ABD ve Türkiye, devlet ile aşiret farkı
Bu yazıyı yazarken bir yandan da Amerika başkanlarının her yıl ABD Kongresi’nin birleşik oturumlarında yaptığı geleneksel “Birliğin Durumu” konuşmasını dinliyorum. ABD Başkanı Barack Obama konuşurken kafamsürekli, iki ülkeyi; ABD ile Türkiye’yi ve liderleri Obama ile Erdoğan’ı mukayese ediyor. Obama’nın konuşmasındaki ve icraatını anlattığı her kelime bizimkilerle yüz seksen derece taban tabana zıt.
Gelelim karşılaştırmalara. Öncelikle Obama kendisine yapılan muhalefete gayet hoşgörü ve anlayışla yaklaşıyor, “300 milyon nüfuslu bir ülkede demokrasi gürültülü olur” diyebiliyor. Bizimkini hatırlayın, kendisine ve icraatlarına muhalefeti bile kabul edemeyen Erdoğan’ı.
ABD Başkanının konuşması, ekonomi ağırlıklıydı. Barack Obama, ekonomik krizin, milyonlarca kişiyi işsiz bırakıp ülke ekonomisinde büyük tahribat yaparak geçtiğini anlattı. ABD Başkanı şimdi bu ekonomik harabeyi yeniden harekete geçirmek üzere çalıştıklarını ve bunun da kolay olmadığını vurguladı.
Daha fazla orta sınıfı kurtarmak üzere planları ve vergi indirimlerini anlatan Obama, yapmak istediklerini şu başlıklar altında topladı: Üniversite eğitiminin her Amerikalı için daha kolaylaştırılması, iş olanakları yaratmak için yeni yasalar çıkartılması, iş alanı açan küçük işletmelere vergi indirimi gerçekleştirilmesi, eşit işe eşit ücret, asker ailelerine yardım, evlerini kaybetme durumunda olan Amerikalılara yeni yardımlar, eğitim sisteminin geliştirilmesine çalışmak ve sağlık sisteminin tüm Amerikalılara yayılması.
Şimdi, dünyanın kapitalist ülkesi Amerika ile sosyal devlet olduğu Anayasasında vurgulanan Türkiye’yi bir karşılaştırın bakalım. Bizde ülkeyi idare eden AKP iktidarı orta sınıfı yok etti ve kurtarma yönünde de herhangi bir faaliyeti yok. İşin acı tarafı sosyal devlet olduğu vurgulanan Türkiye’de halka yardım, eğitim veya iş olanakları yaratma falan değil, seçim zamanlarında dağıtılan birkaç çuval kömürle gerçekleştiriliyor. Bizde küçük işletmeleri kurtarmak değil yok etmek üzere faaliyette hükümet, eczanelerin kapatılması ve doktorlara yapılan baskı gibi.
Görünen o ki ABD kapitalist falan değil, bizim ümmetçi iktidardan daha fazla sosyal. Eğitime daha fazla ağırlık verip hoş görüden söz ediyor. Ne kadar ters değil mi. Bu bana devlet olmakla aşiret halinde yaşamanın farkını hatırlatıyor. Amerika devlet olduğunu, biri birine iktidar devredilişinden ve icraatlardan kanıtlıyor. Bizde ise iktidar ülkeyi devletlikten aşiret olmaya doğru sürükledi ve şu anda artık aşiret sayılırız. Erdoğan’ın AKP iktidarını değil ama bu acı gerçeği hazmetmek zorundasınız. Türkiye ne yazık ki bir demokrasi de değildir.
Obama Amerikalı olmakla övünülmesi gerektiğini söyledi. Bizimki ise Türküm bile diyemiyor. Biz Türkler kendimizi kandırmayı çok severiz. En erkek, en maço biziz, en hızlı ve lüks arabayı biz kullanılırız, en son model telefonu alır, cebimizde para olmasa bile Amerikan sigarası ve viskisi içeriz, attığımız zaman mangalda kül bırakmayız. Ama aslında öyle olmadığını bile bile atarız. Mesela Aziz Nesin’in gündeme getirdiği zeka seviyemiz konusunda hepimiz kendimizi dışında tutarak konuşuruz.
Evet, Amerikalılar, başlarını belaya sokan Bush’u değiştirdiler. Obama değişim değişim diyerek iktidara geldi. Aynı Erdoğan gibi o da değişim demişti. Aslında ikisi de söylediklerini yaptı ve yapıyor. Obama sıkıntıdaki dar gelirlileri kurtarmak için çaba harcıyor ve sermayenin tepkisini çekiyor. Ama sonuçta Amerikan ekonomisi yavaş da olsa içinde bulunduğu sıkıntıdan çıkıyor, ayağa kalkıyor. Türkiye ise tersine gömüldükçe gömülüyor. Ergenekon yalanları, darbe projeleri de bu batışı gizleyemiyor. Evet, sevgili okurlarım, şimdi siz oturup karar verin, kim devlet kim aşiret diye.