Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Akıncı ve Kıbrıs’ta çözüm iradesi

BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra arayarak tebrik etmiş ve yüz yüze görüşmek üzere New York’a davet etmişti. Cumhurbaşkanı Akıncı ve Müzakereci Özdil Nami ile beraberlerindeki heyet ABD’ye gittiler; yarın Moon ile bir araya gelecekler. Cumhurbaşkanı Akıncı yeniden başlayan müzakerelerde Türk tarafının tutumunu, çözüm için iradesini Moon’a aktaracak ve 2015 sonuna kadar çözüme ulaşılması hedefini tekrarlayacaktır. Kıbrıs sorununun kapsamlı, adil ve kalıcı bir çözüme ulaşması için Akıncı’nın seçilmesi olumlu bir hava yaratmıştır. Bu olumlu hava liderler arasında gerçekleşen sosyal içerikli buluşmalara ve ikincisi geçtiğimiz Perşembe günü gerçekleşen müzakerelere yansımıştır. Bu olumlu hava ne kadar daha devam edecektir? BM himayesindeki görüşmeler bir anlaşma ile sonuçlanabilecek midir? Genel Sekreter Ban Ki-Moon sürecin anlaşma ile sonuçlanmasına katkı koyabilir mi? BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleri’nin tarafları yüreklendiren destekleri çözüme ulaşılmasında etkili olabilir mi?

Ahenkli çalışma

KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı New York’a gitmezden önce uğradığı İstanbul’da çözüm için iradesini bir kez daha ortaya koydu. Çözüm için Rum tarafının da istekli olması gerektiğine vurgu yapan Akıncı, süreci tango oynamaya benzetti ve iki liderin, birbirlerinin ayaklarına basmadan, ahenkle çalışmaları halinde sorunun çözümünün mümkün olabileceğini anlattı. Bundan sonraki süreçte tangonun bir tarafa bırakılarak, halay çekilmesi gerektiğini, her iki toplumdan da sivil toplum örgütlerinin ve vatandaşların sürece katkı koymaları halinde çözüme daha kolay ve süratle ulaşılabileceğini belirtti. Cumhurbaşkanı Akıncı, ‘ortak ihtiyaç’ ve iradenin olması halinde çözümün mümkün olabileceğini bir kez de İstanbul’da tekrarladı. Rum tarafının çözüme ihtiyacı olduğunu belirten Akıncı, Güney Kıbrıs’ın bozuk ekonomisinin düzelmesi ve Kıbrıs etrafındaki doğal kaynakların birlikte çıkarılarak ülke refahının istenilen düzeye gelebileceğini vurguladı. Bölgedeki doğal gaz ve petrol kaynaklarının, İsrail kaynakları ile birleştirilerek, Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılmasının en akılcı yol olduğunu belirten Akıncı, böyle bir projenin hayata geçirilmesi halinde ilgili her kesimin kazançlı çıkacağını da belirtti. 2004 yılında Annan Planı’na ‘evet’ diyen tarafın Türk tarafı olduğunu, Rum tarafının ise çözümle fazla ilgilenmeyerek, sadece AB’ye üye olmayı hedeflediğini, AB’ye üye olmakla ise AB desteğiyle Kıbrıs sorununu kendi istekleri doğrultusunda çözebileceği gibi yanlış bir hesap içerisine girdiğini anlattı.

Rum tarafının 1963-64 olayları ile Kıbrıs Türklerinden gasp ettikleri hakları ve ortak devletteki eşitlik haklarını geri almak çabasında olduğunu belirten Akıncı, sürecin yükünü omuzlarında hissettiğini belirtti.

5 yeni açılım

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Akıncı, Anastasiadis ile başlattıkları müzakere süreci ve Güven Yaratıcı Önlemler (GYÖ) konularında bilgi verdi. 28 Mayıs günü gerçekleşen son görüşmede 5 yeni açılımın yapıldığını, bu açılımların toplumların günlük hayatını kolaylaştırıcı olması yanında yakınlaşmayı da sağlayacağına özellikle vurgu yaptı. Gelişmeler ve bundan sonra izlenecek yol ile ilgili fikir alış verişinde bulunmak üzere aldığı davetle BM Genel Sekreteri Moon ile görüşmeler yapmak ve imkân olduğu takdirde diğer yetkililerle de buluşmayı hedeflediğini belirten Akıncı; Türk tarafının siyasetinin Türkiye ile yapılan istişarelerle belirlendiğini ve Rum tarafı ile üzerinde mutabık kalınan ‘Ortak Metin’e sadık kalınacağını da açıkladı.

Olası çözümün iyice tartılıp, tartışıldıktan sonra ayrı ayrı referandumlarla toplumların onayına sunulacağını belirten Akıncı, hedefinin Kıbrıs Türkünün çıkarlarına en uygun çözüme ulaşmak olduğunu belirtti.

Kıbrıs sorunu BM gündemine geldiği tarihten beri Kıbrıs Türklerinin haklarını koruyan, bu haklara saygı gösteren tek bir karar dahi alınmamıştır. Özellikle BM Güvenlik Konseyi’nin tüm kararları Türkiye’yi suçlayıcı ve cezalandırılmasını öngören niteliklerdedir. BM Güvenlik Konseyi’nin adaletli kararlar aldığını söylemek kesinlikle mümkün değildir. Hak, hukuk, insan hakları, özgürlük, demokrasi, halkların kendi geleceklerini belirleme hakkı gibi birçok kutsal değer Güvenlik Konseyi tarafından ayaklar altına alınmaktadır. BM, AB ve diğer ilgili güçlerin desteğini alarak şımaran Rum tarafının çözüme olan ihtiyacı sınırlı kalmaktadır. Kıbrıs Türk’ünden gasp edilen hakları geri vermek istemeyen Rum tarafı 51 yıldır süren görüşmelerde sonuç alınmasını engellemiştir. Sorunun çözümü maalesef emperyalist Batı’nın Rum-Yunan ikilisini kollayan ve ada gerçeklerini dikkate almayan tutumu nedeniyle de çıkmazdadır. Cumhurbaşkanı Akıncı ve heyetinin işi zordur; onların başarısı Kıbrıs Türk’ünün başarısı olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları