35 Amerikan ajanı ve Yüksek Askeri Şûra'da alınacak kararlar

Ülke gündemi yarından itibaren 4 Ağustos’a kadar Yüksek Askeri Şûra toplantısına kilitlenecek. 4 Ağustos günü tutuklamalar ve yargılamalar yüzünden çok sıkıntı içinde olan Türk Silahlı Kuvvetlerinde terfilerin ne hal aldığını göreceğiz. Bu yılki Askeri Şûra’ya, Abdullah Gül - Tayyip Erdoğan çekişmesi  damga vuracak. İki lider de kendi siyasi hayatlarının devamına uygun ileriki yıllara yönelik bir komuta kademesinin düzenlemesini yapmak için tüm güçlerini ortaya koyacaklar. Zaten bunun kulislerine YAŞ öncesinden çoktan başlanmıştı. İki arada bir derede kalan Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in nasıl bir taktik izleyeceğini ise hep beraber  göreceğiz.
Yaşam sürdüğümüz büyük coğrafyada, TSK içinde ne olacağı bölgedeki tüm güçleri de yakından ilgilendiriyor.  “Büyük Kürdistan’a izin verecek miyiz”, “Suriye’ye bir müdahale olacak mı” gibi en sıcak soruların cevabı da bu Şûra’dan sonra netleşecek.
Bu kısa enformasyonun ardından Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri görevi yapmış emekli Kurmay Albay Ümit Yalım’dan aldığım elektronik postayı sizlerle paylaşmak istiyorum.Yalım’ın yazdıkları ve söyledikleri; bugünü daha iyi anlayabilmek için çok dikkatle okunmalı.
“Yüksek Askeri Şura kararlarının meşruiyeti tartışılmalıdır” diyor Ümit Yalım ve ekliyor;
“Çünkü, YAŞ’ın terfi değerlendirmesine dahil edilmeyen asker kişiler, görevli ve yetkili olmayan sivil mahkemelerde, Balyoz, Andıç, Askeri Casusluk v.b. davalarda yargılanmaktadır.
Halihazırda asker kişileri yargılayan sivil mahkemeler, dava dosyalarını Askeri Mahkemelere devretmelidir”
Söylediklerinin hukuki gerekçelerini ayrıntı ve belgeleriyle izah eden Ümit Yalım oldukça çarpıcı bir soruyu da ortaya atıyor;
“İstihbarat Paylaşımı adı altında Ankara’ya gelen 35 Amerikan ajanı nerede ?”
Ümit Yalım  sorusunu yanıtlıyor;
“Bilindiği üzere, 2007 Yılının sonu ile 2008 yılının başı arasındaki dönemde istihbarat paylaşımı adı altında Ankara’ya 35 Amerikan ajanı gelmiştir. Ankara’da Spor Okulu’nun yanında konuşlu bulunan, Amerikan Savunma ve İşbirliği Ofisi (ODC ) tarafından, İçişleri Bakanlığı’na İngilizce mesaj gönderildiği ve mesajda ajanların isimleri ile uzmanlık alanlarının belirtildiği öğrenilmiştir. Ayrıca, isimler arasında, yahudi kökenli olduğu anlaşılan ajanlar ile bazılarının ‘psikolojik harekat uzmanı’olduğunu belirten ibarelerin bulunduğu, ajanların ODC’de çalışacaklarının belirtilmesine rağmen, hiçbirisinin ODC’nin kapısından içeriye bile girmediği öğrenilmiştir. Ankara’da Oran semtinin girişinde konuşlu olduğu bilinen Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nın yemekhanesinde bazı Amerikalıların yemek yediği ve anılan personelin değişim kapsamında, Emniyet Teşkilatı’na misafir olarak geldiğinin ifade edildiği öğrenilmiştir. Bu Amerikalılar daha önce Ankara’ya istihbarat paylaşımı adı altında gelen ajanlar mı ?
Orgeneral Bilgin Balanlı’nın yargılanması ve tutuklanması kapsamında belge olarak gösterilen dijital evrakta ilginç ayrıntılar bulunuyor. Evrak özellikle askeri yazışma kurallarına uymuyor. Evrak’ta “KONU” başlığının üstünde ilgili başkanlığın yani Plan Prensipler Başkanlığı’nın başlığı ile evrak numarası yok.
