AKP seçim hilelerinden korkuyormuş...
Bu sütunlardan defalarca seçim hilelerinden bahsetmiş, üyesi olduğum “Temiç Seçim Platformu” nun çalışmalarını yazmıştım. AKP ile cemaat savaşı patlak verince AKP’nin kurmayları telaşa kapılmışlar. Bir Amerikan yazılımı olan bilgisayar sistemindeki sakıncaları tespit eden Avrupa ülkeleri ve hatta ABD’nin kendisi bu sistemden vazgeçtiği halde Türkiye’nin ısrarını anlamadığımızı bağıra bağıra anlattık.Yumurta kapıya dayanınca, seçimlerde mağlubiyetle tanışacak olan AKP’liler şimdiden kılıf aramaya başladı. Seçim sonucu ne olursa olsun ama temiz ve dürüst olsun. Yeni Şafak’tan Cem Küçük bizim yıllardır uyardığımız seçim sonuçlarına ilişkin kaygılarını yazmış. Odatv de başarılı haberciliğine yenisini katarak konuyu gündeme getirmiş. Yeni Şafak gazetesi yazarı Cem Küçük, YSK’da cemaat ağırlığının olduğunu ima ederek cemaatin kaos çıkarmak için seçim sonuçlarıyla oynamayı planladığını söyledi.
“Şimdiki yeni planları yerel seçimlerde kritik ya da başa baş geçecek muhtemel yerlerde AK Parti aleyhine karar çıkartmak” diyen Küçük “Yüksek Seçim Kurulu (YSK) en büyük kozları olacak gibi görünüyor” diye yazdı.
Yazısında “YSK’nın iradesini sakatlayan bir yapı var. Ve bu yapı asla meşru olamaz. YSK üyelerini kimler seçti herkesin malumu” ifadelerini kullanan Cem Küçük, YSK bilgisayar sistemlerini kimlerin kontrol ettiği sorusunun da çok önemli olduğunu söyledi.
Cem Küçük’ün yazısının ilgili bölümü şöyle:
(...) Osman Can 14 Ocak’ta Akşam gazetesinde ne yazmıştı bir okuyalım: “Ahlak dışı bir yöntemle ele geçirilen HSYK üzerinden, yine Yargıtay, Danıştay ve hatta Yüksek Seçim Kurulu’nun iradesini sakatlayan bir yapının varlığı meşru olmaz. Olmadığına göre, sadece meşru sahiplerinin sığınabileceği temel hukuk kaidelerine müracaatları da meşru değildir.
Latincede meşhur bir söz vardır: ‘nemo auditur turpitudinem suam allegans’. Yani kendi ahlaksızlığına dayanarak hak iddia edenin iddiası dinlenmez! Bu yüzden bu derin yapı ve müttefiklerinin ‘yargı bağımsızlığı’, ‘erkler ayrılığı’, ‘hukukun üstünlüğü’ ihlal ediliyor şeklindeki feveranlarını ciddiye alacak halimiz yok. İşin doğrusu esas mesele yargı da değil. Esas mesele, yargı dâhil olmak üzere, halka ait kılınamayan, halkın katılımına, denetimine tabi kılınamayan, dolayısıyla sürekli karanlık operasyonlara açık anayasal düzen... Buna mahkûm muyuz?”
Osman Can’ın ifade ettiği gibi YSK’nın iradesini sakatlayan bir yapı var. Ve bu yapı asla meşru olamaz. YSK üyelerini kimler seçti herkesin malumu. YSK bilgisayar sistemlerini kimler kontrol ediyor sorusu da çok önemli.
Şöyle düşünün: Bir il ya da ilçede bazı sonuçlar kafa kafaya geldi. Oyların sayımında hile yapıldığı iddia edildi. İnsanların sokaklara çıkıp hile yapıldığını söyleyerek feveran edecektir. Tıpkı Gezi kalkışmasında olduğu gibi sokaklar yine terörize edilecek, böylece seçimlerde son sözü YSK’nın söylemesi istenecektir. Öte yandan AK Parti’nin seçimlerde hile yaptığı hemen dillendirilecektir. Bununla geçmişteki seçim sonuçları da hemen sorgulanmaya başlayacaktır.
Burada hemen akla gelmesi gereken kimlerin YSK üyesi olduğudur. YSK üyelerinin altısı Yargıtay, beşi Danıştay Genel Kurulları’nca kendi üyeleri arasından üye tam sayılarının salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir. Bu üyeler salt çoğunluk ve gizli oyla aralarından bir başkan ve bir başkan vekili seçerler.
Peki YSK’nın görev ve yetkileri nelerdir? YSK’nın görev ve yetkileri bölümünde 7. Madde şöyle: İl seçim kurullarınca, oy verme günü işlemleri hakkında verilmiş olan kararlara karşı yapılan itirazları derhal inceleyip kesin karara bağlamak. 8. Madde. İl seçim kurullarınca düzenlenen tutanaklara karşı yapılan itirazları inceleyip kesin karara bağlamak. 9. Madde. Seçimlerden sonra, kendisine süresi içinde yapılan, seçimin sonucuna müessir olacak ve o çevre seçiminin veya seçilenlerden bir veya birkaçının tutanağının iptalini gerektirecek mahiyette itirazları, alt kurullara yapılan itirazların silsilesine ve sürelerine uygunluğunu araştırmaksızın inceleyip kesin karara bağlamak.
Yani ortaya çıkacak bir pürüzde son sözü söyleyecek merci YSK. Elbette Yüksek Seçim Kurulu kanunların kendisine verdiği yetkiyi en iyi şekilde kullanacaktır. Bundan kimsenin şüphesi yok. Ama HSYK hakkındaki sıkıntılar herkesin malumu. Hükümet de HSYK yapısını değiştirecek kanun üzerinde çalışmalarını hala sürdürüyor. Osman Can’ın ifade ettiği gibi sakat yapılar bazen sıkıntı doğurur.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin mücadele ettiği paralel yapının eli ne yazık ki her yerde var. Çok iyi organize olmuş bir yapıyla karşı karşıyayız. Bu yapı seçimleri etkilemek ya da ihtilaflı alanlarda devreye girip hükümeti zor durumda bırakacak her adımı atabilir. Dikkatli olmakta fayda var.
Bu yapı seçim sonuçları üzerinden meşruiyet krizi çıkarabilir. AK Parti ve Erdoğan aleyhine olacak her plana sıcak bakar. Zaten sosyal medyada bu yapıya yakın yazarlardan bazıları açıkça AK Parti’nin kapatılması gerektiğini yazdılar. Başkaları da HSYK kanun teklifi Meclis’ten geçerse o Meclis’in meşruiyeti kalmaz diyebildiler. Bu laflar durduk yere edilmiyor. Paralel yapının konuştuğu bu ihtimaller medyadaki adamları tarafından söyleniyorsa bunları ciddiye almak lazım.
Not: Değerli gazeteci arkadaşımız Soner Yalçın babasını kaybetti. “O Müslümanlar bu dincilere benzemiyordu” diyen Mehmet Ali Yalçın’a Allah’tan rahmet, Soner Yalçın ve ailesine başsağlığı diliyorum.