Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Ağır ‘halay’dan ‘sin sin’e

TBMM’de sözde demokratikleşme paketi adıyla “Cumhuriyet ve Millet düşmanlığı” yanında “sansür” hazırlıkları var. “Eş Genel Başkanlık Sistemi” dahil PKK’nın taleplerini yerine getirmeye kalkışan AKP’ye “ihtar” amaçlı yürüyüşte bir eksiktik. Gövdemin üzerinde başımı tutamayacak kadar ağır gribim. On binlerce genç ile omuz omuza Güven Park’tan Meclis’e yürüyemediğime yanıyorum. Vekaletim oğlumda ama Erdem daha çok tecrübesiz. Ulusal Kanal’da göstericilerin üzerine gaz ve su sıkıldıkça yüreğim daralıyor. Bir taraftan tek kişinin bile burnu kanamasın diye dua ederken diğer taraftan endişelerini dile getirmekten başka derdi olmayan on binlere müdahale eden polise sitem ediyorum. Yüreğinde memleket aşkından başka bir şey taşımayan gençlerin hiç biri polise Cizre’de olduğu gibi ne taş ne de molotof attığı halde acımasızca coplanıyor. BDP’li Sebahat Tuncel gibi polis müdürünü tokatlamayan milletvekillerine böylesi hoyratça davranmanın sebebini anlamak mümkün değil.
Paralel yapı diye emniyette bunca tayin yapılmışken, demokratik taleplerini dillendirmeye çalışanlara karşı orantısız gücün devamı zihniyetin, değişmediğinin de göstergesi.
İnsan ister istemez isyan ediyor. Bir gün önce Diyarbakır’da “demokratik özerklik” ilanı yapan BDP’li Selahattin Demirtaş’a gösterilen hoş görü, başkentte aranmayacaksa nerede bulunacaktır?
Evet; bir kişi eksiktik.. Gidemedim.. Gelemeyenler adına kaç kişi eksik oluşumuzu sayamadım. Bizim yatak odalarımızda para sayma makinemiz olmadığı gibi “çok az bir trilyonumuz” da olmadı. Küçük Emrah moduna girip ağlamaklı ses ile şefkat aramaya da niyetimiz yok. Özgürlük istediğimiz kişilerden bir tekinin diğerine tokat atışı dahi yok. Her biri vatansever.. Her biri dijital terör unsurları ile içeri tıkılmış, kumpasa uğramış soylu insanlar. Maksadımız, TBMM’yi işgal etmek olsa, onu da gerçekleştirirdik 10 Kasım’da..
Her şeye rağmen demokrasiden umudumuzu kesmediğimiz için, ceylan derisi koltuklarda oturan milletvekillerinin yapabilecekleri şeylerin olduğuna inandığımız için yürüdük Güven Park’tan.. “Tehlikenin farkında mısınız?” diye sormak için çıktık, yürüyerek aşınmaz sanılan sokaklara..
Lafa gelince “her karış toprağı, çakıl taşı” edebiyatı.. Hamaset yüklü “Kurtuluş ve özel günler” nutukları atanlar, 13 Şubat’ın Erzincan’ın kurtuluşu olduğunu da bilmezler. Hemen ertesi gün Sevgililer Günü’nün gerçek anlamından habersiz sevdiklerine jest yapmayı ihmal etmeyenler, sevgilileri ile el ele Meclis’e yürüyenlerden neden haz etmez?
Sevgi ile bir kişi eksik olduğunun farkına varanlar, sevgi ile ülkesini aşkların ötesinde sevenler var sayalım Nihat Genç’in doyumsuz satırlarındaki “Eğin Halayı”na durmuşlardı Meclis’in önünde... Eğinli olan Doğu Perinçek’in “Vatan sevgisi bastığın toprakta başlar” ara başlıklı yazısı beni alıp Erciyes eteklerine, oradan Ali Dağ’ına götürdü. Zenginin, fakirin omuz omuza verdiği halayı izliyorum sandım Kepez’de.. “Ağır halayda, kol kola girmenin kararlılığı, gücü, güveni ve namusu vardır. Hareketler, belin bir burgu gibi ağır ağır yere inişi ve yükselişi, bacakların birlikte yaylanışı ve sanki havada kalması, kendine özgü omuz kırıtmalar, hepsi ağırdır. Fırat’ın dalgalardaki köpüklerine yoldaş olarak atılır o adımlar. Eğin halayları, biraz samahtır, biraz zeybektir ve biraz Borodin’in Poloveşt Danslarıdır, yani Kıpçak danslarıdır” diyor Perinçek.
Talas’ın Kamber Köyünde Kepez’deki harmandan “Cezayir Karşılaması”nı anlatmak isterdim. Ağır Halay’dan sonra Oğuz boylarının “sin sin” ini tanımlamayı arzulardım. Genci, yaşlısı ile bir savaş oyunu, harbe hazırlığı andıran “sin sin”e son olarak Ankara-Kazan’da rastlamıştım. Ömer Peker’in oğlu Oğuzhan’ın düğünündeki ‘sin sin’ gözümün önünden halen gitmiyor.
Emeni yalanlarını dünyanın yüzüne belgeleriyle vuran Mehmet Perinçek babası ve dedesi gibi ağır halayı ve Anadolumuzun ölümsüz türkülerini çalıp, söyleyemez. ‘Hocalı Katliamı’nı bütün Avrupa’da anlatması da yurt dışı yasağı ile engellenir.
20 Şubat Perşembe günü Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel ve Soner Yalçın ile beraber Silivri’de olacağım. Okuyucularımızın Silivri’ye mesajlarını iletmeye gayret edeceğim.

Yazarın Diğer Yazıları