AB, Kıbrıs önyargılarından kurtulabilir mi?
KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu geçen hafta Avrupa Birliği (AB)yetkilileri ile gerçekleştireceği görüşmeler için Brüksel’e gitmezden önce İstanbul’a uğradı. Kendisi ile görüşme fırsatı buldum. Müzakerelerde bir sonuç alınması için elinden geleni yaptığını ancak Hristo-fiyasko’nun uzlaşmaz tutumu yüzünden sonuç alınamamasından duyduğu hayal kırıklığını anlattı. Ocak ayında New York’ta gerçekleştirilecek 5. zirveden de sonuç çıkmaması halinde BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un da dediği gibi ‘end game’, oyunun sonuna, artık gelindiğini belirtti. Rum tarafını ilânihaye beklemenin söz konusu olmadığına vurgu yaptı.
KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu Hristo-fiyasko’nun müzakerelerde muhtemel başarısızlığın sorumluluğunu şimdiden kendisine yüklemeye çalıştığından ve bunun için sistematik bir karalama kampanyasının hedefi haline getirildiğinden dem vurdu. Brüksel’de müzakereler konusunda AB yetkililerine bilgi verileceğini ve muhtemel bir çözümde Türk tarafının pozisyonunu birkez daha anlatacaklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Eroğlu, Brüksel temasları sonrasında döndüğü Lefkoşa’da AB yetkilileri ile yaptığı görüşmelerle ilgili açıklamalarda bulundu. Eroğlu, Kıbrıs’ta iki taraf arasında varılacak anlaşmanın AB’nin birincil hukuku olması gerektiğini vurgulayarak, Brüksel’deki temaslarında bunu AB yetkililerine aktardıklarını söyledi. Eroğlu, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun izolasyonların kaldırılması olayını yeniden gündeme alabileceği mesajını verdiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Eroğlu, gazetecilere yaptığı değerlendirmede izolasyonlar konusunda “Haziran sonuna kadar bir anlaşmaya varamazsak, Avrupa Birliği’nin yeni bir durum değerlendirmesi yapması gerekecek” dedi. İzolasyonların kaldırılması yönünde Avrupa Komisyonu’nun 2004’te hazırladığı ancak hayata geçirilemeyen Doğrudan Ticaret Tüzüğü ve buna bağlı olarak Avrupa Birliğine ağırlıklı oy uygulamasını getiren Lizbon antlaşması ile ilgili olarak Eroğlu, “Biliyorsunuz burada veto kuralları vardır. Ama Lizbon antlaşmasına göre bunu aşabiliriz şeklinde ifadeler ortaya koyanlar da vardır. Bunu zaman gösterecek” dedi.
Kıbrıs sorununu başlatanın Kıbrıslı Türkler olmadığını, buna rağmen, Türk tarafının bir antlaşma için iyi niyetle müzakerelerde yer aldığını, geçmiş bütün antlaşmalara evet diyen bir taraf olduğunu, dolayısıyla Türk tarafı üzerindeki haksız izolasyonların kaldırılması gerektiğini vurgulayan Eroğlu, 2004 referandumunun ardından Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin hazırladığı raporda izolasyonların kaldırılması gerektiğinin belirtildiğini ancak bu önerinin Rusya’nın vetosu yüzünden gerçekleştirilmediğini anlattı.
Ambargoların devam ettirilmesindeki amacın Kıbrıs Türk tarafını antlaşmaya teşvik etmek olduğu izleniminin verildiğini, halbuki ambargoların kaldırılmasının Rum tarafını bir antlaşmaya zorlayacağını belirten Cumhurbaşkanı Eroğlu, bunu Brüksel’de Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle ile görüşmesinde de anlattığını belirtti.
Eroğlu, “Tekrardan canlandırırlar mı canlandırmazlar mı (Doğrudan Ticaret Tüzüğü), görüşmelerin yoğunlaştırıldığı bu zamanda harekete geçeceklerini zannetmiyorum ama özellikle Barroso bu olayı tekrardan canlandırma düşüncesinde olduğunu bize ifade etmiştir” dedi.
Eroğlu, “AB üyesi olmasıyla uzlaşmaz tavrını artıran Rum tarafının AB yetkilileri tarafından bir antlaşmaya motive edilmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Kıbrıs Rum tarafının izolasyonların devamı ile Kıbrıs Türklerinin dar boğaza girmesini, bunun sonucunda müzakerelerde tüm taleplere boyun eğmesi düşüncesi içerisinde olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı, bunu da yaptığı görüşmelerde aktardığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Eroğlu her fırsatta Kıbrıs sorunu konusunda ilgili bütün mercilere bilgi vermekte ve ada gerçeklerini aktarmaktadır. AB yetkililerinin bugüne kadar uzlaşmaz tutum sergileyen üyelerinin Rum tarafını körü körüne savundukları ve destekledikleri apaçık ortadadır. Önyargılı AB’nin bu yanlış tutumundan vazgeçerek gerçekleri görmesi ve adaletli davranması mümkün müdür? Sözde insan hakları ve demokrasi şampiyonu AB, üyeleri Rumlar tarafından gaspedilmiş haklarımızın biz Kıbrıs Türklerine iadesini sağlamak üzere gerekli adımları atar mı? AB, 2004 Annan Planı Referandumu öncesinde ve sonrasında Kıbrıs Türküne verdiği sözleri tutar mı? Maalesef bu sorulara olumlu cevaplar vermemiz mümkün değildir. Her yönüyle iflas etmiş AB’den fazla medet ummamak sanırım en doğru yol olacaktır.