Akl-ı Kemal ve Akıllı Kemalli
“Proje”nin başına “çılgın” koymak bir çılgınlık haline geldi son yıllarda. Çılgın, “deli, divane, mecnun” anlamına da geliyor “çok büyük, aşırı, olağanüstü” anlamına da. Projenin başındaki “çılgın”ın, ikinci anlamında kullanıldığı belli... Belli de “olağanüstü”, “dev” demek varken, projeleri çılgına çevirmenin ne anlamı var ki? Aklı başında insanlar, hesap ve kitaba dayalı, akıllı projeler yaparlar. “Akıllı ve kemalli”... Benim annem 82 yaşındadır, bu “akıllı kemalli” deyimini pek sık kullanır. Sinan Meydan’ın “Akl-ı Kemal-Atatürk’ün Akıllı Projeleri” (İnkılap Kitabevi) adlı kitabını görünce annemin o sözünü anımsadım.
Şimdiye dek gördüğüm en şık ve anlamlı kapakla ve iki cilt halinde çıkmış Sinan Meydan’ın bu eseri, yaza yaza bitirememiş Atatürk’ün “Türkiye’nin Kurtuluş Reçetesi” olan akıllı projelerini, devamı gelecek ciltlerde olacak.
Biz devamını ilgi ve özlemle beklediğimizi belirtip bu iki ciltten, az duyulmuş, az bilinen, çarpıcı ve ilginç aktarımlar yapalım (projelerin adlarını sıralamıyorum, onları kitabı aldığınızda zaten göreceksiniz).
-Atatürk, “Kemalizm” kavramını Türkçe “kale” anlamına gelen “Kamalizm” olarak kullanmıştı, bunu gizlediler Atatürk sonrasında, Demokrat Parti devinde ise “Atatürkçülük” ü icat ettiler (mucidi, Arın Engin adlı kişi).
-Atatürk, emperyalizmin ezberini bozan ilk ve tek doğuludur, devrimi halkın ayağına götüren devrimcidir.
-Yalova-Termal’deki kaplıca tesisleri ve tüm ağaçlıkların Atatürk’ün emeği ve eseri olduğunu biliyor muydunuz? Bilmiyorsanız öğrenin, Termal’e mutlaka gidin, daha önce gitmişseniz, tekrar gidin, bir daha bakın her şeye ve Atatürk’ün büyüklüğünü bir kez daha anlayın.
-Atatürk’ün vicdanındaki “milli sır”... Nutukta açıklıyor bu milli sırrı. Yakınında bulunanlardan bazıları, onun yapmak istediklerini algılamaktan uzaktılar, bunu biliyordu, bundan dolayı, adım adım, sindire sindire, kamuoyunu oluştura oluştura yaptı devrimlerini.
-Ordu ile siyaset ayrılmalı, ulemayı kiram siyasete karışmamalı, mebus da olmamalı. Attila İlhan, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşını “darbeci” zihniyetle değil “kongre” zihniyetiyle kazandığını söylüyor. Atatürk diyor ki Yunus Nadi’ye “Ben her kerameti meclisten bekleyenlerdenim... Önce Meclis, sonra ordu...”
-Atatürk, diktatörler çağında bir demokrattı. Cumhuriyeti sadece 3 görüşme ile ve sadece 4 gün içinde gerçekleştirmişti. İşte Akl-ı Kemal, işte Atatürk mucizesi. Ve bu büyük adamın “halkçılık” tanımı: “Kuvvetin, kudretin, hâkimiyetin doğrudan doğruya halka verilmesidir.”
-Atatürk’ün okuma ve kitap tutkusu: Okuduğu kitapların sayısı, ölümünden sonra tereke yargıçlığında tutulan kayıtlara göre 4433 kalemde 7333 adettir. Özel kütüphanesinin kayıt katalogunda ise bu sayı 5289, bibliyografik künyede 10.000 adettir. Gelelim Osmanlı’ya, Osmanlı’da 100 yıl içinde basılan kitap sayısı sadece 180 (Batı’da aynı dönemde bu sayı 90.000 idi). Ve Köy Enstitüleri kapatıldığında kitaplıklarındaki kitap sayısı 100.000’di, bunlar yakıldılar.
-Türkiye kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermede İslam Dünyasında 1, Avrupa’da 7 ve Dünyada 12’nci sırada. Ya Osmanlı? Ya harem? Abdülmecit’in sarayında 800, Abdülaziz’in sarayında 400 kadın vardı.
Benden bu kadar, ötesi bu iki cilt kitapta... Okuyun “akıllı kemalli” olun...