AKP'nin yeni Kıbrıs siyasetine ihtiyaç var
Birçok kamuoyu yoklaması verilerinin ve beklentilerin aksine 1 Kasım Pazar günü Türkiye'de gerçekleşen 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri'nde oyların yüzde 49.4'ünü alan AKP yeniden tek başına iktidara gelmiştir. Muhalefetin birçok konudaki tutarsızlığı ve güvenirlik konusundaki zafiyeti ile 7 Haziran seçimleri sonrasında ele geçen fırsatı değerlendiremeyen retçi ve beceriksiz performansı, özellikle PKK terörünün tamamen ortadan kaldırılması hususunda AKP'nin gösterdiği kararlı tutum karşısında yenik düşmüştür. Muhalefet partileri adeta iktidarı kendi elleriyle tersleyerek, AKP'nin en az 4 yıl daha ülkeyi tek başına yönetmesinin önünü açmıştır.
Yenilginin hesabı verilmeli
Muhalefet partilerinin üst düzey yönetimlerinin Pazar günkü seçim sonucundan gerekli dersi çıkarabilmeleri, doğru mesajı almaları ve bunun gerektirdiği gibi hareket etmeleri Türkiye'nin geleceği için önemlidir. Kişisel hesaplarla makam koltuklarına yapışanların ülkeye zarardan başka birşey veremeyecekleri açıktır. Mevcut muhalefet partilerinin oligarşileri Pazar günkü yenilginin hesabını vermeli ve bu kutsal işi daha ehil ellere bırakmasını bilmelidir. Konuya Kıbrıs'tan, Kıbrıs millî davamızın yüksek menfaatleri açısından baktığımızda kaygı duymamak elde değildir. Düşünün, bir tarafta dağılmış, perişan, beceriksiz bir muhalefet ile diğer tarafta iktidarının ilk yıllarında, çıraklık döneminde, Kıbrıs millî davamıza zarar veren siyaset güden bir partinin yeniden iktidara gelmesi ile başlayacak yeni süreçten kaygı duymamak mümkün müdür?
Daha dün, kundaktaki bebeklere kadar her yaştan masum sivilleri hunharca öldüren, defalarca soykırım teşebbüsünde bulunan, canımıza, malımıza, namusumuza saldıran, adada bize yaşam hakkı tanımayan, cennet adayı kan gölüne çeviren katil Rum'larla yeniden ortak bir devlet kurarak birleşmemizi isteyen, bu yönde baskı yapan, bir iktidara ne kadar güvenilebilinir? Halen Kıbrıs'ta sürdürülmekte olan emperyalizm destekli müzakere maskaralığına göz yuman ve destek beyan eden bir iktidardan rahatsız olmamak mümkün müdür? Annan Planı gibi Kıbrıs Türkünün adada tamamen yok olmasını öngören bir planın yakın zamanda bir kez daha önümüze konmasına razı bir iktidara gönlümüz ne kadar razı gelebilir?
Kıbrıs pazarlık yemi olamaz
AKP iktidarı Kıbrıs'ta atılması gereken adımları atmamakta, üzerine düşen görevleri ise tamı tamına yerine getirmemektedir. Birbirimizi artık kandırmaktan vazgeçelim. Madem ki bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, o zaman her şeyi açıkça ortaya koymamızda fayda vardır. KKTC'nin Ankara'ya her yönden bağımlı olduğunun bilinciyle hareket edilmelidir. Ankara'ya rağmen ve Ankara'da tesis edilen siyasetin fevkinde hareket edilemeyeceği doğru tespitini yapıp bunu seslendirmekten çekinmeyelim. Kıbrıs'ın geleceği ile ilgili kritik ve hayati kararların Ankara'da alındığını bilmeyen var mıdır? Sözde Ankara-Lefkoşa arasında istişare edilerek karar alınıyormuş gibi bir martavalı ben yemem. Ne var ki Türkiye'nin Kıbrıs Türklerinin geleceği konusunda karar almasından da gocunmam. Ama bu denli önemli kararları alacakların da millî davamızla ters düşebilecek ve KKTC'nin varlığına zarar verecek doğrultuda hareket etmelerine de gönlüm razı gelmez.
50 yılı aşan müzakere sürecinde Rum-Yunan ikilisinin amaç ve hedeflerini anlamayan ve kavrayamayan kalmış mıdır? Rum-Yunan ikilisinin adayı Yunan yapmaktan başka fikri ve zikri olmadığını, Enosis ve Megali İdea saçmalıklarından bir milim taviz vermediklerini ve vermeyeceklerini idrak etmek bu kadar zor mudur? Sırf anlaşma istemeyen, uzlaşma istemeyen taraf damgası yememek ve emperyalist Batı devletlerine, kan emici vampirlere, karşı zor durumda kalmamak için masada oturulur mu? Tam bağımsız dış siyaset bu mudur? Kısır döngü içerisinde yıllardır masada kalarak birçok neslimizi yeni fırsat ufuklarından mahrum etmek doğru mudur? Kıbrıs Türkünün geleceğinin Türkiye'nin himayesinde ya uluslararası boyutta tanınan bir KKTC olduğunu veya tamamen Türkiye ile entegre olmuş bir yapı olduğunu görmek için daha ne kadar vakit kaybedilecektir? Türkiye'deki yeni AKP iktidarının evelemeden ve gevelemeden, Batı'ya yaranma hastalığından ve Kıbrıs'ı herhangi başka bir hedefin pazarlığında yem olarak kullanma alışkanlığından vazgeçmesini beklemek Kıbrıs Türkünün hakkıdır.
Türkiye 'bir adım önde anlaşma/uzlaşma' siyasetinden vazgeçmelidir.
Yeni AKP iktidarı geçmişteki siyasetini bırakmalı ve hükümet olarak KKTC ve Kıbrıs Türklerine layık oldukları, hak ettikleri yolu açmalıdır. Millî davamızın hedefine ancak birlik ve beraberlik içerisinde olursak ulaşılabileceğini bilmemiz ve buna göre hareket etmemiz şarttır.