AA-aa “karartma” var
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın, TBMM Başkanlığı’na verdiği önerge aracılığıyla Başbakan’a soruyor:
- MHP’nin etkinlikleriyle ilgili kamuoyunu yanıltıcı haber, bilgi ve görüntü hazırlanması yönünde AA yetkililerinin özel bir çabası mı vardır?
- Değilse, MHP’nin Bursa mitinginde halkın coşkusunun ve kalabalıkların gözlerden kaçırılması için AA yetkililerine kim veya kimler tarafından talimat verilmiştir?
- AA kameramanının Bursa’da çektiği maksatlı görüntüler hangi anlaşmalı kurumlara servis edilmiştir?
- TRT ve AA’dan sorumlu Başbakan Yardımcılığı Bursa’daki bu antidemokratik girişimden haberdar mıdır?
***
Seçim sürecinde oturup tek tek saymıştım. Oran konusunda fikriniz olsun diye ortalama yazıyorum; AKP’den günde 200 resim geçiyorsa mesela, CHP’den 40-50, MHP’den 15-20 fotoğraf geçiyordu AA.
AKP mitinglerinden aktarılan “konuşan Erdoğan”, “gülen Erdoğan”, “çiçek atan Erdoğan”, “helikopterdeki Erdoğan”, “halkı selamlayan Erdoğan” fotoromanlarına ilaveten bir de bolca “coşkulu kalabalık”, “dolup taşan meydanlar”, “uçan balonlar”, “alkıştan patlayan eller”, “hayran bakışlar”, “Erdoğan’ın eline ayağına kapananlar” temalı çalışmalar yapıyordu ajanstaki arkadaşlar.
Muhalefet partilerinden gelen resimler ise meydanlarda değil de kuş uçmaz kervan geçmez tenhalarda çekilmişti sanki;
Bursa’da yapmayı denedikleri gibi.
***
İktidardakilerin bu tip soru önergelerine “usulen” verdikleri cevapların temel özelliği, milletin zekasına hakaret gibi oluşları. Dolayısıyla yarın öbür gün Başbakan, “Kemal kardeşime iftira attırmam, görevleri ne ise onu hakkıyla yaptılar” diye üste çıkmaya kalkışırsa şaşırmam.
Kemal kardeşi “görevini” hakkıyla yaptı tabii!
Bursa Kent Meydanı yerine bolca Osman ve Orhan Gazi Türbesi ve kürsü resmi geçti:
Bahçeli dua ediyor...
Bahçeli konuşuyor...
Eeee?
Kime?
Kendi kendine konuşmuyor herhalde!
Onlar yok işte! Tam AA muhabiri meydana dönünce yüz binlerce insan buharlaşıvermiş sanki!
Bir garip açıdan çekilmiş, gören de “Aaaa ne de sönükmüş, bu kadar mıymış” algısı yaratacak bir kaç kare;
Miting bittiğinde haber merkezlerinin elinde avucunda olan buydu işte.
Sanki “karanlık oda”da ince işçilik yaptılar, kağıda basılı resimleri Marmara’nın bir ucundan şişeye koydular, Yenikapı’da karşılayacak gazeteci arkadaşlar! Adı sanı duyulmamış “yardım!” kuruluşlarının Afrika’nın adı sanı duyulmamış ülkelerine götürdükleri “yardım!”ları koli koli görüntüleyip, dünyanın bir ucundan dakikada yüzlerce fotoğraf geçen AA, Bursa’dan İstanbul’a “kullanılabilir” birkaç kareyi ite-kaka, telefon üstüne telefonla, Ankara’daki “yetkilileri” ayrı, İstanbul’dakileri ayrı, Bursa’dakileri ayrı dürtmeyle ancak yollayabildi!
***
Yalçın, “misyonu”nu hatırlatırken “Millî Mücadele döneminde, bin yıllık kardeşliğimizi yok etmeye ve topraklarımızı parçalamaya çalışan emperyalizme karşı kıyam eden milletin gür sesini bütün dünyaya duyurmuş köklü ve onurlu bir müessese” ifadesini kullanmış AA için.
Okurken derin bir iç çektim;
İstanbul işgal altındayken, milleti uyarmak, uyandırmak, milli mücadeleye katmak üzere kurulan emperyalist oyunun bozulmasında tarihi bir rol oynayan AA;
Bugün,
Kürt-İslam sentezcisi bir kadro hareketinin içinden gelen ve Mir Mahmut Rıza mahlasıyla yazdığı kitaptaki diyaloglarda devleti “helvadan yapılmış put” olarak tanımlayan Kemal Öztürk yönetiminde,
Başbakan’ın birkaç gün önce itiraf ettiği “psikolojik harekatın karargahı”na mı döndürüldü acaba?
Bakın hâlâ itham etmiyorum;
Hâlâ, devletin böylesine stratejik öneme sahip “hücre”lerini istila ettirmeyeceği inancıyla soruyorum:
Ülkenin kurucu unsuru tarafından yeniden fethedilmeye muhtaç hale geldiği günlerde, AA bu kurtuluş mücadelesinin neresinde?
1920’de durduğu yerde ise; sadece Bursa için söylemiyorum, onbinlerin aktığı Silivri’den, dün “aydınlar bildirisi”nin yayınlandığı Ankara’dan yaptığı servislerde halkın azim ve kararlılığını yaymak, duyurmak yerine karartmayı tercih etmesinin gerekçesi ne?