Açılım ve Taş Atan Çocuklar!
Ancak kötü yönetimler kendi inanmadıkları şeylere başkalarını inandırmaya çalışır. Sorunları çözmeyen girişimler, onları içinden çıkılmaz hale getirir. Sorun, doğru teşhis, uygun yöntem ve tedavi ile çözülür. Bugüne kadar farklılık kaşınarak, mağduriyet dillendirilerek, haksızlıktan söz edilerek herhangi bir sorunun çözüme ulaştığı görülmemiştir. Açılım denilen heyula da bu kuraldan muaf değildir. Açılım yapıyoruz; barış gelecek, kardeşlik olacak ve haksızlıklar bitecek deniliyor. Türkiye, nasıl, ne zaman ve ne şekilde geleceği belli olmayan açılım adlı beyaz atlı süvari ile karşı karşıyadır.
Açılımdan iktidarın anladığı, vaaz, nasihat, temenni, iyi dilek, vaat ve hitabetten ibaret bir karışımdır. Ne neyi, kim kime, nasıl ve ne biçimde yapacağı belli olmayan bir süreç var orta yerde. Umudunu konserlere, sanatçılara, sinemacılara, panelistlere emanet etmiş bir açılım iradesiyle Türkiye karşı karşıyadır. Birileri hem kendi kendilerine hem de topluma açılım yalanı söylüyor.
‘Açıl Susam Açıl’ açılımı!
Farklılık, başkalık, ayrıntı, kırıntı, marjinal üzerinden hareket her zaman yanlıştır ve yanıltıcıdır. Açılım yapacaksanız, bölge değil ülke, parça değil bütün, sınıf değil sosyal üzerinden yapacaksınız diye defalarca yazdık. Muhalefet kaygılı olduğunu söyledi. Aklı selim sahibi herkes açılım adı altında “kaş yapayım derken göz çıkarıyorsunuz” diye ikaz etti. İktidar yanlış üstüne yanlış yapmaya devam ediyor. İktidarın açılım damarı mı açıldı, inat damarı mı nüksetti bilmiyoruz ama ülke bu konuda tehlikeli gelişmeleri birbiri ardı sıra yaşamaya devam ediyor. İktidar yalnızca açılım söylemiyle sorunları çözeceğini iddia ediyor. Bir çeşit ‘açıl susam açıl’ söylemli bir açılımla Türkiye karşı karşıyadır!
Taş atan ya da atmayan çocuk!
Şimdi yeni açılım edebiyatı olarak “taş atan çocuklar”la ilgili düzenlemelerden söz ediliyor. Bunlar, mitinglerde polisin üzerine yaşı yetişkin teröristler tarafından sürülen çocuklardır. Onları terörist muamelesini tabi tutarak hapishanelere tıkmak, her anlamda doğru değildir. Hapishaneler bugün terör örgütünün eğitim kampları gibi bir işlev görmektedir. Ancak sorun taş atan çocuk sorunu değil, hapishaneye düşmüş çocuklar sorunudur. Hapishanelerde taş atanlardan yaklaşık on kat fazla taş atmayan çocuk var.
Yanlıştır yanlış!
Demokratik devletlerde etnisite, dil, din, mezhep, felsefe, ideoloji açılımı olmaz. Demokrasilerde devlet, bütün yurttaşları ve onların ortak özelliklerini koruyan bir araçtır. Özellikleri, özgürlükleri koruyandır, kışkırtan değildir. Bu nedenle devlet yurttaşlardan bir kısmını, diğer bir kısmından farklı kılacak muamelelere tabi tutamaz. Her özelliğin ve farklılığın özgürlüğünü teminat altına alan ancak dayatmayan bir devlet demokratiktir. Bu bağlamda devletin ne tek tipleştirmek ne de farklılaştırmak gibi bir görevi vardır. Yerine göre içinde, hem her şeyin bulunduğu hem de hiçbir şeyin olmadığı söylenen bu açılım furyası, her kesimde büyük kaygıya neden olmuştur. “Barıştırıyorum, milli birlik kuruyorum, barış getiriyorum” diyerek farklılıkları kutsayan ve başkalaşmayı teşvik eden tavırlar doğru değildir. Gruplar, kesimler ve farklı toplumsal katmanlar arasında ayrımı kurumsallaştırıcı düzenlemeler yapmak yanlıştır, yanlış. Bu, çözücü değil istismar edici bir tavırdır. Yeri gelmişken uyaralım “oy” da getirmez, “oy oy” diye ağıt yaktırır.