Afrika’da Belçika soykırımı...
Yoksul, aç Afrika’ya yardım etmek gerekir. Biz Türkler böylesi bir feryada seyirci kalamayız. Tamam; biz yardım edelim; ama Afrika’yı, üstündeki insanıyla beraber yüzyıllar boyu sömürenler nerede? Nerede, o köleler sayesinde ‘yükselmiş’ ABD? Nerede İngiltere, Fransa, İtalya, Belçika ve diğerleri?
Fakat onları anlıyorum. Onların dünyasında yoksula el uzatmak yok! Bu anlamda davranışları tutarlı; çünkü “Yoksulluktan kaynaklanan ölümleri para harcayarak önlemek doğru değildir” diyen bir ‘kapital koruyucu’ mantıktan söz ediyoruz. (Bkz: Thomas Pogge, Küresel Yoksulluk ve İnsan Hakları, Bilgi Üniversitesi Yay.) Onlar ve onların devletleri sadece almayı bilirler; vermeyi değil! Oysa o sömürgenler Afrika’ya o kadar çok zulmettiler ki... En küçüğü bile Afrika’ya dayanılmaz acılar çektirdi; Belçika gibi!
Size Belçika’nın acımasız bir kralından kısaca söz edeceğim... Afrika’nın batısında yer alan, günümüzde “Zaire” olarak da bilinen Belçika Kongosu (Kongo Bağımsız Devleti) 19. yüzyıl sonlarında dehşet verici bir sömürüyle karşılaştı. Bu öyle bir sömürüydü ki, sadece maddi varlıklar değil, bizzat insan varlığı bitirildi! Milyonlarca insan ‘sarf malzemesi’ olarak harcandı. Kongo’da ‘gerçek bir soykırım’ yaşandı! Belçika Kralı 2. Leopold, 1880’lerde Kongo’da işe başlar... Kongo havzasında yerli halkın krallığı olan Kuba Krallığını yıkar. Bununla da kalmaz, zengin bakır madenlerinin bulunduğu yörede, yine başka bir yerel krallık olan Katanga’yı yani bugünkü Shaba’yı da yerle bir eder...
Belçika kralı 2. Leopold Kongo’ya ‘uygarlık getirmeye’ kararlıdır. 1885’te Berlin’de toplanan Afrika Konferansı’nda çevirdiği dolaplarla, Belçika yanında Kongo’nun da kralı olur. Artık tek egemen olarak hünerlerini rahatça sergilemeye başlar.
Ne mi yapar? Bu sözde Kral, Kongo’nun tüm halkını maden ocaklarında, plantasyonlarda kırbaç altında kendi hesabına ölümüne çalıştırır. Bu öyle bir çalıştırmadır ki; en küçük bir kabahati olanın cezası, kesinlikle bir organının yok edilip sakat bırakılmasıdır! Zulüm sonucu ölümler Kongolular arasında yıllarca kol gezer. Kongo toprakları, o toprağın gerçek sahibi halk için artık bir işkence sahası haline gelmiştir! Yıllar geçer; yerli halk yarı aç, yarı tok olarak kauçuk, palmiye yağı toplama işinde ve madenlerde erir gider...
2. Leopold Afrika’ya geldiğinde Kongo’da, yaklaşık 30 milyon kişi yaşıyordu. Bu acımasız kralın özel sömürü düzeninde tam 20 milyondan fazla insanın yaşamını yitirdiği tahmin ediliyor. Çünkü 1880’lerde var olan 30 milyon Kongolunun, 1908 yılına kadar ancak 8 milyonu hayatta kalabilmiştir. Bu insanların hiç üremediğini varsaysak bile; bu durum -kaba bir hesapla- 22 milyon insanın yok edilmesi demektir!
Sonuç: 2. Leopold denilen zalim, özel mülkü olarak gördüğü Kongo’yu; altını ve üstünü iyice ‘temizledikten’ sonra, 1908’de -22 milyon insan eksiği ile- borcuna karşılık olarak, kendi devleti Belçika’ya satar!
Burada, insanın aklından şöyle bir soru geçiyor: “Günümüz Belçika’sı, kendi kralının yıllarca sömürdüğü Afrika’ya devlet olarak ne gibi ’özel’ yardımlarda bulunmuştur?”
Bu sorumuza elbette yanıt yoktur... Çünkü ‘Batı’ dediğimiz maddi gelişmişliğin temsilcileri, gerçekte ruhsuz bir robotlar yığınıdır! Onları yaşatan enerji sadece ‘madde’ dir. Rahmetli İsmet İnönü’nün Lozan Konferansı sırasında verilen arada, arkadaşlarına söylediği; “Bu Avrupalılar üç kuruşluk menfaat için koca bir milleti yok ederler” sözü çok doğrudur.