AKP’de "üstü çizilenler" ve "tasfiye" kabusları

Başbakan Tayyip Erdoğan Rio’daki Copa Cabana Palace’da yandaş medyadaki taraftarları ile oturmuş..
Aman bir muhabbet bir muhabbet !
Değmeyin gitsin..
Bizim burada ciğerimiz kavrulurken gülücükler içinde kameralara pozlar veren taraftar medya Erdoğan’a Leyla Zana’nın açıklamasını ve  “Kuzey Irak’tan gelen olumlu mesajları” (!) hatırlatmış. Erdoğan da  “Leyla Zana’nın bizimle görüşmek istediğine dair ifadeleri var. BDP içinde sanki tasfiye hissediyorum. Parlamentodaki gruptaki bazı isimlere dönük. Terör örgütü elebaşısı bazı isimlerin üzerini çiziyor. Daha önce de biliyorsunuz Diyarbakır eski Büyükşehir Belediye Başkanı Feridun Bey (Çelik) ikinci defa aday yapılmadı. Ahmett Türk olayı malum. Halbuki bunlar eskiden ağırlığı olan isimlerdi. Şimdi cazibesi kalmadı” demiş..
Buram buram sipariş kokan soru ve de cevabı..
Şimdi buradan Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanı’nın görev süresi ile ilgili kararının ardından bir türlü yazmaya fırsat bulamadığım kulislere geleceğim.
Anayasa Mahkemesi Abdullah Gül’e 7+5+5 senelik  “imparatorluk” süresi verince Tayyipçiler hüzne boğuldu. En sert tepki de bu tip işlerde  “Tayyip Erdoğan konuşuyor”  diyebileceğimiz Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’dan gelmişti. Bozdağ, kararı değerlendirirken, “Hayırlı olsun. Bundan sonra tartışmalar olmayacak. Ama hukuki değerlendirmeler tabii ki yapılabilir. Mahkemenin görev süresine ilişkin 7 yıl kararı doğru. Ancak ikinci kez seçilme kararı Anayasa’ya aykırıdır. Mahkemenin ya tamamen iptal etmesi ya da tamamen reddetmesi gerekirdi. Ve tabii ki mahkemenin gerekçeli kararını bilemiyoruz. Anayasa Mahkemesi seçme ve seçilme hakkını veya eşitlik ilkesini düşünmüş olabilir. Ancak Anayasa’da ikinci kez seçilememe hükmü varken bu hükmü görmemezlikten gelmesi de düşünülemez” demişti.
Çankaya Köşkü’ndeki kaynaklar,  “beyefendi” nin bu açıklamadan çok ama çok rahatsız olduğunu dile getirdi.  Abdullah Gül, bu rahatsızlığını da kendisi ile “sohbete”  gelen AKP’li siyasilere açık bir şekilde  iletiyormuş.
Şimdi bunun,  “Copa Cabana Palace açıklamasıyla ne alakası var”  diye soracaksınız.
Hani bir  “tasfiyeden”  bahsediyor ya Tayyip Erdoğan..
AKP içinde ne olup bittiğini (Rio gecelerinin sarhoşluğundan olsa gerek) soran da yok.
O zaman, o sorulamayan tasfiyenin AKP kanadını biz anlatalım, sizlere.
 “Yuvaya dön”  çağrısı bile Tayyip Erdoğan’ı girdiği kapışmadan sıyırttıramamışı gösteriyor.
AKP içindeki derin güçler, Anayasa Mahkemesi’nin kararının ardından Erdoğan’ın iki  “can yoldaşı”  üzerinde “cerrahi operasyonları”  iyiden iyiye artırdı.
İlk isim her fırsatta üstüne çullanılan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin.
İkinci isim ise Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar.
Erdoğan Bayraktar, mali konularda da (!) Erdoğan’ın sırdaşıdır.
Bayraktar, TOKİ Başkanlığı döneminde bile AKP içinde  “Bakanlar üstü” olarak isimlendirildi.
Tayyip Erdoğan, kabineden kelle vermesi için çok sıkıştırılıyor. AKP kulislerinde söylenen o ki;
 “İdris Naim Şahin ve Erdoğan Bayraktar gidici” ...
Bu iki ismin bir ortak özelliği de terör örgütü ile müzakereye karşı olmaları.
Çevresinden aldığım hava; Tayyip Erdoğan, üzerindeki baskılardan fena halde bunalmış durumda.Yine denilen o ki;
 “Tayyip Erdoğan ne yapıp edip 2014’te Köşke çıkacak. Partiyi de Gülcülere bırakmayacak” .
 “Peki ne yapacak da bırakmayacak”  diye sorduğumda. HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’a işaret ediliyor.  “Yakın çevresinin Kurtulmuş ile son günlerdeki trafiğine dikkat et”  diyorlar.
Abdullah Gül’ün, Recai Kutan’a karşı kongre kaybettirdiği için Numan Kurtulmuş’u pek sevmediğini biliyorum. Pek aklıma yatmıyor bu senaryo ama görebildiğim çok net bir fotoğraf var:
Tayyipçilerin üstüne fena halde  “tasfiye”  korkusu çökmüş.


