ABD ile stratejik müttefik olmak!
Amerikan ordusunun Irak’ta uyguladığı işkence, kötü muamele ve yargısız infazlarıyla ilgili 400 bin belge ve görüntü ABD kaynaklı internet sitelerinde çarşaf çarşaf yayınlanıyor. Yabancı bir ordunun ve askerlerinin Irak’a nasıl bir “demokrasi ve özgürlük” getirdiğine böylece daha yakından bakılabiliyor. Belgelerde 2003 yılında başlayan işgalin ardından “yüzlerce” sivilin, ABD ordusunun kurduğu kontrol noktalarında öldürüldüğüne de işaret ediliyor.
“Özgürlük Savaşçıları!”
Bu belgeler, resmen Türkiye’nin “stratejik müttefiki” olduğunu söyleyen ABD’li yetkililerin de PKK’yı nasıl gördüğünü açık biçimde ortaya koyuyor. Türkiye, belgelerde 100 farklı yerde geçerken, terör örgütü PKK’lı teröristler de belgelerde “özgürlük savaşçıları” olarak nitelendiriliyor.
Türkiye’nin 1 Mart Tezkeresi’ni reddetmesi üzerine ABD’nin Irak’a müdahale için kuzeyden cephe açma ihtimalinin kapanması üzerine ABD tarafında büyük kızgınlık meydana geldiği, bu yüzden bu ifadelerin kullanıldığı söyleniyor. O dönemde Irak’ta yaşanan direnişin de Türkiye ile ilgilendirildiği ve bunun bedelini ödetmek için de Türkiye’nin Irak’ta PKK’ya müdahalesine engel olunduğu iddiaları var. Daha sonra Süleymaniye’deki Türk irtibat subaylarının başına çuval geçirme olayı yaşanıyor. PKK’lılara “özgürlük savaşçısı” denilmesinin, o dönemde Irak’ta görev yapan ABD’li askeri yetkililerin Türkiye’ye bakışını yansıttığı söyleniyor. Bu gerekçe kesinlikle doğru değildir. ABD, başından bu yana PKK’lıları belgelerde belirtildiği gibi “özgürlük savaşçısı” olarak görmüştür. Teröristlere de mümkün olan her türlü yardımı yapmıştır. Gerçek durum budur. Diğer yandan ABD’nin Türkiye’ye yönelik olarak bir yüzü diplomatik, bir diğer yüzü de gerçek niyetlerini içeren iki türlü politika uyguladığı bilinmektedir. Bu belgeler bir kez daha durumu tescil etmiştir. ABD’lilerin diplomatik ya da resmi dilinde “PKK terör örgütüdür ve ortak düşmandır”. ABD’nin diğer dilinde ise PKK’lı “özgürlük savaşçısı”dır.
Füze kalkanı ya da Ermeni tasarısı!
ABD yalnız Türkiye’ye değil, her ülkeye karşı tehdit ve baskı uygulamaktan çekinmemektedir. Çünkü ABD’nin dış politikasını ahlaki ilkeler değil güç tayin etmektedir. Nitekim ABD’li yetkililer, son olarak Türkiye’nin İsrail ve İran ile olan ilişkilerini bloke etmek istiyorlar. Bu bağlamda Türkiye’de “eksen kayması” yaşandığı propagandasını yaparak Türkiye’nin elini zayıflatmayı düşünmüşlerdir. ABD’li yetkililer, Türkiye’nin NATO füze savunma sistemindeki tutumunun, sonuçta Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğini belirleyeceğini açık biçimde söylüyorlar. Eğer Türkiye, İran ve İsrail ile olan ilişkilerine ABD’nin istediği ayarı vermez ve NATO füze savunma sistemine yönelik itirazlarını sürdürürse, dolaylı bir çok yaptırımın ABD tarafından devreye sokulacağı iddia ediliyor. Böyle bir durumda medyada “sözde Ermeni soykırımını tanıyan bir kararın, Kongre’den geçmesinin sürpriz olmayacağı” na yönelik bir mesajın, diplomatik yollardan Ankara’ya bildirildiği şeklinde bilgiler yayımlanmıştır. ABD ile stratejik müttefiklik işte böyle bir şeydir. ABD ile stratejik müttefik olan ülkelerin düşmana ihtiyacı olmadığı bir kez daha ortaya çıkmış bulunmaktadır.