AKP'nin demokrasi stajı!
Gökçek, rakibi Karayalçın’a “İktidar biziz, proje için parayı nereden bulacaksın” diye çıkışmış! Melih Gökçek, her hareket ve tavrıyla seçmenin kendisine mecbur olduğu kanaatini kökleştirmeye çalışıyor. Yalnız Gökçek değil iktidar yetkilileri de iktidar partisinden olmayan bir başkan adayının seçilmesi halinde elinin/kolunun bağlı olacağı duygusunu yerleştirmeye çalışmaktadır. Aslında buna benzer bir durum daha önce Özal döneminde de yaşanmıştı. O dönemde halkın seçtiği ve iktidar partisinden olmayan bir başkanı sandalyeye sıkı sıkıya bağlanmış gösteren karikatürleri yayımlanmıştı. Özal’dan bu yana yaklaşık 25 yıl geçti, fakat Türkiye siyasetinde değişen fazla bir şey olmadı.
Biçimsel demokrasi!
Demek ki biçimsel demokrasiler ve kurallar yalnız başına demokrasinin işlemesi için yeterli değilmiş. Çoğu zaman hırs sahibi iktidar partileri Türkiye’deki örneğinde görüldüğü gibi demokrasiyi şekilden ibaret bir sürece indirgeyebilmektedir. Türkiye adeta siyasi partilerin şekilden ibaret bir demokrasiyi nasıl işlettiğini gösteren ciddi bir laboratuvardır.
Türkiye’de demokratik sistemin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partilerin gerçekte kendileri demokratik değildir. Daha doğrusu Türkiye’de siyasi partiler hâlâ siyasi tarikat türünden bağlılık ve ilişkiler sisteminden kendisini kurtarmış değil. Siyasi partilerde yönetimi ele geçiren klikleri yönetim muhaliflerine bırakın yönetimde yer vermeyi, partide bulunmalarına bile izin vermemektedir.
Diğer yandan siyasi partiler bir kez iktidarı ele geçirince, iktidarlarını sürekli kılacak yol ve yöntemleri araştırmaya başlamaktadır. Bu nedenle de partiler iktidarlarını sürekli kılabilmek için başlangıçta savundukları demokratik amaç ve ilkelere rahatlıkla ihanet edebilmektedir.
Robert Michels buna yıllar önce dikkati çekerek demokrasilerin özünde bizzat demokrasiden sapmayı gerektiren unsurlar olduğunu söylemişti. O, bünyesine demokratik bir şekil verilmiş bütün partilerin zamanla demokratik amaç ve prensiplerden sapma ile belirli bir kişi ya da grubun hâkimiyetine girme eğiliminin görüldüğünü ileri sürmüştü.
AKP’nin stajı!
Türkiye’de Michels’in ifade ettiği süreç aynen yaşanmaktadır. İktidar partisi açıkça halka “muhalefet partilerinin adaylarını seçmeyin, onlara iş yaptırmayacağız” diyor. Diğer yandan tam da seçim döneminde kömürden gıdaya; ’çek’ten çekyata; buzdolabından çamaşır makinesine kadar her tür seçim rüşveti hiç çekinmeden dağıtılıyor. YSK, seçim döneminde halka yapılan bu tür dağıtımların seçmen iradesini etkilemek anlamına geleceğini ve suç olacağını söylemesine rağmen iktidarın bu konuda YSK’yı ya da mahkemeleri bile dinlediği yok. Demek ki Türkiye’de seçimler eşit şartlar altında yapılmıyor. Bir yandan devlet, bürokrasi, medya ve onun imkânları, diğer yanda ise bu imkânların tamamından yoksun bir muhalefet var!
Çok partili hayata geçeli 60 yıl olmasına karşın Türkiye’nin hâlâ demokrasi stajını tamamlayamamış bir iktidarla yönetilmesi ilginçtir. Bu tür iktidarlar geldiği gibi gitmesini bilemediklerinden Türkiye’de siyasetin ve demokrasinin normalleşmesini engellemektedirler.