Alın size tek yanlı bir haber daha
Ben bıktım artık bizim basının döküp saçtıklarını toplamaktan. Yahu kardeşim, gazete ve televizyonların haber müdürleri bu kadar mı dünyadan habersiz olur. Bu nesil medya yöneticileri, aslında Ertuğrul Özkök ile Zafer Mutlu’nun Türk basınına hediyesidir. Bir ara masa örtüsü ve tava dağıtarak gazete sattıkları için gerçek gazeteciler aç kalmıştı.
Anlatmak istediğim, haber basit bir konu aslında, ama oldukça önemli Türkiye için. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu 45 dakika süren bir telefon konuşması yapmış. Bizim basına göre bu görüşmede iki yetkili de oturup kalkıp PKK konusunu konuşmuş. Her zaman genç arkadaşlarıma öğütlediğim gibi, hep bizimkilerin ağzına bakacağınıza, bir de öteki tarafın ne dediğine bakmakta yarar var.
Ben ne zaman tek taraflı açıklama gelse, huylanıp öbür tarafı da ararım. İşte sonuç; Ankara’da bizim Davutoğlu’nun mangalda kül bırakmayan atmalarına karşılık, karşı taraftan ilgi çekici açıklamalar geldi. Evet, doğru, görüşmede PKK konusu gündeme gelmişti gelmesine ama ne yazık ki o kadar üzerinde önemle durulmamıştı.
Amerikalı yetkililer özellikle AKP hükümetini, İran konusuna daha fazla burnumuzu sokmamamız için uyarmışlar. Zira yabancı basında Brezilya ve Türkiye’nin konunun uluslararası alanlarda takipçisi olacakları yolunda haberler çıkmıştı. Ama ABD de bu durumdan hoşlanmadığını vurguladı.
Davutoğlu’na Clinton, konunun resmi kanallarda ele alınması gerektiğini ve olayı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ile öteki nükleer enerjiyi kontrol eden kurumların takip etmesine karışılmamasını önermiş. Davutoğlu da o, içeride esip savurmasının aksine baş üstüne diyerek bu olaya karışmayacaklarını belirtmiş.
Hillary Clinton, Washington’u rahatsız eden ikinci konunun İsrail ile yaşanan gerginlik olduğunu ve bu konuda da tansiyonu artıran açıklamalardan kaçınılmasını istemiş. Belki bunda Netanyahu-Obama görüşmesinin de etkisi olabilir. Ha unutmadan yazayım, hiç de gündeme Mavi Marmara ve tazminat, özür dilesinler gibi konular gelmemiş. Bu konuyu doğrulayan başka bir gelişme ise hatırlarsanız Brüksel’de yaşandı.
Davutoğlu ve AB’den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış, kendileri ile görüşen Avrupalı yetkililerden İsrail ile aralarında arabuluculuk yapmalarını istemiş. Ben değil AB’li yetkililer açıkladı. Zaten bu yolda geri adım atmaya hazırlandıklarını gösteren ortada çok sayıda işaret vardı. Bu da oldu. Bakın, İsrail gemiyi aşk gemisi yapacağını açıklamasına rağmen, bizimkilerden çıt yok. Ayrıca bu yardım seferini düzenleyen kurum da şimdilerde her yerde yasaklanıyor.
Peki, bu haberleri ben görüyorum da İstanbul’daki boyalı basında hizmet veren meslektaşlarım neden görmez? Zaten artık kalmayan güvenilirliğinizi de iyiden iyiye yitirmeye başladınız. İnternet siteleriniz de artık birer porno sitesi halinde. Açın bakın baldır bacak ve bikinili resimlerden geçilmiyor gazete ve televizyonların internet siteleri. İşte bunlarla, veremedikleri haberlerin yerine okuyucu kapma yarışındalar.
Hele bir de dün gelen bir kampanyaya davet mektubu var. Çöktüm oturdum. Olamaz dedirtti bana. Hani Kıbrıs’a Jennifer Lopez neden gitmemiş onun için mektup ve imza kampanyası yapacaklarmış. Ya tüm derdim gücüm de bu Latin bayan neden Kıbrıs’ta Türk erkeklerinin yüreklerini hoplatmamış. Ayıp be vallahi ayıp, billahi ayıp.
Hâlâ işin ciddiyetini kavrayamadı bu millet. Bu arada dini bütün yazarçizer takımı da işlerini kaybetmeye başlamış duyduğumuz kadarı ile. Medya patronları rüzgârın başka taraftan esmeye başladığını fark edip şimdi o yönde arama faaliyetindeymişler. E ne yapsınlar onlar iş adamı, ellerindeki medya yalnızca ticareti korumak için bir sigorta.