Adını siz koyun!..
“İktidardan hesap sorulamayan rejimin adı demokrasi değildir” demiş Hasan Cemal... Tayyip Erdoğan’ın “Hasan Abi” si Başbakan’ı “Bu öfke size hiç yakışmıyor” diye uyarırken “butik devlet” sözlerini de eleştirmiş. Olumlu yönde bile olsa eleştiriye tahammülü olmayan Erdoğan, Hasan Cemal’in ipini çekerse şaşırmam. On yıl boyunca AKP’nin boyasını cilalayan, neredeyse teorisyenleri arasında yer alan Mehmet Altan, öksürdü diye kapı önüne konduğuna göre, Milliyet’in yeni patronu Demirören derhal hareket geçebilir. “28 Şubat’ın intikamı balyoz” tespiti Nuray Mert’i kovdurmuş, Ece Temelkuran da işsizler ordusunda yerini almıştı.
Türkiye’de gazetecilik yapmanın ne denli zor olduğunu dost(!) ve müttefik(!) ABD ile AB ülkeleri bile kabulleniyor. Aylardır dış basında Türkiye’de uygulanan faşist baskı yazılıyor. Geçtiğimiz gün sanal alemde yayın yapan “halkinhabercisi.com” dan geldiler. Gazetecilik aşkına yedi-sekiz yıldır tanık olduğum Deniz Bilgen Çakır sordu; dilimin döndüğü kadar cevapladım. AKP faşizminde gazetecilik yapmanın güçlüklerini anlatmaya çalıştım. Genç bir ekiple doğru ve güzel yayın yapan “halkinhabercisi.com” u sık arananlar listenize dahil edin. Hazır söz internet gazeteciliğinden açılmışken “gazete5.com” da MHP Kayseri Milletvekili Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun röportajı ile tiryakisi olduğumuz odaTV’de Nihat Genç’in “Bir zamanlar Giresun-Hoca’ya zor Suriye Sorusu” başlıklı muhteşem yazıyı okuyup, arşivleyin. Ayrıca Yarbay Mustafa Dönmez’in tarihi savunmasını cümle alemle paylaşmayı ihmal etmeyin.
Yazıya “iktidardan hesap sorulamayan rejimin adı demokrasi değildir” sözü ile başlamıştık. Her an Erdoğan’ın hışmına uğrama ihtimali olan Hasan Cemal’e bu sütunlardan “peki öyle ise demokrasi değilse nedir” sorusunu yöneltelim. Cevap verme ihtimali çok zayıf. Yine de “Üsküdar’da sabah oldu” hatırlatmasını yapalım. Bu konuda ilk uyanan elbette Cemal değil. 28 Şubat’ın ürünü ve ABD projesi olan AKP’ye sınırsız destek veren eski tüfek solcularla, liberal demokrat taifesinde ciddi uyanma var. Her ne kadar şişirme kamuoyu yoklamaları ile üfürülse de AKP’nin raf ömrünün sona ermek üzere olduğu açık seçik görülüyor. Bana kalırsa Erdoğan’ın öfke kaynağı da bu gerçekle yüzleşmesinden doğuyor.
Nitekim geçtiğimiz günlerde Habertürk’te yayınlanan “Seçmenin tercihi Gül’den yana” haberi Tayyip Bey’i çok kızdırmış. Sipariş üzerine yapıldığı her haliyle sırıtan araştırmaya göre, halk Cumhurbaşkanı olarak Abdullah Gül’ü görmek istiyormuş. 23 Şubat-3 Mart tarihleri arasında 81 ilde 1505 denek ile yapılan araştırmada yüzde 48.8 Abdullah Gül’ü tercih etmiş. Tayyip Erdoğan’a düşen rakam 16.9, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu ise yüzde 13.3 işaretlemiş. Söz konusu şirket Erdoğan’ın hışmına uğramamak için “Siyasi performans” dalında yüzde 52.3 ödülünü layık görüp vaziyeti kotarmaya çalışmış. Solun liderliği için seçilen rol modeli ise Mustafa Sarıgül... Erdoğan’dan sonra yüzde 28.4 ile Sarıgül gelirken üçüncü olarak yüzde 26.6 ile Kemal Kılıçdıraoğlu O’nu takip ediyor. Aynı araştırmada Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması durumunda AKP’nin başına yüzde 36.5 ile Abdullah Gül layık görülmüş. Bülent Arınç fena bozulacak, yüzde 32.1’de... Ali Babacan da 6.6’da kalmış. Ahmet Davudoğlu’nun esamisi okunmuyor.
Bütün bu sonuçlardan benim yorumum, sistem mühendislerinin Erdoğan sonrası yapılanma için harıl harıl çalıştığı yönünde. “Ver coşkuyu...” vaziyeti... İlk günden bu yana yazıyorum. Dilimde tüy bitti. Tekrar ediyorum 2012 sonunda Cumhurbaşkanlığı seçimi var!..
Ankara Kitap Fuarı’ndayız
Okuma oranına ve satışlara ne kadar yansıyor bilemiyorum. Ancak kitap fuarlarındaki heyecan beni mutlu ediyor. Bu defa başkentte açıldı. Atatürk Kültür Merkezi’ndeki fuarda Cumartesi-Pazar saat 13:00 ile 18:00 arasında sadece kendi kitaplarımı değil başta Müyesser Yıldız’ın muhteşem eserleriyle beraber Hasdal ve Silivri’de rehin tutulan dostlarımızın kitaplarını, onlar adına imzalayacağız. Ankara’daki okuyucularımızı, kitap dostlarını AKM’ye bekliyoruz.