ABD Erdoğan’ın hastalığını biliyor

AKP’li Bakan itiraf etmiş, yıllarca Kürt olduğunu söyleyememiş. Bak şu garabete, memlekette çok Kürt arkadaşım oldu ama hiç biri de soyundan sopundan utanmamıştı. Belli ki bunu söyleyememesinin başka bir amacı vardı. Bu olay bana yıllar önce Clinton yönetimi sırasında Dışişleri Bakanı olan Madeline Albright’ın, Bakan olduktan sonra birden Yahudi olduğunu hatırlaması ve köklerine sahip çıkmasını anımsattı.
O yıllarda Amerikan basınında çıkan yazılarda Albright’ın siyasette yükselme uğruna, önüne engel olarak çıkarılmaması için Yahudiliğini sakladığı vurgulanmıştı. Nedense artık bir daha seçilemeyeceğine kanaat getirince, Musevilikten Hıristiyanlığa geçen aile köklerini hatırlamıştı Bayan Bakan. Bizim Bakan Zafer Çağlayan da hem ülkücüymüş hem de Kürt olduğunu söyleyememiş. Bu öylesine büyük bir suçlama ki ülkücüler sanki Kürtlere düşman intibaını veriyor. Bu da milliyetçilikle mücadele eden bir parti üyesinden beklenen bir şey. Artık nedense AKP’liler tarafından yapılan hiçbir açıklama beni şaşırtmıyor.
Gelelim uluslararası konulara. Washington’da Obama yönetimim yetkilileri bir bir onaylanıyor. Geçtiğimiz hafta da CIA direktörlüğüne Başkan tarafından atanan Brennan, Senato İstihbarat Komisyonu’nda onaylandı. Daha önce de Savunma Bakanı onaylanmıştı. Hızla şimdi de yüksek düzeydeki bürokrat atamaları onaylanıyor. Tüm kadronun Mayıs ayına kadar Kongre oturumlarına çıkması biter gibi.
Bu haftanın en önemli gelişmelerinden biri; ABD’de kentlerde dolaşan belediye otobüslerinde, cihat ve terörü savunan dört kişi arasında Başbakan Erdoğan’ın “minareler süngümüz, camiler miğferimiz” sözleri ve resminin de yer alması. Geçen hafta Chicago kenti belediye otobüslerine takılan resimli panolar bu hafta, San Francisco ve başkent Washington DC otobüslerine de asılacak. Önlenir mi derseniz, bence önlemek önemli değil, asılması konusunun akla gelmesi önemli. Biz ABD’de yaşayan Türkler olarak bizim milliyetimiz ve Türk ulusu konusunda, ABD toplumu nezdinde, yeni bir intiba oluşturmaya başladığımız ortaya çıkıyor.
Bu durum bu ülkeden uçan Türk Hava Yolları uçuşlarını ve Kongre’deki birçok tasarıyı etkileyecektir. Bir de okullarda okutulan kitaplara girecek Türk imajını etkilemesi bekleniyor. Bunu şimdilerde belki sizler hissetmezsiniz ama bir ABD ziyaretinde havaalanında ve gümrükte milliyetinizi belirttiğinizde anlayacaksınız. Yapılan muamele sizlere ne kadar değer kaybettiğimizi gösterecektir.
Başbakan, Öcalan ile pazarlık görüşmelerini savunurken ulusalcılara ve milliyetçilere aklınca yüklendi. Dedi ki bizim ecdadımız pazarlıktan kaçmadı. Adam haklı, onun ecdadı ile bizimki farklı. Bizimkiler pazarlık etmedi, savaştı. Kendilerine Türk bile diyemeyen onunkiler de pazarlıkla ülkeyi sattı sonra da her biri bir yerlere kaçtı. Onlar paraca bizse akıtılan kanla ölçeriz değerleri.
Amerikalıların sinirlerini yerinden oynatan ve Güney Amerika’da ABD aleyhtarı bir rüzgâr estiren Chavez de kanserden öldü. Geçen gün bir internet sitesinde okumuştum. Hoş hem Chavez hem de Küba lideri Castro aynı şeyi söylemişti. ABD, karşıt olan liderleri kanserle öldürüyor, ellerinde böyle bir teknoloji var diye. Doğru mu bilmem ama gerçekten de ABD’ye ve çıkarlarına karşı çıkan Küba lideri Fidel Castro ve Hugo Chavez’in dışında, Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff ile onun selefi Luiz Inacio Lula da Silva, Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez de Kirchner, Paraguay Devlet Başkanı Fernando Lugo kanser olan liderler arasında.
Ama ülkeyi ziyaret eden öteki ülkelerin liderlerinin sağlıkları ile ne kadar ilgilendiklerini rahmetli Bülent Ecevit’in Washington ziyareti sırasında yayılan dışkı ve idrar tahlilleri üzerine kendisini aniden, kaldığı otelde bölgenin en iyi tıp fakültelerinden biri olan Johns Hopkins’ten iki profesör doktorun ziyareti sonrası öğrenmiştik. Belki Tayyip Erdoğan’ın da rahatsızlığını onlar biliyor, Türk halkı bilmiyor. Ne dersiniz?

Yazarın Diğer Yazıları