Adil Hâfızaya cevap
“01.05.2013 tarihli ” Âdil Hâfızaya Dâvet “ başlıklı yazınızı dikkatle okudum. Haklı endişe ve tespitlerinize aynen katılıyorum. Bahse konu Sayın Taha Akyol’un Hürriyet Gazetesi 25.04.2013 târihli ” Âdil Hâfıza “ başlıklı makalesinde temas ettiği hususların yanlışlığına aciz şahsımı son satırlarına şahit olarak göstermeniz sebebiyle size bu açıklamaları yapmayı zarûrî buldum. Sütunlarınızda aynı şekilde yayınlayacağınız vaadine uyarak açıklamalarım aşağıdaki gibidir:
Efendim, ben de tarihçi değilim. Bir zamanlar, hattâ, meslek hayatlarının başında Sayın Akyol ile birlikte, fakat, mesleğe daha evvel de başlayanlardanım. Ama itiraf edeyim şansım onun kadar yaver gitmedi. Çünkü fikirlerimi namus addederek hiç değiştirmedim. Kendileri bir zaman ” Mamak “ta bulunup da mevkûfiyetten dert yanarken ben ülkücü gençlerle işkence odalarında eziyet gördüm ve birkaç defa sadece ” Aydın “ olmanın cezası olarak ayaklarımdan tavana asılarak hesap verdim. Şunu peşinen söyleyeyim ki o günler benim hayatımın en şerefli günleridir. Daha işin başından beri hiçbir siyasi kişiliğim olmadığı halde ” MHP Dâvâsı “nın 171 numaralı sanığı olmakla gurur duydum ve belki de hayatımın en büyük kazancı olarak gördüm. Hâlâ da bu düşüncedeyim ve yine de fiili siyasetin çok dışındayım..
Bunları şunun için söylüyorum; fikirleri değişmeden önce, eğer kıymeti varsa benim fikirlerim Sayın Akyol’un fikirleri ile örtüşürdü. Yani ben de devletimizin küçülmesine sebep olan ” İttihat Terakki “nin işe yaramayan hürriyetperverliğinden pek hoşlanmam. Lâkin İttihatçılar’ın ” İslâmcılık ve Türkçülük “ düşüncelerinden önce sırf ” Osmanlı “yı kurtarmak ümidiyle ” İttihadı Anasır “ fikrinin peşinde olduklarını pekiyi bilmekteyiz. Bu gerçek ispatlanmıştır. Sayın Akyol’un yazısında konu ettiği ve gerçekten doğru ise ”...Binbaşı Enver, meşrutiyetin ilanını, ellerinde Yunanistan bayrağıyla birlikte Rumlarla el ele kutlayan insandı “cümlesi ile anlatmaya çalıştığı, esâsında bizim ifâde etmeye çalıştığımız gerçek anlatılmak istenmiştir. Fakat öyle ustaca cümle kurulmuştur ki sanki Binbaşı Enver’in ellerinde ” Yunan Bayrağı “ vardır. Ben şahsen Sayın Akyol’un bu son şekli anlatmaya çalıştığını sanmıyorum. Çünkü şu anda kendileri de değişen fikirleri ile kendini değişik bir ortamda bulup da, yıllar sonra tarih yazıcıları veya bizim gibi yargılayıcıları onun da eline eski fikirlerine göre istemediği bir şeyi verirlerse kendilerine ve geçmişlerine saygısızlık olmaz mı?
Sayın Demirağ,
Esâsında sizin sormak istediğiniz şey ” Enver Paşa “nın kişiliği, fikirleri ve idealleridir. Benim elimde Enver Paşa’nın hayatının son 10 aylık dönemine ait bir hayli askeri, siyasi ve sosyal hayatını aydınlatan belge var. Sayın Murat Bardakçı’da da âileden geçme yüzlerce mektup ve resmi vesika mevcuttur. Ben bunları da gördüm ve 10 saat gibi bir zaman inceleme imkânına kavuştum. Sanıyorum çok kısa zaman içerisinde bunlar neşredilecektir. Şahsen ben de sabırsızlıkla bekliyorum. Kendim ise belgelerin çoğunu kitaplarımda yorumsuz olarak neşrettim. Belki ilk olarak bu belgeler ile ilgili kanaatimi evvela Haber Türk, şimdi de sütunlarınızda açıklıyorum. Bu hususta Sayın Bardakçı’nın fikirleri ve gazeteciliğine en az kendim kadar, belki de daha da fazla itinalı olacağından eminim ki Enver Paşa ve hatta arkadaşları gerçek birer vatanseverdir. Onu ” Meşrutiyet “ yıllarındaki herkes de bir miktar olan çılgınlık örnekleri ile küçültemeyiz. İnanın ki bu husus Talat-Cemal ve Cavid Beyler için de geçerlidir.
Size ve okuyucularınıza derin saygılarımla. Ali Bademci, Adana, 02.05.2013.”
Konuyla ilgili Sayın Murat Bardakçı ve Taha Akyol’dan da açıklama bekliyorum.