Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Abdestli kapitalistler!

İşletmeci, “Üç aya kadar yaşam odalarını yapacaktık” diyor. Pekiyi, niçin üç ay ocağa işçi almadan, çalışmadın? Üç aylık gelire kıyamadın değil mi?
Değerli okurlarım, şu an dilimin ucuna çok ağır sözler geliyor; yazamayacağım... Size, eğitimci Hadi Önal’ın gönderdiği “Soma’da Yaşananlar” başlıklı yazıyı sunuyorum:
“Soma’da doğal afet yaşanmadı. Para hırsının hazırladığı (...) eksikliklerin, aksaklıkların, hataların, ihtimallerin ördüğü, 301 vatandaşımızı aramızdan kopararak aldığı; büyük ve toplu bir cinayet yaşandı!”
“Daha fazla para, kazanma hırsının kurduğu ölüm tuzağı için; “Madenciliğin fıtratında, vardır bu!”, “Madencinin kaderidir bu!” diyerek ölen ölür kalan sağlar bize yeter mantığı ile yolumuza devam edemeyiz. Bu mantık Cumhuriyet tarihimizin en büyük faciasının gerekçesi olamaz. Hele “1862 yılında İngiltere’de meydana gelen maden kazasında 204 kişi ölmüş” diyerek 19. Yüzyılda meydana gelen bir kaza, 21. Yüzyılın Türkiye’si için örnek verilemez. Aradaki 200 yıla göz kapatılarak karanlıkta yol alınamaz.”
“İster kabul edin, ister etmeyin; Soma’da meydana gelen bu cinayet, daha fazla kazanma hırsının sonucudur. Çocuğuna bir parça ekmek götürmek için güvenlikten yoksun koşullarda boğaz tokluğuna işçi çalıştırılmasına göz yummanın sonucudur. Bu sonuç, abdestli kapitalistlerin İslam’a ve insana bakışının sonucudur! (...) Bu mantık, bu bakış değişmediği sürece, bu ülke daha çok terör belasına muhatap olacak; 17 Ağustos depremlerini, Reyhanlı katliamlarını, Afyon facialarını ve maden katliamı bilmecelerini çözmek için uğraşacak.”
“Şimdi sormak lâzım ilgililere, yetkililere, kârına kâr katanlara; o işçilerin anaları, babaları, eşleri, dostları feryat ederken, başını yastığa gömüp kara vicdanları ile sarmaş dolaş yatanlara sormak lâzım; hani bu madenin yaşam odaları? Bakın, dört yıl önce Şili’de de bir maden kazası olmuş. Maden kazasında 33 madenci yaşam odalarına sığınarak tam 65 gün sağ salim kalıp, kurtarılmışlar... Siz maden ocaklarını denetleyen müfettişler; hiç mi duymuyorsunuz yahut okumuyorsunuz bunları? ‘Bu millet neleri unutmadı ki bunları da unutmasın’ diyorsunuz değil mi? Bir iki feryat, bir kaç gün gürültü (...) Sonra bu milletin sırtından soyguna, vurguna, talana devam, öyle mi?”
“Acıyı öyle sözle, misalle, öfkeyle, tekmeyle yok edemezsiniz! Biraz vicdan, biraz empati... Bir an için birilerinin para hırsı yüzünden babasını kaybeden bir çocuk; evladını kaybeden bir baba veya eşini kaybeden bir kadın yerine koyun kendinizi... Ne düşünür nasıl hareket edersiniz Allah aşkına! Ve hâlâ kulak tıkayabiliyorsanız kopan çığlıklara o zaman siz, insan değilsiniz!”
“Ölümün çaresi olmadığı gibi ölüme sebep olmanın da mazereti yoktur. Gelişmiş ülkelerde neden olmaz bu kazalar, neden işlenmez bu cinayet? Yönetensen, tedbir alacaksın arkadaş. Kanunsa kanun çıkartacaksın; tedbirse tedbir alacak ve uygulayacaksın; cezaysa ceza vereceksin! Senin mazeret bulma veya uydurma hakkın yok. Ha bütün bunları yapamıyorsan, yapamıyorum diyorsan, o zaman da çekilip yapacaklara imkân tanıyacaksın.”
“Ümidimi kaybetmiş değilim. Öyle inanıyorum ki bir gün mutlaka, ama mutlaka vicdan sahibi, Allah korkusunu damarlarında hisseden birileri çıkacak, gerçeklerden korkmadan İslam’ın insana bakışını referans alarak üstüne gidilmesi gerekenlerin üstüne giderek, bütün bu çirkinliklere son verecektir... Soma’da ekmek parası için en olumsuz koşullarda çalışırken hayatını kaybedenlere Cenab-ı Allah’tan rahmet, geride bıraktıklarına da sabırlar diliyorum.”
Sevgili Hadi Önal’ın yürek yangını sözleri böyle...
Esen kalın efendim.

Yazarın Diğer Yazıları