Adaylar dolmuşa biner mi ?..
Adayların hepsi belli olmadı... Daha yarış tam manasıyla kızışmadı. İlan edilen isimler rakipleri ile el ense çekişiyor henüz...
Aday ilan etme süreci tamamlanmasının ardından siyasi partiler seçim manifestolarını açıklayacak. Sahaya tam manası ile inilecek. Projeler havalarda uçuşacak. Beton, demir kokan projeler!.. Çoğu hayalden ibaret,absürt projeler ile seçmen avına çıkılacak... Ankara'ya getirilecek deniz gibi!.. Bugünden belli; proje manyağı yapacaklar bizi!..
Sadaka ekonomisi gereği ceplerinize hitap etmeden de geçmeyecekler. Açıktan, gizliden, dümenden, arka kapıdan, çeyrek altınla, 5 kilo patates, 10 kilo kuru soğanla...
"Şehrimizden her ay 10 vatandaşı Ay'a turistik geziye götüreceğiz. Hem de kendi imal ettiğimiz uzay araçları ile" diyen çıksa bile şaşırmayacağım. Sallamakta üstüne yoktur bizim siyasetçilerimizin!..
Ya, o sosyal belediyecilik anlayışı?.. Konuşmaya gelince mangalda kül bırakmazlar. Sosyal belediyecilik dendi mi, sadece yeşil parklar, yürüme ve bisiklet yolları mı gelmesi lazım akla?..
Gözlerin pür dikkat kesildiği İstanbul'da yaşayan bir YENİÇAĞ okurundan elektronik posta mesajı geldi. Şöyle diyor (özetle);
"Bende gördüğüm yaşadığım bir toplumsal sorunu ileteyim.
Çok yoğun yolculukların yapıldığı İstanbul Pendik- Kadıköy minibüs hattı, Fındıklı hattı ve diğer ara hatlarda minibüs kullanan şoförlerin çoğunluğu 20-25 yaşlarında ahlaki kaygısı zayıf, sorumluluğu olmayan çocuklar,
yaşlı insanlar minibüse biner binmez ani gaza basma ile savrulan yaşlılar,
Özellikle müzikleri yüksek sesle dinletmeleri, Zümrütevler minibüsünde ayakta duracak yer olmadığı halde, yeni yolcu almak için dakikalarca beklemeleri ayakta durmaya mecali olmayan hanımları ayakta bekletmeleri,
yüksek sesle müzik dinleten bir minibüste yaşlı hanımlar uyarmasına rağmen sesi kısmayan şoförü , büyük şehir belediyesine şikayet ettim. Önce teşekkür ettiler sonra biz bakmıyoruz dediler. Dün müzik sesini kıs dediğim şoför, minibüsten inerken tam inmeden hızla kalkış yaptı az kalsın kolum kapıya takılacaktı. Sanki halka kini var ve kindarca davranıyorlar. Yolcular, minibüs şoförlerinin sıkıntısı(terörü) altında ve sahip çıkan yok, şikayete kulak veren hiç bir kurum yok.
Siz dile getirirseniz belki işe yarar. Teşekkür eder hayırlı günler dilerim"
Yaşar amca, haksız mı?.. Yerden göğe kadar haklı.
Sadece dolmuşlarda mı yaşanıyor bu ahlaki çöküntü?.. Hayır!.. Belediye otobüslerinde, özel halk otobüslerinde, metroda... Bir çok yerde karşılaşıyoruz.
Ben, yaşadığım kent olan Ankara'da dolmuş ve özel halk otobüslerinin denetimsizliğinden nasıl insanların mağdur edildiğini yakından bilenlerdenim. Melih Gökçek ile başlatılan dolmuş ve özel halk otobüsçülüğü rantçılığının nerelere vardığını ve bunların vatandaşa nasıl aksettiğini en iyi takip edenlerdenim. Dolmuş ve halk otobüsü terörünü yaşamanız için illa binip bir yerden bir yere gitmeniz de gerekmez. Çıkın arabanızla trafiğe, önünüze veya arkanıza bir dolmuş veya halk otobüsü düşsün... Kaza yapmayıp canınızı kurtarmanız için hatim indirmeniz gerekir!..
Şimdi, koltuğa talip sayın adaylar, bu trafik polislerinin işi, bu bir eğitim işi falan diyebilir.. Yok öyle!. Ne şiş yansın ne kebap yansın anlayışı... Konuşmaya gelince, "her işi merkezden beklemeyeceğiz" demesini biliyorsunuz. Belediyecilik demek, sadece, su, kanalizasyon, doğal gaz, park,bahçe,adamının kızını, oğlunu belediye de işe alıp, yandaşlarına şehre ağaç, çiçek dikme ihalesi vermek demek değil!.. 500 oy bin oy demeden, kentte sosyal huzuru bozan çıkar gruplarının üstüne gitmek, onlara çeki düzen vermek, ıslah etmek de belediyecilik görevi... Yaşar amcanın anlattıkları, şehirlerde yaşadığımız sosyal problemlerden sadece bir kesit. Daha niceleri var. Korsan taksiciler, halk sağlığını ve huzurunu tehdit eden merdiven altı işyerleri, simit tezgahları, büfeler, eğlence mekanları, kumarhaneler... Daha nice niceleri!.. İstanbul'da koltuğa talip olan belediye başkan adaylarına, tebdili kıyafet edip, Yaşar amcanın bahsetti hatlardan birinde dolmuşa binmesini tavsiye ederim. Ama medya ordusunu çağırmadan, şova kaçmadan!.. Günümüzde belediyeci, insana dokunmadan, vatandaşın gündelik sıkıntılarını anlamadan iyi belediyeci olamaz. Yaptığın en mükemmel parka,yeşil bahçeye Yaşar amcalar dolmuşa binip huzur içinde gidemezse neye yarar?.. Gece,sabaha kadar yüksek sesle müzik çalmasına, mekanın önünde ellerinde bira şişeleri ile insanların kafa çekmesine, sarhoş olup kanlı bıçaklı kavgasına göz yumduğunuzda, Fatma teyze evinde huzurlu olarak oturmadıktan sonra her yıl yenilediğiniz kaldırım taşları neye yarar?.. Oy uğruna denetlemediğiniz ve sayılarını arttırdığınız özel halk otobüsleri, yolcu kapmak için birbirleri ile yarışırken durağa dalıp kaza yapıp, insanları yaralayıp öldürünce, şaşalı duraklarınız ne işe yarar?..
Sayın belediye başkanları, varsa cesaretiniz sosyal belediyecilik projelerinizi sunun da görelim!..
Sevgili Yaşar amca, ben görevimi yaptım. İş sana kaldı. Projelere bak, kararını ver...