Adaletin oku...
Anayasa Mahkemesi önündeki “Adalet Nöbeti” 23. gününü doldururken Bakan Bekir Bozdağ’ın açıklaması devletin içine düştüğü durum ve hükümetin aczini sergiledi. Bakan Bozdağ, Ergenekon ve Balyoz tertiplerinde yeniden yargılamasıyla ilgili çaresiz olduklarını da itiraf etmiş oldu. “Bakanlık olarak önümüzü gören formül ortaya çıkaramadık” sözleri Adalet Bakanı’nın ağzından dökülüyorsa “pes yani” denir. “Önümüzü gören formül ortaya çıkaramadık” itirafı ile Bozdağ, “her ne kadar kumpas dediysek de kumpası açığa çıkaracak ne gücümüz ne de planımız var” demek istemiştir. Bakan olarak Bozdağ bunu söyler de Başbakanı farklı mı konuşur. Erdoğan Ağrı’da yaptığı konuşmada kendisi ve oğlu için film hazırlandığını belirtirken “uygun artist bulamamışlar” sözüyle aynı zamanda kasetler konusunda çaresizliğini de yansıtmış oldu. Bir taraftan devlet erkini elinde bulunduracaksın ama iş adalete gelince çaresiz kalacaksın! Aynı devlet erki ile vatandaşını tekme tokat döveceksin. Öyle mi?..
Bekir Bozdağ’ın Erdoğan’dan habersiz bir adım atmayacağı açıktır. Bozdağ, Anayasa Mahkemesi’nin Ankara seçimlerine ilişkin kararını anayasaya aykırı bulup eleştiriyor. Erdoğan’ı da “bu ülkede her şeye rağmen hukuk var” diye uyaran AYM ve Başkanı Haşim Kılıç’a “saygı duymadığını” belirtiyor. Ancak Erdoğan ve bakanı Bozdağ kumpasla ilgili “Anayasa Mahkemesi bu yönde karar alırsa en sorunsuz yol bu olur” açıklaması ile topu AYM’ye atıp, kenara çekilmeyi planlıyor. AYM’nin daha önce aldığı kararlara saygı duymadığı halde “uygulamak zorundayız” diyen AKP zihniyetinin Balyoz kumpasındaki samimiyeti de ortaya çıkmış oldu. İşin özeti Erdoğan ve Bozdağ seçim öncesinde “çözeceğiz” sözü verdiği Balyoz kumpasında topu taca atarak vaziyeti kurtarma telaşında. AYM’nin bu yöndeki kararına bir nevi itiraz etmeyerek yolun açılması işaretini veriyor. Kendi adıma yüksek mahkemenin daha fazla gecikmeden “hak ihlali vardır” kararı vererek ilk etapta tutukluluklara son verip yeniden yargılama yolunu açacağı kanaatindeyim. Bir kısmı 4. yılına giren tutuklu sanıkların en kısa zamanda özgürlüklerine kavuşacağına inanıyorum. Ama sorun bitmeyecek. Askeri Casusluk gibi dibi bucağı belli olmayan ucube bir dava daha var. Türk ordusundaki tasfiye, söz konusu davalar ile devam ediyor. Gerçeklerin tümü ile ortaya çıkması için aralarında askerlerin de bulunduğu yeni ve bağımsız bir mahkeme tarafından ele alınması gerekir. Gölcük’te konulan hard disklerdeki parmak izlerinin sahipleri tespit edilirse bu çorap sökülür gider. Ve kumpasçılara ulaşılır. Ama topu sürekli taca atarak zaman kazanmaya çalışan AKP hükümeti samimiyet testinde sınıfta kalmıştır.
Yarın Gezi olaylarının yıl dönümü. Taksim’de yeni bir direniş hareketinin başlama ihtimali hükümeti korkutuyor. Lakin sağduyunun galip geleceğini sadece anma günü etkinliklerinde gösterilerin yapılarak olaysız dağılacağını sanıyorum. Bu sırada Emniyet birimlerine önemli görevler düşüyor. Polis müdürleri personeline sahip çıkıp, olayların büyümesini engellemeli. İnsanlar ifade özgürlüklerini yerine getirip demokratik haklarını kullanırken gaz ve TOMA ile müdahale etmenin anlamı yoktur.
Son söz de Bilal Erdoğan’ın gazetelerin birinci sayfasını süsleyen ok atış fotoğrafına.. “Ya Hakk” diyerek oku fırlatıp hedefi tutturamamış. Umarım Anayasa Mahkemesi, “Ya Hakk! Ya Adalet!” nidalarıyla hedefi tutturur.