Yılanların sayısı bir değil

AKP zihniyetinin, terör örgütü PKK’ya teslimiyetinde; görünürdeki “barışçı” ve  “müzakereci”  isimlerin üstünden gidersek tabloyu tam olarak göremeyiz.
Oslo sürecinin öncesinde ve sonrasında bu zihniyetin “barış”  için sürdürdüğü gizli temasların en önemli ayaklarından biri de Avrupa ayağı idi. AKP iktidarı “özel” temsilcilerini terör örgütünün Avrupa’daki  sözcüleri olan ve milletvekili maaşlarını ödediğimiz Zübeyir Aydar ile Remzi Kartal’a gönderirler, onlardan  “aman”  dilerlerdi. Terör örgütünün sivil komuta heyetinin en şahin isimleri olan Zübeyir Aydar ve Remzi Kartal, Tayyip Erdoğan ile  “uzlaşmaya” hiç yanaşmadılar. Aydar ve Kartal’dan eli boş dönen AKP zihniyeti sarılacak yeni yılanları buldular ama sonuçları ne yazık ki ortada.
AKP’nin başını vurduğu söz konusu iki isim ile ilgili devletin tepesinde hazırlanan  son istihbarat raporundan çok kısa bilgi vereceğim.
“- Terör örgütü PKK, Dersim’den sonra Zilan Deresi olaylarını da (1930’larda meydana gelen Kürt isyanlarından -AHT-) kaşıma kararı aldı. Bölücü terör örgütünün şehir yapılanması KCK Konseyi üyesi Zübeyir Aydar, Türkiye’deki örgüt mensuplarına Van- Zilan Deresi olayının yıldönümü olan 13 Temmuz’da gösteriler ve konunun propagandasının yapılması talimatını verdi. Yeni Dersim yaratmanın peşindeler.
- Remzi Kartal, öldürülen teröristlerin ailelerine sürekli Avrupa’dan telefon açıp, ’Çocuklarınızın intikamı mutlaka alınacak’ diye kışkırtıcı propaganda yapıyor.”
Her gün onlarca şehit verdiğimiz tabloya bir de böyle bakın.
Hala, utanmadan “Kuzey Irak’ta yakınlaşma” sloganları atıyorlar.
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, Kandil’i temizleyemeyeceğimizi çaresizlik içinde anlatıyor.
Buna bile tahammül edemiyorlar.
Neymiş efendim?
 “Kandil vurulursa Kürt sorunu iyice içinden çıkılmaz hale gelir” miş.
Yıllardır 7/24 vuruluyoruz.
Yok mu, meydana çıkıp,  “Ne mutabakatı ulan, çizmeyi aşma Tayyip ağa” diyecek bir delikanlı!..

Yazarın Diğer Yazıları