(Hv. Org. H.İbrahim FIRTINA’nın Dikkatine) yazısı yanlış yerde, HARP AKADEMİLERİ KOMUTANLIĞINA ibaresinin altında olması gerekir. Daha da ilginci “Harekat Planı”nın Plan Prensipler Başkanlığı ile bir ilgisinin olmaması. Çünkü, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bütün kademelerinde, Kara, Deniz, Hava Kuvvet Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı kademelerinde, “Harekat Planı”nı Harekat Başkanlıkları hazırlar, yayımlar ve uygular.
Ancak, Pentagon dahil, Amerikan Silahlı Kuvvetleri’nin her kademesinde, Harekat Planı’nı, Plan Prensipler Başkanlıkları (Planning and Policies) hazırlar, yayımlar ve Harekat Başkanlıkları uygular. Bu bağlamda, söz konusu evrakın Amerikalılar tarafından hazırlandığı ve birileri tarafından Türkçe’ye uyarlandığı açık ve net bir şekilde anlaşılmaktadır. Bu evrakı hazırlayanlar, istihbarat paylaşımı adı altında Ankara’ya gelen 35 ajan arasında bulunan Amerikalılar mı ?
Amerikalıların Türkiye’ye havayolu ile giriş çıkış yaptığı 5 nokta var. İstanbul Atatürk Havalimanı, Ankara Esenboğa Havalimanı, Ankara Güvercinlik Askeri Havaalanı, Ankara Etimesgut Askeri Havaalanı, İncirlik Üssü Havaalanı. Söz konusu havaalanlarında giriş ve çıkışlar kayıt altına alınmaktadır. 35 Amerikalı ajanın giriş kaydı var, peki çıkış kaydı yok mu? AKP Hükümeti ve onun İçişleri Bakanlığı nasıl olur da bu ajanların nerede olduğunu bilmez? AKP Hükümeti, ajanların nerede olduğunu ODC’ye ve Amerikan Büyükelçiliği’ne sormaktan aciz mi ? Türkiye yol geçen hanı mı?”
Ümit Yalım’ın  “sivil mahkemelerde kimler yargılanıyor”  sorusuna verdiği cevap da çok dikkat çekici;
 “Görevli ve yetkili olmayan sivil mahkemelerde yargılanan general / amiral, subay ve astsubayların Silahlı Kuvvetler’de ne iş yaptığına baktığımızda ilginç bir tablo ile karşılaşıyoruz.
* PKK terör örgütü ile mücadele edenler,
* Kardak kayalıklarına çıkarak vatan toprağına sahip çıkanlar,
* ABD’nin Türk Deniz Kuvvetleri’ne satmak istediği 10 adet fırkateyni hurda olduğu için almayanlar,
* MİLGEM (Milli Gemi-Korvet) projesinde çalışanlar,
* Rusya-Gürcistan savaşı sırasında, ABD’nin 70.000 tonluk Hastane Gemisini, Montrö Sözleşmesi’ne uymadığı için Türk Boğazları’ndan geçişine ve Karadeniz’e girişine müsaade etmeyenler,
* ABD ve İsrail’in Savunma Sanayi ürünü, demode olmuş ve hiçbir işe yaramayan harp silah araç ve gereçlerini almayanlar.
1992 Yılında ABD, 8 adet Knox sınıfı fırkateyni, Türk Deniz Kuvvetleri’ne satmak istedi. Türk heyeti, hurda olduğu için fırkateynleri almadı. Daha sonra ABD uçak gemisinden atılan füze ile Muavenet fırkateynimiz vuruldu, gemi personeli subay ve astsubayların bir kısmı şehit oldu, bir kısmı da
yaralandı.
Bu olaydan sonra, 8 adet hurda ABD fırkateyni Türk Deniz Kuvvetleri’ne hem de parasıyla satıldı.
Daha önce füze ile vurulan Silahlı Kuvvetler, şimdi de dijital belgelerle mi vuruluyor ?
Ayrıca şunu da hatırlatmakta fayda var. Silahlı Kuvvetler, Büyük Yunanistan Projesi (Megal-i İdea) ve Büyük Ortadoğu Projesi (Büyük İsrail Projesi) önünde önemli bir engeldir. Şimdi bu engel ortadan kaldırılıyor mu ?”

Yazarın Diğer Yazıları