Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Ahmak gülümsemesiyle ipe çekilmek...

Geçen hafta PTT şubesinde işlem yaptırmak için sıramı bekliyordum. Beni hep rahatsız eden levha yine tam karşımdaydı. O levhada PTT yönetimi “Vizyonumuz” diyor, kendince açıklıyor; “Misyonumuz” , diyor, açıklıyor, “Kalite politikamız” diyor, açıklıyor... Yanımda benim gibi sırasını bekleyen yurttaşımıza levhayı göstererek; “Vizyonumuz, misyonumuz, kalite politikamız ne demek?” diye sordum. Yurttaşımız, o tatlı Erzurum ağzıyla “Bilemedim. Herhalde turistler için yazmışlar” dedi. Ben “Öyle olsa, alttaki sözler de yabancı olur. Onları anlıyoruz” deyince, o keskin Türk zekâsıyla ne dedi biliyor musunuz? “Anlaşıldı... Üsttekileri turistler için, alttakileri de bizim için yazmışlar” deyiverdi! Kısacası, o yurttaşımız, Türkiye’de bir devlet kurumunun kendi yurttaşına yabancı sözcüklerle hitap edeceğini, bir türlü kabul etmek istemiyordu.
Oysa katı gerçek bambaşkaydı. Sadece PTT değil, Millî Eğitim Bakanlığı gibi pek çok devlet kuruluşu, şu son yıllarda Türkçeyi umursamaz olmuştu. Sözgelimi; yıllardır okullardaki sosyal etkinlikler “kol” adıyla anılırken artık “kulüp” olarak anılır oldu... İnsan sormadan edemiyor; niye kulüp? Kol sözcüğünü beğenmiyorsan bir sürü Türkçe sözcük var; onları niçin kullanmıyorsun?
Türk diline, Türk kültürüne yönelik bu umursamazlık aslında bir ’devlet ayıbı’değil; devleti yönetmek üzere ’bir biçimde seçilmiş’olmanın gücüne sığınan görevlilerin ayıbıdır. Gerçek şu ki; ulusaldan evresele açılma doğrusundan sapanlar; bu davranışlarıyla ancak; Goya’nın ’mutlu tutsakları’resmettiği tablosundaki; gülen, ama zincirli insanlara benzerler. Kendi kültürüne yabancı olanların zincirleri ise ayaklarında değil; beyinlerindedir. Bunlar, ahmak gülümsemesiyle ipe çekerler kendi varlıklarını. Nitekim böylesi dehşet bir davranışa geçtiğimiz yıllarda Eskişehir’de tanık olmuş; Belediye’nin Türk kültürünü yansıtan kimi sokak adlarını, yabancı adlarla değiştirmesi olayını yaşamıştık. Belediyenin bu çılgınlığı halktan anında büyük tepki görmüş; özverili Eskişehirlilerin yoğun çabasıyla bu kültür ihaneti önlenmişti.
Anlattığım olumsuz örnekler yanında; olaylara Türkiye’den bakan, yaptığı her işte Türk milletinin yararını düşünen değerli bürokratlarımız da var. Bunlardan birisi de Başkentimizin eski Millî Eğitim Müdürü Mustafa Demirkan! Bu vatan evladı, gerek Müdür Yardımcılığı, gerekse Müdürlüğü sırasında Ankara’da yapılan okullara Türk kültür ve tarihini yansıtan adlar verilmesini sağladı. Bu adları verirken nasıl bir mutluluk yaşadığına ben tanığım. Mehmetçik, Saltukbuğra Han, Alparslan, Ahmet Yesevi, Gençosman, Hacı Bektaş Veli, Kılıçarslan, Kutalmış Bey, Şeyh Şamil, Yahya Çavuş gibi Başkentimizdeki onlarca okul adı -1986’dan 2000 yılına kadar- bu değerli bürokratımızın eseridir. Çalmayan, çaldırmayan bu dürüst bürokratımız DSP-MHP-ANAP koalisyonu zamanında görevinden alınıp, halkın deyimiyle ’kızağa’ çekildi. Ama Türk millî eğitiminin gelişmesi adına, düşüncelerini her ortamda sürekli olarak açıkladı ve açıklıyor. Nitekim geçtiğimiz ay; 6 ve 7. sınıflardan kaldırılan Seviye Belirleme Sınavı (SBS)nın “Öğrenciden para kazandırma sistemi olduğunu; körpecik çocuklarımızın gelişmesini engellediğini” Sayın Demirkan, iki yıldan beri her ortamda dile getiriyordu. Ne yazık ki böylesine yürekli, kültür köküne bağlı ve donanımlı insanların hizmet ömrü az oluyor.
Haftaya buluşmak dileğiyle...

Yazarın Diğer Yazıları