301. madde ve Türklük düşmanlığı
Geçtiğimiz günlerde Hükümetten Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in de katıldığı TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısı yapıldı. Konu “Sivil Anayasa” ydı. Ancak “sivil anayasa” dan daha çok 301. madde toplantıya damgasını vurdu. Arzuhan Yalçındağ; Türkiye’nin AB sürecinde genel havanın son derece berrak olduğunu, AB ile ilişkilerde orta vadede zamanın Türkiye lehine işlediğine vurgu yaparak kısa vadede yapılması gerekenin, “hemen yarın TCK’nın 301. maddesini değiştirmek ve demokratik reformları hızlandırmak” olması gerektiğini belirtmiştir. Mustafa Koç da 301. madde ile ilgili benzer görüşler ileri sürdü. Patronlar kulübünün demokrasinin kilidi olarak 301. maddeyi gördükleri anlaşılmaktadır. Nitekim kapalı toplantıya da yine damgasını 301. madde vurmuştur. Sedat Aloğlu, Ümit Boyner ve bazı üyeler, AB ilerleme Raporu’nun yayınlanmasına az bir zaman kaldığını, bu nedenle TCK’nın “301. maddesinin değiştirilmesinin Anayasa’dan öncelikli konu” olduğu söylemişler.
Hükümetin, Türklüğe ve Türkiye Cumhuriyeti’ni aşağılayanlara hapis cezası verilmesini öngören Türk Ceza Kanunu’nun 301’inci maddesine yönelik değişikliği “Anayasal sürece” bırakmasına, AB’nin de büyük tepki gösterdiği ifade edilmiştir. TÜSİAD heyeti ile bir süre önce Brüksel’de bir görüşme yapan AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Temsilcisi Olli Rehn, “301 nedeniyle Avrupa’daki Türkiye dostlarını kaybediyorsunuz” demiş. Rehn, “Avrupa’da Türkiye’ye siyasi ve ekonomik açıdan destek olan kesimin bu desteğini giderek yitiriyorsunuz” diye konuşmuş. Rehn, 301’inci madde nedeniyle Türkiye’nin “kendisine kötülük yaptığını” da sözlerine ilave etmiş. Geçtiğimiz hafta içerisinde Türkiye’yi ziyaret eden ABD Siyasi Müsteşarı Nicholas Burns da TESEV Başkanı ile yaptığı görüşmede “301. maddenin değişmesi gerektiği”nden söz etmiş. Ünlü Ermeni asıllı Amerikalı yazar Peter Balakian, Türk hükümetinin “tarafsız tarihçiler komisyonu” önerisine karşı bir kampanya başlatmış. Kullandığı gerekçe ise 301’inci maddeymiş. Balakian “301’inci maddenin söz konusu olduğu bir ülkenin ’tarafsız tarihçiler komisyonu’ndan söz etmesinin gülünç olduğunu” söylemiş. Bizim burada yazdıklarımız 301 karşıtı lobinin ifade ettiklerinin yalnızca bir kısmıdır. Neredeyse Türkiye’nin bütün sorunlarını 301. maddeye bağlayanlar var. Demokrasinin, insan haklarının, ifade özgürlüğünün yanı sıra AB ve ABD’yle ilişkilerin iyileşmesinin önündeki en büyük engel olarak 301. maddeyi gören ya da gösterenler var. 301. madde kalkınca Türkiye’nin önünün açılacağı AB’nin Türkiye’yi bağrına basacağı dolaylı olarak da malum odaklar tarafından ifade edilmektedir. Hatta Ermeni’ler bile 301 kalkınca Türkiye’nin önerilerine sıcak bakmaya başlayacağını savunanlar çıkmıştır.
Nelere kadirmiş bu 301. madde de insanların haberi yokmuş. Türk Ceza Yasasının 301. Maddesi gereği ’Türklük’ ve ’cumhuriyet’ değerleri ile anayasal kurumları aşağılamak ve hakaret etmek suç sayılmazsa Türkiye’nin önü açılacakmış! “Düşünce özgürlüğü”nün yolu Türklüğü, cumhuriyeti ve kuruluşlarını aşağılamanın serbest olmasından geçiyormuş. Yıkıcılık, bozgunculuk ve bölücülük özgürlüğüne bir de Türklüğü aşağılama ve hakaret etme özgürlüğü getirilirse Türkiye’de demokrasi tam anlamıyla yerleşmiş olacakmış! Pes doğrusu!
301’in kalkmasını kim istiyor? Ermeni diyasporası, bilumum bölücü mahfiller, Türkiye’ye baskı uygulayan merkezlerin tamamı 301 kalksın diyor. Tabii ki patronlar, ikinci cumhuriyetçiler, “Kemalizm gerilemeye tekabül eder” diyenler de 301’in kalkmasını istiyor.
Türkiye düşmanlarının aynı zamanda 301. madde düşmanı kesilmeleri nedensiz değildir. Elbette bir ülkenin şerefi, değerleri, varlığı ve bağımsızlığını yasalar değil yurttaşları korur. Ancak Türkiye’de Türkiye cumhuriyetini, kurum ve kuruluşlarıyla örselemek, hırpalamak ve aşağılamak isteyenlerin işini de kolaylaştırmamak gerekir. Kimileri kârlarına kâr katmanın, kimileri de ihanet özgürlüğü elde etmenin yolu olarak 301’inci maddenin kâğıt üzerinden silinmesini istiyor. 301. maddenin kelimesine bile dokunmamak için bu yabancı ve yerli baskılar yeterlidir. Vicdanı kiralanmamışlarla beyni yıkanmamışlar iktidarın bu baskılara boyun eğmeyeceğine inanmak istiyorlar!