AKP'de sonun başlangıcı (06 Nisan 2009)
Başbakan Erdoğan 29 Mart yerel yönetim seçimleri öncesinde partisinin düzenlediği mitinglerde Kıbrıs, Şehit ve Gazilerimiz üzerinden oy avcılığı kalkışmıştır. Başbakan Erdoğan, Kıbrıs meselesinin üzerine giderek dengeleri bozduklarını ve Rum kesimini masaya çeken taraf olduklarını belirterek, “İktidara geldiğimiz günden itibaren ’Kıbrıs satılıyor’diyorlar. Kıbrıs satılmadı, yerinde duruyor. Onuruyla gururuyla duruyor. KKTC Cumhurbaşkanı’nı dünyada kırmızı halılarla karşılayan ülkeler oldu” diyerek Anadolu’daki kardeşlerimizi maalesef kandırmaya yeltenmiştir.
Büyük Türk Milleti Sayın Başbakan’ın Kıbrıs Milli Davamız, Şehitlerimiz ve Gazilerimiz üzerinden oy avcılığı yapmasına gereken cevabı 29 Mart’ta vermiş ve AKP’nin 8 puanlık ciddi oy kaybına uğramasına neden olmuştur. AKP’nin 29 Mart seçimlerinde önemli oy kaybına uğramasının nedenleri muhakkak ki sadece bunlarlasınırlı değildir.
Anavatan Türkiye medyasının önemli bir bölümü AKP’de başlayan çöküşün nedenlerini şöyle sıralamıştır:
1- Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davası ile belediyeler ve parti yöneticilerinin isimlerinin karıştığı büyük çaplı yolsuzluk iddiaları karşısındaki tutumu, “hortumları kesmeye geldik” diyen AKP’nin “yolsuzluklara bulaşmayan, yetim hakkı yemeyen, dürüst kadrolar” imajının sarsılmasına yol açtı.
2- AKP kadroları, parti hakkında açılan kapatma davası sürecinden bu yana daha hassas davransa da, iktidar partisi uygulama ve politikalarıyla laiklik konusundaki kaygıları gideremedi.
3- Erdoğan, dünyayı sarsan ekonomik krizi, “Türkiye’ye teğet geçecek” diyerek küçümsedi. Zamanında alınmayan önlemler, krizin etkisinin Türkiye’de daha ağır hissedilmesine neden oldu.
4- Kriz nedeniyle iş dünyasından gelen uyarıları ciddiye almayan Erdoğan, krizin etkisinde kalan işadamlarını beceriksizlikle, kredi kartıyla geçinmeye çalışanları da dürüst olmamakla suçladı.
22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan Milletvekili genel Seçimleri sonuçlarına göre ,yani 21 ay içerisinde AKP yüzde 8 puan kaybetmiştir. AKP iktidarı artık düşüştedir ve gidicidir. Anavatan Türkiye’deki kardeşlerimiz artık boş laflara ve vaatlere itibar etmediğini, etmeyeceğini göstermiştir. Anavatan Türkiye siyasi tablosunda köklü değişimlerin işaretleri alınmıştır. ‘Ananı al git’,’askerlik yan gelip yatma yeri değildir’ lafları ile vatandaşına hakaret etmenin faturası ağır olmuştur. Artık Türkiye’de hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktır. İktidar partisi ekonomik ve siyasi yanlışlarının bedelini ödemeye başlamıştır. Amerikan düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Etütler Merkezi (Center for Strategic and International Studies - CSIS) önceki gün yayımladığı 100 sayfalık Türkiye raporunda da, “gelecek 10 yıl Türkiye için epey zor geçecek. Küresel krizin şiddetiyle birlikte ekonomik iyileşmenin son bulması ve AB’yle müzakerelerin durma noktasına gelmesi ihtimali, bu meseleleri öteleyen AKP’nin altını oyabilir.” demektedir.Biz Kıbrıs Türkleri 3 Kasım 2002’den beri AKP iktidarının yanlışlarının kurbanı olduk.Yedi yıldır yüreğimiz ağzımızda yaşamaktayız. Annan Planına destek vererek devletimiz KKTC’yi yıkmaya ve Kıbrıs Türkünü Rumun boyunduruğu altına sokan yolun önünü açmaya kalkışan AKP iktidarına Anavatan halkı artık dur demiştir. AKP silkinip kendine gelmek zorundadır. Ergenekon safsatası ile başlatılan kıyıma,Türk aydınlarının susturulması ve adeta faşist ülkelerde görülen korku ve dehşet yayarak sindirme operasyonlarına Türk Milleti dur demiştir.Yüce Türk mahkemelerinin de yakında her türlü kanunsuzluğa, yasa dışılığa dur diyecek cesur kararlar alacağına kuşku duyulmamalıdır. 29 Mart seçim sonuçları Büyük Türk Milleti’nin layık olduğu aydınlık geleceğinin ilk işareti olmuştur. Bundan böyle Türk halkına rağmen siyaset yapmaya kalkışmanın bedelinin çok ağır olacağı iyice hesaplanmalıdır.