Amerika Diyarbakır’da ne işler karıştırıyor?
Bu bayram aileler içi ilişkilerde olduğu kadar Türkiye için de önemli bir dönüm noktası. Zira bu bayramdan sonra Türkiye’de artık geriye dönüşü zor ve geleceğe uzun süre damgasını vuracak gelişmeler meydana gelecek. Bunların başında uzun süredir ertelenen ekonomik kriz, gerçek göstergeleri ve yüzünü sergilemeye başlayacak. Biliyorum, gene felaket tellallığı yapıyorsun diyeceksiniz ama kazın ayağı hiç de öyle değil. Nedense biz Türkler başımızı duvara çarpmadan tehlikeyi anlamak ve önleme konusunda bir şey yapmıyor veya yapmak istemiyoruz.
Amerika’ya döner dönmez anladım ki dünyanın gündemi ile Türkiye’nin gündemi çok farklı. İçerde hâlâ AKP hükümeti ağabeyleri ve patronları tarafından kendisine verilen Kürt açılımı, Ermeni protokolü gibi tehlikeli konularla kamuoyunu meşgul ediyor. Dünya ise başka bir yolda. Öteki ülkeler, genel olarak yaşanan global ekonomik krizden vatandaşlarını nasıl kurtarırlar, ona uğraşıyorlar. Bu arada da bizimkilerden farklı olarak vatandaşlarını yaşadıkları sıkıntılardan çekip çıkarmak istiyorlar.
Örneğin ABD Başkanı Obama, genel sağlık sigortasını yoksul halka yaymaya çalışıyor. Bunda başarılı olabilirse bundan sonraki dönemde de başkan seçilmesi kesin gibi. Bu duruma karşı çıkan Neokoncular “bizim verdiğimiz parayla nasıl para vermeyen halka bakarsın” tezini işliyor ve hatta Obama’yı sosyalistlik ve komünistlikle suçluyorlar. ABD gibi bir ülkenin sosyalist olması tabiî ki söz konusu değil. Ama neokon projelerine demokratlar çomak soktuğu için de Cumhuriyetçiler şimdilik saldırılarını bu yönde tutmayı yeğliyor.
Obama, savunma alanından tüm kaynakları başka alanlara kaydırırken bazı sosyal reformlar da yapmaya çalışıyor. Örneğin Avrupa’da ABD tarafından finanse edilen füze savunma kalkanı projesini de kaldırmaya çalışıyor Barack Obama. Burada nihai hedef, füzeler ve Avrupa’da üslenen Amerikan askerlerini oradan kaldırarak savunma bütçesini daha da küçültmek. Benzeri bir dizi konu daha var.
Mesela Irak’tan çıkmak, Afganistan’dan ayrılmak Obama yönetiminin seçim öncesi de kararlı olduğunu açıkladığı konular. Ancak bu konuların yanında kayıtsız şartsız ve sorgusuz sualsiz emirlerini bekleyen Türkiye’nin Güney sınırlarına yeni bir Amerikan silah sistemi konumlandırmak da bulunuyor. Hatta bu iş için Amerikalı bir general de Türkiye’nin güneydoğusunda görev almak için Washington’da hazırlanıyor. Belki de bu Amerikalı generalin görevi sınırlarımıza yerleştirilecek olan Patriot füze bataryalarına komuta etmek olacak. Zaten biz genellikle kendi topraklarımızdaki Amerikan silahlarını kontrol edemediğimiz için de bu durum nedense beni pek şaşırtmıyor.
New York’ta temaslar yapacakmış Başbakan. Nerede ve kimlerle? Obama’nın resepsiyonunda ve katılacak liderlerle. Başbakan Pitsburg’ta 20 kadar liderle görüşecekmiş. Nerede ve kimlerle? G-20 toplantılarında ve bu toplantılara katılacak liderlerle. Gerisindeki temalar ise tamamen bir dolgu malzemesi. Şimdi G-20’lerin ana konusu global ekonomik kriz. Herkes yanmış ve kendince bir öneri götürüyor bu toplantılara. Herkes kendince bir önlem almış. Burada tek önlem almayan ülke Türkiye. Bu toplantılara bir plan veya öneri götürmeyen ülke de gene Türkiye. İşte bu toplantılarda Türkiye, yalnızca çekilecek resimlerde görünecek bir ülke konumundan öte gitmeyecek. Tayyip bey de o uzun boyuyla sergilenecek. Ama hiçbir haber ajansı Türkiye çözüm için şu öneriyi sundu veya şu planı getirdi şeklinde bir haber yapmayacak. Bu bakımdan bizim yeşermiş basın istediğini yazsın, bu toplantılarda Türkiye lehine bir gelişme olmayacak. İşte bu nedenle ayağına kadar gelen bir fırsatı da adam gibi bir iktidarla yönetilmediği için kaybedecek. İşte bu nedenlerle önümüzdeki aylarda Türkiye önemli günler yaşayacak.