AKP iktidarında yaşanan ilkler!
AKP işbaşı yaptığı günden itibaren Türk halkına travma üstüne travma yaşatmaya devam etmektedir. Daha önce hiç kimsenin aklına gelmeyen şeyler AKP iktidarı döneminde milletin başına gelmiştir. Daha önce duyulmayan sözler yeni dönemde iktidar yetkililerinin ağzından sular seller gibi akmaktadır. Totaliter zihniyet; mandacı icraat ve söylem; özgürlük, demokrasi ve milli egemenlik kavramlarıyla maskelenerek pazarlanmaktadır. Türkiye birçok ilkle AKP iktidarının işbaşına gelmesiyle tanışmıştır.
AKP iktidarının ilkleri!
İnsanlar ilk kez Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın ağzından bir esnaf yurttaşa karşı “Ananı da al, git!” söylemini duydu. Yine ilk kez bir bakan sorunlarını çözmekle görevli olduğu çiftçilere “Gözünüzü toprak doyursun” dedi. ABD’lilere bizi “Süpürmeyin, kullanın” diyen danışmanlarla da ilk kez Türkiye bu iktidar döneminde tanıştı.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ilk kez otuz küsur bin vatandaşını şehit eden terör örgütünün başına “Sayın Abdullah Öcalan” dedi. Aynı konuşmada Sayın Başbakan kanları pahasına bu ülkeyi koruyan şehitler için de “kelle” sözcüğünü kullandı. Yine ilk kez olmak üzere bu konuda açılan davada Sayın Başbakan “üç kuruşluk” tazminata mahkûm edildi. Bu davayı açan avukat Kemal Kerinçsiz ise tamamen tesadüf (!) olarak bir başka suçlamayla ilişkilendirilerek tutuklandı!
Başbakan Erdoğan yine ilklerden olmak üzere “alt kimlik/üst kimlik” söylemini dile getirdi. Türk milletine yönelik olarak da kendinize “Türkiyeli” deyin diye ilginç bir tavsiyede bulundu. Türban konusu da “Velev ki siyasi simge!” söylemiyle bu ilkler arasındaydı.
Kıbrıs konusunda ilkler!
Türkiye’nin Başbakanı ilk kez geçmişte ülkeyi yöneten iktidarları Kıbrıs’ta “Çözümsüzlük çözümdür” stratejisi uygulamakla suçladı. Bu stratejiyi değiştirerek Kıbrıs konusunda ilk defa Rumlardan “Bir adım önde olacağız” türünden bir AKP yöntemini uygulamaya soktu. Annan Planı’na “Evet” denilmesi için Türkiye’deki ikidar, Kıbrıs Türk Halkı’nı telkin altına aldı.
Süleymaniye’de Mehmetçiğin başına çuval geçirilmesi olayıyla ilgili olarak “ABD’ye nota verecek misiniz?” sorusuna Türkiye Başbakanı’nın “Ne notası bu? Müzik notası mı?” diye cevap vermesi de diplomatik ilkler arasındaki yerini aldı.
AB’ye bağımlılığın kutsanmasında ilkler!
İktidarca hazırlanan yargı reform taslağının “Yargıtay’ın bilgi ve görüşü alınmadan şekillendirilmesi ve AB’nin sorumlu komiserine sunulması” da şaşırtıcı ilkler arasındadır. Sivil anayasa adı altında hazırlanan taslakların ABD Büyükelçiliği’nde tartışılması, oradan da adeta onay için ABD’ye taşınması da bir ilktir.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) kapatılması halinde “Türkiye için izleme süreci mekanizmasının, gerektiği takdirde ciddi bir biçimde tekrar gözden geçiririz” ve “Türkiye’deki demokrasinin işleyip işlemediğini denetleriz. Hatta gerekirse Türkiye’nin Avrupa Konseyi’ne üyeliğinin devam edip etmemesini tartışmaya açarız” şeklindeki Türkiye’yi tehdit eden karara AKP’li üyelerin oylarıyla destek vermesine de Türk halkı ilk kez şahit olmuştur.
Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın AKP’nin bir toplantısına katılarak Türkiye’deki “Türban” sorunuyla ilgili konuşarak Türkiye’nin içişlerine burnunu sokması da bir ilktir.
Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın “Avrupalıların söylediği gibi Türkiye’de sadece gayrimüslimler değil, Müslüman çoğunluğun da dini özgürlüklerle ilgili sorunları” var şeklindeki açıklaması da ilklerden bir başkasıydı.
AKP’ye kapatma davası açılınca AB ve ABD’lilere “Bizi destekleyen bildiri yayımlayın, Türkiye’ye baskı yapın!” türünden doğrudan ve dolaylı talepler de Türkiye’nin alışık olmadığı türden AKP’ye özgü ilklerdendir.