AB ve ABD'den medet ummak!
Kendi halkından oy, AB ya da ABD’den akıl ve güç devşirmek siyasal iktidarlar için çıkar yol değildir. Yabancı işgali, egemenliği ve istilası ne kadar yanlış ise yabancıya sırtını dayamak da o kadar yanlıştır. Yabancı referanslardan yerli çıkarımlar sağlamak sağlıklı bir yol değildir.
Neocon bile biliyormuş!
Birinci manşet “Neocon Bile Biliyormuş” biçiminde atılmış. 9 Mayıs 2008 tarihli Star Gazetesine göre “Türkiye karşıtı Amerikalı neo-con yazar Rubin bir yıl önceki yazısında ” Kitlesel eylemler yetmezse AKP için yargı süreci başlatılacak” diye yazmış.
Gazeteye göre Rubin, 2 Şubat 2007’deki yazısında şunları yazmış: ” Başbakan Erdoğan uyarılara kulak asmazsa bu kez tanklar sokaklara çıkmayacak ama AKP için siyasi ve yargısal süreç işletilecek”.
“Erdoğan’ın inadı sürerse Refah ve Fazilet’teki gibi yasal bir süreç başlatılabilir “. Michael Rubin ” Türkiye laik bir devlettir. Devletin bazı birimleri Erdoğan’ın hedeflerine karşı harekette bulunacaktır. Amerikan yönetimi sabırlı olmalı, AKP ve Başkanına destekte bulunmamalıdır. Washington yönetimi Türkiye’de laiklerin otoritesini baltalamamalı, karşı karşıya kaldığı tehlikeleri hafifsememelidir “.
Türkiye’de AKP; ABD’de
Neoconlar iktidarda!
Gazete Rubin için “ulusalcıların sadık muhafızı “ gibi bir ifade de kullanmış. Bu bağlamda Nazlı Ilıcak da “Neocon’lar ile Ulusalcıların hedefinin aynı” olduğunu belirtmiş. Rubin’in bu söylemleri gerçek olsa bile bir olgudan bir yasa çıkarmak için Nazlı Ilıcak olmak gerekir. AKP, 2002 yılından bu yana Türkiye’de, ABD’de de neoconlar iktidardadır. BOP’un eş başkanlığından tutun da Dubai anlaşmalarına kadar ABD’deki neoconlarla gizli/açık onlarca anlaşma imzalayan AKP yetkilileridir. ABD’de iktidardaki neoconların dünya üzerindeki en büyük destekçilerinden birisi AKP’dir. Buna rağmen AKP ile neoconların dirsek teması yokmuş da ulusalcıların varmış! Neoconlarla beraber BOP’u gerçekleştirmek için işbirliği yapan AKP’nin hedefi aynı değilmiş de ulusalcıların hedefi aynıymış!
‘Kapatma Darbe Demek’miş
Star Gazetesi, 10 Mayıs 2008 tarihinde ise ABD Diş İşleri Bakanlığı Eski Müsteşarı Burns’un “Kapatma Darbe Demek” başlığını manşet yapmış. Gazete Burns’un “Türkiye’nin geleceğinin sivil yönetimde olduğunu belirterek darbe dönemlerinin geçmişte kaldığı “ yolundaki sözlerine dikkati çekmiş. Philip Gordon ise “seçim kazanmış bir partinin darbe ile indirilmesine ABD ve AB kayıtsız kalamaz” demiş. Philip Gordon “Dava ile askeri darbeyi aynı kefeye mi koyuyorsunuz” sorusuna “Kelimeleri bilerek seçtim” biçiminde cevap vermiş.
Star Gazetesi ayrıca aynı sayfaya Cumhurbaşkanı Gül’ün ” AKP’ye açılan kapatma davasının Türkiye’nin dünyadaki imajına büyük zarar “ verdiği yolunda bir haberi de sıkıştırmış. Buna karşı Vatan Gazetesinden Güngör Mengi ” Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Devleti, milleti temsil eder. Ülkenin imajından şikâyet edecek duruma gelmiş bir cumhurbaşkanının yapacağı tek şey; milletten özür dileyip emaneti iade etmektir” diye yazmıştır.
AKP’yi kurtarmak uğruna!
AKP’ye karşı açılmış olan kapatma davasını eleştirmek uğruna bazı gazeteciler ne yapacaklarını şaşırmışlardır.
Onlar, kimi zaman AB sopasını göstermekte kimi zaman da ABD baskısını kullanmaktadırlar.
Onlar AKP’yi kurtarmakla her şeyden önce demokrasiyi, özgürlüğü ve halkın iradesini kurtarmanın aynı anlama geldiği imajını yaygınlaştırmaya çalışmaktadırlar. Bu uğurda “Türkiye’nin iç işlerine karışırız” diyen güçleri Türkiye’ye karşı harekete geçmeye çağırabilmektedirler.
Anlaşılmıştır ki, bazıları için Türkiye’nin bağımsızlığı, milli irade, anayasal düzen ve milli devletten önce parti gelmektedir. Bu uğurda bir yandan neoconlardan yardım dilemekte ve onlarla işbirliği yapmakta diğer yandan da iktidarın tutumunu eleştiren neoconları eleştirmektedirler. Asıl darbe de budur. Bunun adı da yabancı eliyle yapılan darbedir!