Açılım için şartları olgunlaştıranlar!
Gazetelere servis edilen onlarca darbe planının amacının “darbe için ortam yaratmak” ya da “şartları olgunlaştırmak” olduğu hep yazılıp, çizildi. Darbe ortamı yaratmak için şeytanın bile aklına gelmeyen provokasyonlar darbeciler tarafından planlandığına yönelik haberler günlerce televizyonlardan servis edildi. Bu konuda ortaya atılan her iddia, belge ve bilgi peşinen doğru kabul edildi. Çoğu sanal ve hormonlu olan belgeler üzerinden kurumların itibar infazları yapıldı ve insanlar suçlanıp tutuklandı. Ancak bizim üzerinde duracağımız konu bu değildir. Bizim üzerinde duracağımız husus; Başbakanın bir eleştiriye verdiği cevapta söylediği “şartların olgunlaşmasını bekledik” anlamına gelen sözleriyle ilgilidir.
Başbakan Erdoğan kendisine yöneltilen “Neden bugün, neden yedi yıl beklediniz?” sorusuna şöyle bir cevap veriyor: “Türkiye, bu demokratik olgunluğa bu gün ulaşmıyor. Şartlar bugün olgunlaşmıştır. Buraya kolay gelmedik. Onun için bugün bu konuları ele alıyoruz”.
Şartları olgunlaştıranlar!
Anlaşılan şartların olgunlaşmasını yalnız darbeciler (!) beklememiş. Elbette bir sürecin başarılabilmesi için şartların, ortamların müsait olması son derece önemlidir. Doğru zamanda harekete geçmek hayatidir. Nitekim “zamansız öten horozun başını keserler” diye atasözleri vardır. “Zamanı gelmiş bir fikirden daha güçlü bir silah yoktur”, “öyle bir zamanda gel ki sana hayır demek mümkün olmasın!” gibi “zamanın ruhuna” dikkat çeken onlarca söylemden bahsetmek mümkün. Bütün bunlar dikkate alındığında Başbakanın atılacak adımlar için “şartların olgunlaşmasını” beklediklerini ima etmiş olması anlaşılırdır. Ancak burada şartların olgunlaşması mı olgunlaştırılması söz konusu işin o tarafı tartışılmayı hak ediyor. “Demokratik olgunluk”(!) için anti demokratik heyulaların özellikle oluşturulup oluşturulmadığı konusunda kamuoyunda oluşmuş ciddi kaygıları vardır.
Obama’nın TBMM’de söyledikleri!
Obama TBMM’de yaptığı konuşma sırasında “Ermenistan ile ilişkileri normalleştiriniz, Kürtlere haklarını veriniz, Heybeli Ada Ruhban okulunu açınız” demişti. Türkiye’de gündemde bu üç olgu etrafında yoğunlaşmıştır. Birbirini tamamlayan bütün bu gelişmelerin birbirinden ilgisiz ya da rastlantı olması düşünülemez.
Bütünün parçaları!
ABD’nin Irak’tan asker çekme hazırlıkları, Uluslararası kriz gurubunun yayınları, Atlantik Konseyi’nin raporları, Kandil’den getirilen mesajlar, İmralı’nın yol haritaları, Kürt Açılımı, Barzani yönetimiyle kurulan ilişkiler, Erbil’de açılan konsolosluk, Ermenilerden Özür Dileme Kampanyaları, Ermenistan Açılımı, Ruhban Okulu ve Çarmıh tartışmaları, Silivri yargılamaları, onlarca darbe planı, suikast iddiaları, Kozmik Oda aramaları vb. birbiriyle ilgisiz olgular değil.
Başbakan Erdoğan, bir konuşmasında “Kim bilir Daha Neler Ortaya Çıkacak?” dedi. Yalnız bu sözler bile açılımcıları sanal, soyut ve hormonlu iddialarda bulunmak için harekete geçirebilir! Sözgelimi biriler durumdan vazife çıkararak, projelerine engel gördükleri başka birileri için bir sürü iddia ve ithamlarda bulunabilir. Tutarsa tutar, tutmazsa da izi kalır. Gerçekler eninde sonunda ortaya çıkar ama o zaman da iş işten geçmiş olur!