ABD’den helâl seçim sonuç beklentisi
Seçim tarihi yaklaşırken etrafa, yalan dolan bilgiler yayılır. Yok, Erdoğan yüzde 50 oyu alacak, yok muhalefet barajı geçemeyecek, AKP şu şehirde silme çıkacak, öteki şehirde tık olmayacak gibi. Bu iddialara destek için de miting meydanlarına bindirilmiş kıtalarla taraftar taşınıp bir dizi kamuoyu yoklaması yayınlanır. Bunlara ek Türkiye içinde elleri olan devletlerin seçim sonuçları ile ilgili tahminleri duyurulur. Hangisi doğru, hangisi balon anlamak zordur.
Burada, yönetime yansıyan bazı bilgileri araştırıyordum. Bilgi toplamış ancak ayrıntı peşindeydim, ama geç kaldım galiba. Bir haber patladı. Cumhuriyet gazetesinden Leyla Tavşanoğlu’nun haberi çıktı. Rivayet o ki ulusal güvenlikten birisi ile konuşmuş. Haberde doğrular ve eğriler var. Beyaz Saray’ın tekzip etmesini beklerken, ettiler.
Yanlış anlamayın onların tekzibi Cumhuriyet muhabirinin yazdığı haberin yanlış olduğunu kanıtlamaz. Geçmişte ben de ses kaydı olan bazı yetkililerin daha sonra beni tekzip edip sonra bana özür mektubu yazdıklarını bilirim. O mektupları hâlâ saklıyorum.
Gelelim işin özüne. Evet, Amerikalıların elinde seçimle ilgili kamuoyu araştırmaları ve değerlendirmeler var. 12 Haziran’a kadar da havayı koklamaya devam edecekler. Geçmişte belli olmasın diye kendi adlarına değil de bir özel şirket adı altında kamuoyu yoklaması yaptırırlardı. Bendeki ile Leyla’nın haberi arasındaki farklılıklara gelince; AKP yüzde 38 gibi bir oranda oy alacak denmiş. Oysa bendeki rakam yüzde 30 civarında.
Bendeki bilgilere göre AKP’nin seçimden birinci parti çıkması bile ortada. Eldeki bilgilerde bana “hadi be” dedirten AKP ile CHP’nin oylarının çok yakın çıkma olasılığı. AKP’nin mağduru oynaması hiç de Washington’un umurunda değil. AKP hızla oy kaybediyor deniyor.
Özellikle kararsız seçmenin büyük bir kısmının CHP ve MHP yönünde oy kullanması bekleniyor. Kaset olayı MHP’ye yaramış. MHP’nin oyu azalmamış, artmış. Bahçeli’nin “püskevit” ve bazı uzlaşma çıkışları partiye yönelik korkuları törpülemiş. Ayrıca bu bilgilerin çoğunda MHP’nin baraj altında kalmayacağı, hatta oyunu artıracağı ileri sürülüyor.
Bana araştırma sonuçlarını getirip okutan Amerikalı arkadaş, Obama yönetiminin bu gelişmeleri olumlu karşıladığını, zira Erdoğan’ın Washington’u korkutmaya başladığını da söyledi. Erdoğan’ın her kötü diktatör gibi gücün kendisine yenilmezlik verdiğine inanması ve işbaşına gelmesini sağlayanların arzuları dışında hareket etmesi, anlaşılan ABD’li planlamacıların hoşuna gitmemiş. Örnek, yeni Mavi Marmara seferi konusunda Kongre’den gönderilen 36 milletvekili imzalı mektup ve İran konusunda yaşananlar.
Türkiye’deki uygulamalara gelince, uyarılara rağmen AKP’nin basın ve kişisel özgürlüklere yönelik baskı uygulamaları, totaliter ülkelerdeki gibi adalet ve kolluk kuvvetlerinin partizanlaştırılması hoş karşılanmıyor. AKP için artık ılımlı İslam tanımı kullanılmıyor. Haberlerde bile AKP iktidarının İslam’la kullanılan “ılımlı” kelimesi kaldırıldı. Daha çok radikal İslam tanımlamasını duyuyoruz. Obama yönetiminin öteki partilerle de çalışma yönünde temas ettiği söyleniyor.
Seçimi etkileyecek faktörlerin başında Erdoğan’ın büyük kentlerin varoşlarında yaşayan Kürtlerden oy kaybetmesi geliyor. Bu özellikle AKP’nin kalabalık kentlerden beklediği milletvekili sayısını etkiler deniyor. Geçen seçimlerde bu grup AKP’ye oy vermişti, şimdiki tahmin bu oyların CHP’ye gideceği yönünde. Neden BDP değil de CHP derseniz, sebebi BDP’nin bu büyük kentlerden aday çıkaramaması.
Zaten Erdoğan’ın miting alanlarındaki saldırganlığı da bunları bildiğini gösteriyor. Etrafını bir zırh gibi çeviren polis ordusu. Halkından korkan ama onlardan oy isteyen bir müstebit lider.
Evet, haram yaşayıp da yediklerinden sonra şimdi interneti de helâl hâle getirmeye çalışan Türk seçmeni neden “helâl politikacı” seçmez de, sabıkalı kişilere oy verir, benim bugüne kadar anlamadığım bir konu. İnşallah hile ve hurdasız geçecek bir seçim olur.