Afrodit’in altında yatan servetle ilgilenen varsa namerttir...
Anavatan Türkiye’deki basının önemli bir bölümünü hayretle izlemekte ve üzülmekteyim. Rum tarafının Kıbrıs etrafındaki denizlerde sözde münhasır ekonomik bölgeler ilan ederek petrol çıkarma olayını saptırdıkça saptırdılar. Önemli gazetelerimizden birinin manşeti insanı çileden çıkarmaya yeter de artar bile. Manşet şöyle: “Afrodit’in altındaki müthiş servet! Rumlar’ın, Doğu Akdeniz’deki ‘Afrodit’ adı verilen bölgede doğalgaz ve petrol sondajına başlaması, gerilimi arttırırken, bölgedeki rezerv tahmini dudak uçuklatıyor.”
Anavatan Türkiye’deki bir kısım insan Kıbrıs Türkünün verdiği onurlu mücadelenin özünü maalesef kavrayamamıştır. Bizim varoluş mücadelemiz adada Müslümanlığın Türklüğün yok olmaması mücadelesidir. Özgürlük, bağımsızlık mücadelesidir. Egemenlik mücadelesidir. İnsanca yaşama mücadelesidir. En önemlisi Ruma yem olmama ve kurduğumuz devletimiz KKTC’nin ilelebet yaşatılması mücadelesidir. O kutsal topraklar için Şehitlik mertebesine erişmiş olan kahramanlarımıza ve bizden canını kanını esirgemeyen Anadolu’daki kardeşlerimize layık olabilme mücadelesidir.
Bu şerefli mücadeleyi adanın etrafındaki doğal kaynaklardan, petrol ve doğal gazdan daha fazla pay alalım diye yapan yoktur. Bunun için mücadele veren varsa nâmerttir, şerefsizdir.
Anavatan Türkiye’deki meşhur gazetenin haberi şöyle devam etmektedir:
“Dudak uçuklatan servet
Kıbrıs adası açıklarındaki sularda çok önemli miktarda petrol ve doğal gaz rezervi olduğu tahmini yapılıyor. Türkiye’nin elindeki verilere göre rezerv bölgeleri ve miktarları şöyle:
Kıbrıs, Lübnan, Suriye ve İsrail arasındaki bölgede 3.45 milyon metreküp doğal gaz ve 1.7 milyar varil petrol
Delta havzasında 7 trilyon metreküp doğal gaz ve 1.8 milyar varil petrol
Kıbrıs, İsrail ve Mısırarasında kalan alanda 10 trilyon metreküp doğal gaz, 8 milyar varil petrol
Doğuya uzanan bölgede 3 trilyon metreküp doğal gaz
Ayrıca toplam değeri 3 trilyon dolar olan 60 milyar varil petrole eşdeğer hidrokarbon (Bu hidrokarbon rezervi, Türkiye’nin 572 yıllık, Avrupa’nın ise 30 yıllık doğal gaz ihtiyacını karşılayabilecek seviyede)”
Rum Yönetimi Kıbrıs Türkünün haklarını hiçe sayarak, adanın tek meşru gücü yalanının arkasına sığınarak, Kıbrıs Cumhuriyeti denen ve meşru olmayan devlet unvanıyla dünyayı kandırmaya devam etmektedir. Rum, adanın tek egemeni olduğunu iddia edecek kadar ada gerçeklerini ustaca gizlemektedir. Emperyalist batı ise bu büyük yalana göz yummakta ve Rum yönetimini yüreklendirmektedir. AB ve ABD destekli Rum yönetimi petrol aramayı vesile ederek gayri meşru durumunu korumaya ve güçlendirmeye çalışmaktadır. Petrol ve doğal gaz sondaj çalışmalarının ardında yatan aslında egemenlik mücadelesidir.Yoksa Afrodit’in altında yatan servetle ilgilenen yoktur. Verdiğimiz mücadeleyi bu denli basitleştirenler akıllarını başlarına toplamalı, konuyu ve adada verdiğimiz onurlu mücadeleyi özünden saptırmamalıdırlar.