuş seyrediyoruz, ne zaman çarpıp batacak diye.