29 Mart seçimlerinin mesajı!
Seçimin son iki gününe gelinceye kadar siyasi partiler amansız bir mücadele yürüttüler. Liderler birbirlerine söylemedik söz bırakmadılar. İşi mahkemeye götürenler bile çıktı. Sonunda elim bir kaza seçim meydanlarındaki liderlere ölüm diye bir şeyin olduğunu hatırlattı. İlginç bir biçimde bu ilahi ikazı bütün siyasi partiler aldı. Seçime iki gün kalmışken bütün partiler mitinglerini iptal ettiler. Sokaklar aniden sükûnete kavuştu. Sonuçta seçimler de yapıldı. İlk kez bu seçimlerde iktidar partisi olan AKP ciddi bir oy kaybına uğramıştır. MHP’nin oylarında ise artış olmuştur. CHP ve SP’de de yükseliş yönünde hafif bir kıpırdanma görülmüştür. Bu sonuçlara rağmen iki büyük muhalefet partisinin toplam oylarının ancak AKP’nin oylarına yetişebiliyor olması da düşündürücüdür.
Bu yönü itibarıyla 29 Mart seçimlerinin kesin ve gerçek bir galibi yoktur. Aslında bu seçimlerin gerçek galibi diğer partilerin bir türlü anlamak istemediği yöntemlerle çalışan DTP olmuştur. DTP’nin kazanması ile Türkiye’nin birliği ve bütünlüğü biraz daha fazla kaybetmiştir.
İktidar partisi olan AKP, Güneydoğu ve Batı’dan başlayan bir kimlik ve bütünlük kaygısıyla kuşatılmıştır. Çevreden merkeze doğru iktidar partisinin, geleceklerinden kaygı ve endişe duyanlarca baskı altına alındığı gözlenmektedir. Doğu’da ayrılıkçı arzu taşıyanlar Batı’da ise bütünlük ve birlik kaygısı çekenler iktidar partisine karşı oy kullanmışlardır. Kısacası iktidar partisinin idare-i maslahatçı tutumu halk tarafından onaylanmamıştır.
AKP’ye verilen ders!
Bu seçimlerin AKP’nin tehdit (bana oy vermeyenler hizmeti zor alır), seçim dönemine girildiği bir zaman diliminde pervasızca dağıtılan yardım, denetim altına alınamayan medyaya karşı uygulanan baskı ve muhaliflere karşı ise sindirme operasyonları altında gerçekleştiği gözden ırak tutulmamalıdır. YSK kararlarını umursamayan, adeta devleti seçime sokma girişiminde bulunan ve buna rağmen hiçbir eleştiriyi de kabul etmeyen iktidara seçmen on puanlık bir ders vermiştir. Bu seçimler normal şartlar altında yapılmış olsaydı iktidar partisinin oy kaybının çok daha fazla olacağı düşünülmelidir.
Halk kahır ekseriyetle vicdanını buzdolabı, gıda paketi, kömür ve alışveriş çeklerine ezdirmemiştir. Gerçekte halka “büyük düşün” diyen AKP’ye halk, küçük düşünmediğini attığı fiskeyle göstermiş olmaktadır. Halkı ya da Türkiye’yi küçülterek kimsenin büyüyemeyeceğini seçim sonuçları bir kez daha ortaya koymuştur. İktidar partisinin mevcut tutumuyla genel seçimlere girmesi halinde tarihi bir yenilgi alacağından da kimse kuşku duymamalıdır. AKP, büyük ve hızlı bir düşme eğilimi içine girmiş bulunmaktadır. Diğer yandan yine bu seçimler “ceketi bile koysak seçilir” hesabını ya da tek belirleyici olanın aday değil parti olduğu anlayışını da yıkmıştır. Aytaç Durak Adana’da, Fakıbaba ise Şanlıurfa’da tam da bunu yapmıştır. Partinin yanı sıra adayların da ne kadar önemli olduğunu Kılıçdaroğlu İstanbul’da, Mansur Yavaş da Ankara’da kanıtlamıştır.
Başbakan’ın, seçim sonuçlarının ardından yaptığı konuşma olgun ve sağduyu doluydu. 22 Temmuz seçimlerinin ardından da Başbakan benzer bir konuşma yapmıştı. O konuşma sonrasında Başbakan’ın tutumu ve tavırları dikkate alındığında yeni seçimler sonrasındaki bu sözlerinin eyleme konulma ihtimalinin de düşük olduğu söylenebilir. Başbakan “Sonuçlardan ders çıkaracağız” anlamına gelen sözler de etmiştir. Pervasızlığın zirvesinde olduğunu kanıtlayan iktidar partisinin bunu başarması imkânsızdır. Türkiye’deki siyasetin kaderi hiç olmadığı kadar bugün yaşanan ekonomik kriz ve muhalefetin tutumuna bağlıdır.