6.5 saatte neler yapılır?
Gazeteciliğe başladığımız günlerde MGK toplantılarını nasıl da önemserdik. MGK’da alınan kararlar her ne kadar tavsiye niteliğinde olsa da gözümüzde büyüttüğümüz devleti MGK’nın yönettiğini zannederdik. Gazetelerin manşetleri, televizyon haberleri hep MGK’ya kilitlenir, köşe yazarları günlerce Genel Sekreterliğin yaptığı yazılı açıklamayı yorumlardı.
“Bütün renkler kirlendi, birinciliği beyaza verdiler” diyen düşünürün ünlü tespitinde olduğu gibi MGK da değişim ve dönüşüme tabi tutuldu. Önce Orgeneral seviyesindeki Genel Sekreter demokratik gelişim adına sivilleştirildi. Oysa Genel Sekreterlik bünyesinde çalışanların çoğu zaten sivildi. Derken ayda bir toplanan kurul AKP döneminde işlerin yoğunluğu sebebiyle iki ayda bir toplanır oldu. MGK’ya katılan birimler ve yetkililer belli iken gündemi önceden belirleyen hükümet, toplantıya kendi bürokratlarını dahil ederek sulandırma işindeki başarısına yenilerini ekledi.
Daha önce içeride nelerin görüşüldüğünü kimse bilmezken şimdi yapılan resmi açıklamadaki “Kararlılıkla sürdürülecektir” ifadesi dışında her şey ertesi günkü gazetelerde yayınlanıyor. Artık merak konusu toplantının kaç saat sürdüğü değil, içeride kimin hangi dosyaları masaya sürdüğü oldu.
Alın işte kurul üyesi olmadığı halde İstanbul’daki son toplantıya katılanlar, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, MİT Müsteşarlığı’na terfi ettirilen eski Başçavuş Hakan Fidan, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı diye yeni kurulup da yetkileri bile belli olmayan İstanbul eski Valisi Muammer Güler, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kaan Köksal. Söz konusu isimlerin daha önce görev yaptığı makamlardaki icraatları ortada değil mi?
“Teröre kesinlikle taviz verilmeyecek” diyen kadronun içine dahil edilen bu bürokratlara sokaktaki vatandaş ne kadar güvenmektedir? Bırakın sokaktaki vatandaşı o masanın sağında, solunda oturanlar birbirlerine ne kadar güvenmektedir? Gerçekte işi istihbarat toplayıp güvenliği sağlamak olanlar birbirlerini takip edip, telefonlarını dinlemiyor mu?
MGK toplantısında kati inanç belirtilip ilave tedbirler görüşülmüş. Sabır ve sağduyu tavsiye edilirken, komşu ülkelere çağrıda bulunulmuş. Mış ve muş dışında bir şey yok. Oysa toplumumuzun beklentisi sınırımızın bir daha aşılamayacak şekilde oluşturulması değil mi? Söz konusu heyet TBMM’den alınan sınır ötesi harekat kararının derhal yerine getirilmesi için niçin “tavsiye niteliğindeki kararı” kamuoyuna açıklayamaz? 6.5 saat süren toplantıdan çıka çıka “taviz verilmeyecek” vurgusundan başka ne çıktı?
Memleketin her köşesinde bombalar mısır gibi patlarken, malum medya elindeki yetkileri alınmış personeli takipte ve hapiste olan askerin peşini bırakmıyor. Gediktepe’de ihmal varmış. İstihbarat zafiyeti varmış. İyi de istihbarat görevi de askerin mi? İşine gelince yasa ve yetkiden dem vuranlar istihbarat görevinin polis ve MİT’te olduğunu bilmiyor mu?
Neyse geçelim...
Geçerken de şöyle Kıbrıs’a uzanalım. Siz bu satırları okurken ben Kıbrıs’ta olacağım. “Yes be annem” ile verilen her tür tavize rağmen Ada’yı teslimi başaramayanlar derslerini aldı. AKP’nin iflas ettiği Kıbrıs’taki izlenimlerimi bu sütunlardan aktarmaya gayret edeceğim. Havanda suyun dövüldüğü MGK toplantılarını ciddiye almadığım gibi “Terörle mücadele kararlılıkla devam edecek” sözlerine de karnım tok. Şimdi 6.5 saatte neler yapılabilir konusunda kafa yormaya başladım. 6.5 saatte yürüyerek girilen terör kampları dağıtılır, 6.5 saatte Mudanya’dan İmralı’ya gidip, bölücü başı enterne edilebilir. 6.5 saatte 386 sayfa kitap okunur. 6.5 saatte 5 ayrı sinema filmi seyredilir. 6.5 saatlik rahat yürüyüşle 40 kilometre yol kat edilir vs. vs.