ABD’nin “Ara anlaşma senaryosu” reddedilmeli
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer’in 9 Eylül’de adaya geleceği ve 11 Eylül’de ise, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile görüşeceği bildirildi.
Downer’in neredeyse bir hafta adada kalacağını ve adada bulunuşu sırasında, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun Özel Temsilcisi ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Osman Ertuğ, aynı zamanda Rum müzakereci Andreas Mavroyannis ile müzakerelerin detayları hakkında birkaç kez görüşmesinin beklendiğini yazan Rum tarafında yayımlanan Politis gazetesi, Downer’in Lefkoşa’nın ardından New York’a geçeceğini belirtti. Anastasiadis ile Eroğlu’nun da Downer’in ardından New York’a gideceklerini belirten gazete, yeni tur müzakerelerin, Suriye’deki durumdan ne derece etkileneceğinin ise soru işareti teşkil etmekte olduğunu
ekledi.
Gazete başka bir haberinde ise, ikinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın, Kıbrıs sorunuyla ilgili müzakereler sırasında danışmanlığını yürüten CTP’li Özdil Nami’nin, KKTC’de yeni kurulan CTP/BG- DP/UG hükümetinde Dışişleri Bakanlığını üstlendiğini ve bu tercihin, CTP’nin müzakerelere aktif bir şekilde katılmayı istediğini gösterdiğini öne sürdü. Nami’nin Erdoğan hükümeti ve Türkiye Dışişleri Bakanlığı ile ilişkilerinin gayet iyi olduğunu savunan gazete, bu durumun Nami’ye müzakerelerde, Eroğlu’nun itirazlarını atlatarak, yolu açacağı yorumunda bulundu.
Rum basınına yansıyan diğer bir haberde ise Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından, Kıbrıs sorunuyla ilgili bir çözüm çerçevesi şekillendirilmesi formülünün ileriye götürülmekte olduğu savunuldu. Fileleftheros gazetesi “Ara Anlaşma Senaryosu” başlığıyla manşete çektiği haberinde, Amerikalıların, Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak, bir çözüm çerçevesi anlaşması ileriye götürülmesine yönelmekte olduklarını yazdı. Elindeki “güvenilir bilgilere” dayanarak, ABD Dışişleri Bakanlığı’nda, Kıbrıs sorununda ara anlaşma niteliğine sahip olacak bir prensip anlaşması yapılması gidişatına yönelik gelişmelerin ileriye götürülmesi olasılığının incelenmekte olduğunu kaydeden gazete, konu hakkında bilgisi olan kaynakların, şekil ve nitelik açısından, anlaşmanın bu senaryoyu “Gali Fikirler Dizisi” örneğine sevk edeceğini ifade
etti.
Bunun, çok detaylı bir metin olsa da, nihai çözüm planı olmadığını anlatan gazete, son rötuşların müzakere çerçevesinde yapılacağını belirtti.
Hüküm süren düşüncenin, anlaşma çerçevesine, çözümün şeklinin, (toprak gibi) temel konulardaki esas parametrelerin, güvenliğin ve yetki konularının dahil edilmesi şeklinde olduğunu yazan gazete, buna temel olarak, Downer belgesinin kullanılacağının görüldüğünü ve genel çerçeveden çok da uzak olmayacak ayrıntıların, bunun akabinde devam edecek müzakereler sırasında görüşüleceğini ekledi. Çabanın, Kıbrıs müzakerelerinin başlamasıyla, önümüzdeki Ekim ayı ortalarında başlayacağını kaydeden gazete, Washington’da, prensip anlaşmasının, 2014 ortalarına kadar yapılması gerektiğinin düşünüldüğünü belirtti.
ABD’nin, 9 yılın ardından, Kıbrıs sorununa geri dönmekte olduğunu kaydeden gazete, bunun ABD’nin özel ilgisinden değil, daha çok Rum kesiminin ABD için, özellikle İsrail ve bölgedeki gelişmeler dolayısıyla,önem kazanması yüzünden olduğunu izah etti.
50 yıla yakın sürdürülmekte olan müzakerelerde sonuç alınamamıştır ve bundan böyle de alınamayacaktır.Kıbrıs sorununu bütünlüklü/kapsamlı bir şekilde çözmek esastır. Sorunu ara anlaşma senaryolarıyla çözmek sakıncalıdır. Zaten konular o kadar birbiri ile içiçe girmiş ve birbiriyle yakından alakalıdır ki, ara formüllerle ve konuları bölerek çözme yolu doğru olmayacaktır. Rum tarafında anlaşma isteği olsa, geçen haftaki yazımda belirttiğim üzere Rum anlaşmadan korkmasa, Kıbrıs sorunu aslında 1 saatte çözülebilir. Ancak Rumun bilinen tutumu nedeniyle bu mümkün olamamaktadır. Bir takvim çerçevesinde son kez ve şartlı olarak müzakerelere başlanmalıdır. Türk tarafı takvim sonunda anlaşmazlık halinde KKTC’nin tanınma garantisini almalıdır; yoksa bu süreç de zaman kaybından başka birşey doğurmayacaktır.