Alman donanmasını NATO’dan çekti, biz gönderdik
Çevrede bir kriz çıktı mı yüreğim ağzıma geliyor. Zira aynı anda Ankara’dan desteksiz atışlar da başlıyor.
“-Bize sorulmadan bir şey yapamazlar, Ben öyle dedim onu yapacaklar, Uyardım yapmayın diye” gibi falan. Ama gerçekte kimsenin artık ikinci belki de üçüncü kümeye düşen Türkiye ile işi yok. Yapılan açıklamaları da ciddiye almıyorlar. İçerde bizimkiler hariç.
Kriz başında hatırlarsanız karar mekanizmalarına itibarlı ampul takımı davet edilmedi. Reuters haber ajansına göre, buna ek bir de Obama ile Sarkozy konuşup karar vermiş, NATO’yu operasyonlara destek olarak kullanalım diye. Sonuçta bizimkiler tribünlere oynamaya devam ederken karar çıktı. NATO deniz kuvvetleri ambargoyu denetlesin dendi. Brüksel bizimkilere bekçilik görevi vermiş.
Eee, Tayyip Bey hani Libya’ya silah doğrultmayacaktınız? Ne oldu, Libya kıyılarına yarış motorları, sandal veya romorkörler mi gönderiyorsunuz? O gemilerin topları, makineli tüfekleri füzeatar sistemleri yok mu? Vallahi kutlarım, zira bu kadar hızlı çark eden başka bir dünya lideri daha duyulmamıştır.
Ama işin aslı başka. Nedense Avrupalı Hıristiyan ülkeler yıllar önce, kendileri ile birlik olup Türk askerini sırtından vuran Tayyip Beyin Arap kardeşleri için ellerine cetvel alıp sınır çizerek devletler yarattı. Sonra o devletlerin başına da birer tane kukla lider tayin etti. Suudi Kralı, Ürdün kıralı, Mısır Kıralı, Kuveyt Şeyhi gibi bir dizi ülke yöneticisi. Bunların bir kısmına karşı bir dönem sonra kendi askerleri ayaklandı ve milliyetçi partiler kurdular. Adına da Arap Baas partisi dediler.
Saddam, Nasır, Enver Sedat, Hafız Esat bu partinin önde gelenleriydi. Enver Sedat’ı öldürdüler, Hüsnü Mübarek’i düşürdüler, Saddam’ı astılar, Hafız Esat’ın oğlu için sorun yarattılar. Bu arada bir başka krallığı deviren subay Kaddafi de yeşil sosyalizmi kurdu. Sonuç Arap milliyetçiliğini Batılılar yok etmeye çalıştı ve çalışıyorlar. Kaddafi’ye ve Suriye’ye karşı başlatılan olayların ardındaki gerçek de bu.
Arapların yaşadığı bu garip durumu en iyi anlayan Mustafa Kemal oldu. Zira kendisi Filistin, Yemen ve Libya gibi bir dizi Osmanlı Arap toprağında görev yapmıştı. Bu ülkelerde dinin nasıl devlet işlerine müdahale ettiğini, din adamlarının Hıristiyanlarla işbirliğini gördü. İşte bu nedenle yeni kurduğu genç Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasasında din ile devlet işlerini ayırdı. Laiklik kuralını getirdi. Ne kadar haklı olduğu ise Türkiye’nin bu kurallarla tüm komşularından 50 yıl içinde ne kadar ileri gittiğinde ortaya çıktı.
Batılıların Kaddafi kuvvetlerini vururken ayaklanan tarafları kollaması aslında ne yapmak istediklerinin açık bir kanıtı. Ve hele Mısır’da sözde demokrasi ayaklanmasının Mübarek’i indirip gücü devrettiği Pentagon emrindeki Mısır ordusunun Libyalı muhaliflere silah ve cephane yardımı yapmasına ne demeli? Tüm bunlar Arap ülkelerindeki demokrasi ve özgürlük için dedikleri karışıklık olaylarını Hıristiyanların kasten İslam dünyasını çökertmek için çıkardığını gösteriyor.
Aslında operasyonlar da oldukça komik. ABD Genel Kurmay başkanı Muller kalkıyor, hedefimiz Kaddafi değil diyor. Onun başındaki ABD Başkanı Obama ise hemen ardından Kaddafi gitmeli diye konuşuyor. Aynı konuda Fransa ve Londra’da askeri ve sivil liderler tarafından yapılan açıklamalar çelişiyor. Almanlar bu olaya katılmak istemedi ve Akdeniz’deki donanmasını NATO emrinden çekti. Ama bizim Tayyip Bey Türk donanmasını haçlı ordusunun emrine verebildi.
Bu duruma Financial Times bile dayanamadı ve yayınladığı yorumda demokrasi ve özgürlük kavgasını batılılar değil Libyalıların kendisi yapmak zorunda olduğunu vurguladı. Yani batı basını bile oynanan oyunun, soytarılığın farkında. Bu komik ama kanlı olaylardan Libya halkının en az zararla kurtulması dileğimiz.
Son olarak TÜSİAD, haddini aşarak gene cevherler yumurtluyor. Hedef anayasadan Atatürk’ün izlerini silmek. Arkadaşlar önce oturun, MÜSİAD’a kaptırdığınız ticaretteki liderliği kurtarın. Bu yolla Müslüman işadamlarının önüne geçemezsiniz.