Amaç Göktürk’ü unutturmak
Koltuğunuza sırtınızı iyice yaslayın. Alın elinize tivi kumandasını, basın herhangi bir düğmeye. Ne gördünüz?
Yine şaşırmadınız değil mi?
“Muhteşem” ve icraatın içinden.
Şimdi koltuğunuza eğri oturun ve düşünün!..
Türkiye’ye gerçek anlamda çağ atlatan Göktürk-2 uydusu uzaya fırlatılacak; en ufak köprü, çeşme, herhangi bir bina açılışını bile avenesi ile hınca hınç dolduran, olmadık görsel şovlarla birlikte bunları tüm yandaş ekranlara anında canlı yayınlatan, siyasetin vatandaşa yapması gereken en ufak hizmetleri büyük bir iş ve de lütufmuş gibi sunan “Muhteşem” büyük fırsatı kaçıracak. İktidara geldiğinden beri kendisine ait olmayan (duble yollar gibi) birçok projeye imza atmakta çekinmeyen “Muhteşem” bu fırsatı tepecek.. Çin’e gidip bilmem kaç bakanıyla şov yapmayacak Göktürk-2 uzaya çıkarken “Muhteşem” kasılıp kasılıp bir omzunu yana yatırarak hava basmayacak.. Bu büyük gelişme ve ilerlemeden başkanlık heveslerine pay çıkarmayacak.. Üstelik bir de Ankara’da, ODTÜ’de ekran başında kalıp 10 dakikalık bir törenle yetinecek!.. Hem de sade vatandaş Ahmet gibi bunu ekranlardan izleyecek..
“Hiç de olacak iş değil”..
Öyle mi?..
Evvela şunu dile getirelim;
ODTÜ’de Göktürk-2 uydumuzun fırlatılması ve sonrasında olup bitenlere, “öğrencilerin ideolojik kapışması” çerçevesinden bakmak ve de iktidarın yandaş medya üzerinden pompaladığı “üniversite öğrencileri Göktürk-2’ye karşı” yalanlarına aldanmak bizi gerçeklerden çok uzaklara götürür.
Tekrar hatırlatalım;
“Muhteşem” kapalı kapılar ardında Göktürk-2’ye çok direndi ama başaramadı. Üstüne üstlük atılış töreni için de kimse onu Çin’e davet etmedi, gitmesine de hep soğuk bakıldı. Yani bu büyük pastayı hakkı olmadığı için yemesine müsaade edilmedi. “Muhteşem” de hınç almak için 3 bin 500 polis ve mühimmatı ile birlikte ODTÜ’ye daldı. “Ben bu işi daha ne kadar daha erteletebilirim” derdindeydi. Olmadı..
Göktürk-2 uzaya giderken kameralara sahte gülücükler atıyordu. Aslında içi kan ağlıyordu. Verilen görevi başaramadığı için çok kızgındı. Devamlı içinden “Abdullah Gül’ü buraya getirtmedik ama bu beni başkanlık koltuğundan edebilir” diyordu. Paçayı kurtarmak için ne yapabilirdi!..
ODTÜ’yü bitirebilirdi. Hemen bu silaha sarıldı. Taban da müsait. ODTÜ demek solcuların karargahı demek. Mağdur Başbakan öyle bir yerden saldırdı ki herkes yedi.
Bu işin arkasındaki esas korkunun ne olduğunun kimse farkına varamadı.
Çünkü...
Göktürk-2 uzaya çıktı. Uzaya Türk uydusunun çıkması demek; Türklerin istediği an her yeri görebileceği demek. Artık bize Pentagon’dan gösterilene değil de kendi gözlerimizle gördüklerimize inanacağımız devir demek. İsrail’i gözlemek demek.
Kandil’i ve terör yuvalarını kendi gözlerimizle gözlemek demek. Dahası var.. Bu uyduyu uzaya gönderen Türkler ne yapar?
Devamını getirir.. Daha ileri teknolojiye geçer.. Bir tane daha, bir tane daha uzaya uydu gönderir. Alır başlarını giderler, maazallah!..
Göktürk-2 projesi ve ODTÜ her şeyi ile iç içe. Türkiye’nin bilim ve teknoloji karargahı.
Göktürk-2 yapımında çalışanların çoğu ODTÜ mezunu. Allah esirgesin, ya çizmeyi aşıp daha ileri giderlerse!..
Bu uydu işinin paralelinde başka gelişmeler de var.
“Muhteşem” in sürekli engel olduğu ve Türkiye’nin acil ihtiyacı olan yüksek irtifada hava savunma sistemi. Tamam “muhteşem” bu işi tekeline aldı da; şu “bürokratik oligarşi” var ya!..
Ahh ah!.. Olmaz olası “bürokratik oligarşi”..
Ya olmayacak bir iş daha olursa? Bu sefer Zeplin bile onları kurtaramaz. Putin, Türkiye’ye geldiğinde ne de güzel Suriye palavraları ile kandırmışlardı milleti. Orada masada oturan birileri, “devletler arası anlaşmalara bakalım” deyip başta enerji olmak üzere bir çok işbirliğinin devamı yönünde karar almasaydı ne de güzel olurdu!.. Ne yapmaya çalışıyor “Muhteşem” ?
Patriotları yedirmeye çalışıyor. Çok şikayet ettiği “oligarşik bürokratlar” da Osmanlı’nın iki Alman zırhlısı ile nasıl 1’nci Dünya Savaşına girdiğini ve sonrasında neler olduğunu hatırlatıyor.
“Muhteşem” yılmıyor.. Saldırıyor da saldırıyor.. Hedef ODTÜ.
Durmak yok yola devam!..
Muhteşem haksız mı?..
Haklı!.. Türkiye’de bilim ve teknoloji yuvalarına ne ihtiyaç var?... Sorgulamayan, düşünmeyen,gözü ve kulağı uzayda olan bir nesle değil sadece biat eden ve de gözü-kulağı “Muhterem” de olan bir gençliğe ihtiyacımız var!.. Patriot varken Göktürk-2 de nereden çıktı? Bir de bunun üstüne Göktürk-3, Ergenekon-1 gelirse!..
Allah esirgesin!...
Bu arada gazetecilik gereği; Genelkurmay Başkanlığına yazılı olarak NATO tarafından Türkiye’ye konuşlanacağı yerler belirlenen Patriotların ne zaman konuşlandırılacağını, zamanlamanın belli olup olmadığını sordum. Cevabı gelince hemen yazacağım.
NOT: Genelkurmay’a sorduğumuz bu sorunun yazının konusu ile çok ilgisi var..